Şimdi de buyurun ünlülerin masum takıntılarına. Yıllardır en sevdiğim arkadaşlarımdan biri olan Yalın'ın takıntıları say say bitmez ama en bombası; dışına dokunmadan uçağa binememesidir. İnişte de dimdik oturur, bacaklarını dümdüz uzatıp tuhaf bir pozisyon alır. Görmeniz lazım, tarif yetmiyor. Kenan Doğulu nerede olursa olsun yamuk tablo gördü mü düzeltir, her yere sağ ayakla girer, ilk sağ ayakkabısını giyer, diş macununu ortadan sıkanlara kıl olup macunu en alttan rulo yapar, eve gelen gazeteleri ilk o okumak ister. Şekerimi kıl etmeyin! Gülben Ergen çamaşır yumuşatıcısını ille de kendisi markete gidip koklayarak almalıdır. Kaldığı otel odasını ya da kulisini evden getirdiği; mum, çocukların fotoğrafı, tütsü, bitki çayı kupası gibi eşyalarla ev havasına sokar. Nereye giderse ametist taşını yanında taşır.
BOZ'UN YEŞİL ELMA TAKINTISI
Eğlence dünyasının deli dahisi İzzet Çapa ılık çorba içemez. Kıyafetleri jilet gibi ütülü değilse giyemez ve nar gibi kızarmamış ekmek yemez. Murat Boz başkasının elinde yeşil elma görürse krize girer, elmayı ısırmak ister. Isıramazsa sinirleri bozulur. E biz de bol bol bozuyoruz o sinirleri. Hepsi kızlarından Cemre'nin takıntısı; kimsenin elini tutamamasıdır. Yasemin'inki ise ters duran terlik ve ayakkabılara bakamaması... Işın Karaca da 'gazeteleri ilk ben okuyacağım' takıntılılarındandır. Şarkıcı Emir de bir alemdir. Kendi kontrolünde olmayan bütün taşıma araçlarında olay çıkarır. Misal uçakta hostesleri soru yağmuruna tutar. Asansöre binemez. Evden çıkarken bütün vanaları kapatır ve fişleri çeker. Besteci-söz yazarı Sinan Akçıl eğer yazdığı şarkıdan çok etkilenirse o gece hiçbir aleti kapatmadan uyur. Ya siz?