Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Neden ‘Burası Çok Önemli’?

Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak'ın 'Burası Çok Önemli' adlı kitabı daha piyasaya çıkmadan Twitter'da 'TT' (gündem) oldu. Sosyal medyada kitabı merak edenler, daha okumadan eleştirenler, espri yapıp takipçi kasanlar vs. her telden yorum vardı.
Kitabın ismi de Albayrak'ın kendi hakkında espri yapabilme öz güveninin olduğunu gösteriyor. Zaten Albayrak katıldığı TV programlarında hakkında yapılan 'çokomelli' yorumları büyük bir olgunlukla karşıladı ve ekonomi, enerji gibi karışık konuları hep halkın anlayacağı dilde esprili, basit anlattı.
Kitabı inşallah cuma günü alıp okuyacağım. Bence Albayrak görevinden ayrıldıktan sonra geçen sürede hem kendi döneminde hem de sonrasında yaşanan gelişmelere uzaktan, geniş perspektiften bakabilme fırsatı bulmuş olabilir. Mutlaka kendi öz eleştirisini de yapmıştır.
Görevden ayrıldıktan sonra herkes Albayrak'ı konuştu, tartıştı. Muhalefet partileri onu ülkenin birinci gündemi yaptı ama Albayrak hiç konuşmadı. Yaşananları hiç ondan dinleme fırsatı bulamadık. Belki bu kitapta bulacağız. Bazen yazmak, konuşmaktan daha iyidir!



'DAMAT BAKAN' SÖYLEMİ
Aslında Albayrak'ı enerji bakanlığından itibaren değerlendirmek gerekiyor. Dünya ekonomisini felç eden, market fiyatlarından elektrik zamlarına birçok alanda etkisini gösteren enerji krizine karşı, bugün panzehir olarak sunulan 'yenilenebilir enerji'de ülkemizde ilk ciddi projeler başlatan Albayrak olmuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Albayrak'ın enerji bakanı olduğu dönemde, birçok güneş ve rüzgâr enerji santralleri kuruldu, güneş panelleri ve rüzgâr türbinleri Türkiye'de üretilmeye başlandı, nükleer teknolojide devrim niteliğinde çalışmalar yapıldı, doğaya zarar vermeden yerli kömür kullanımı artırıldı.
Doğalgaz ithal edilen ülkelerin çeşitliliğinin artırılması da Albayrak'ın döneminde hız kazandı. Şimdi bu doğalgaz politikasının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Örneğin bugün Almanya kadar Rus gazına bağımlı değiliz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da enerji bağımsızlığı için büyük önem verdiği doğalgaz arama faaliyetlerine de Albayrak'ın döneminde başlandı. Ve sonrasında Karadeniz'de büyük doğalgaz rezervleri keşfedildi.
Albayrak maliye bakanı olduğu dönemde ise Türkiye ekonomisi dış güçlerin saldırısına uğradı. 'Rahip Brunson' krizinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Türkiye'nin ekonomisini tamamen yok ederim. (Daha önce yaptım!)" tweet'i aslında küresel güçlerin Türk ekonomisini yıkma projesinin hayata geçirildiğinin göstergesiydi.
Dolar 7 lirayı gördü. Bu açık ekonomik saldırıda Albayrak, döviz kurlarının yükselmemesi için farklı stratejiler geliştirdi. Bu yeni yöntemler çok eleştirildi ama dolar kuru yılı 5.29 TL'de kapattı.
Dolar ve Euro bazlı dünya ticaretine alternatif olarak yerli para birimleriyle ticaret için ilk adımları atan Albayrak oldu. (Rusya-Ukrayna savaşı da yerli para kullanmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.)



PARATONER ALBAYRAK!
Ancak Aralık 2021'de dolar 18 liraya çıkınca bile muhalefet partileri, muhalif ekonomistler faturayı uzun süredir görevde olmayan Albayrak'a çıkarmaya çalıştı.
Albayrak'ın enerji alanındaki başarıları, ekonomide küresel güçlere karşı gösterdiği mücadele hep görmezden gelindi.
Albayrak'ın mücadelesi, vizyonu hep "damat", "damat bakan" sözleriyle önemsizleştirmeye çalışıldı. Doğrusunu söylemek gerekirse bunda da başarılı oldular.
Zamanla 'Damat bakan' söylemi yıldırımları üzerine çeken paratonere dönüştü. İktidara yönelik tüm tepkileri Berat Albayrak paratoner olarak kendinde topluyordu. En çok o eleştirildi, fatura hep ona çıkarıldı!
Hikâyenin devamını biliyorsunuz zaten! Ama bu hikâyeyi hiç Albayrak'tan dinlemedik. Bilmediğimiz çok şey var! Baştan sona dinlememiz gerekiyor.
İşte bu açıdan 'Burası Çok Önemli' kitabını fazlasıyla merak ediyorum.

***


AHLAK BEKÇİLİĞİNE İHTİYAÇ YOK!
İstanbul'da Marmaray ile seyahat eden bir yolcu, karşısında oturan gençlere "Terbiyesizlik yapmayın neden sevişiyorsunuz?" dedi. Gençlerin yanıt vermesiyle taraflar birbirlerine tekme tokat saldırdı. Kavga anı internete düşünce bu olay ülkede gündem oldu.
Herhalde gençler kalabalık bir ortamda nasıl davranılacağını bilmiyordu ya da önemsemediler! Ama bu durumda birilerinin kendine ahlak bekçiliği vazifesi çıkarmasını da doğru bulmuyorum. Çünkü bu tür tepkiler yaygınlaştıkça şort giydiği için dayak yiyen kadınların sayısı da artar.



Söz konusu olayda ahlak bekçisi "Aile var lan burada" diyor ama diğer yolcular da ahlak bekçisine saldırıyor ve adam dayak yiyor.
"Aile var" kavramı da tartışmalı bir konu. Kime ve neye göre 'aile var'. Ben sevdiğim insanı Marmaray'da öpmem ama öpene de karışmam. Eğer ortamda çocuklar varsa nazikçe, esprili bir şekilde gençler uyarılabilir belki. Ama iki genç öpüştü diye meydan kavgası başlatmak saçmalık ve zorbalıktır!
Toplum olarak çok kutuplaştık, çok!
"Dünyayı güzellik kurtaracak bir insanı sevmekle başlayacak her şey..."!

***


HER KONU HALKA GÖTÜRÜLMEZ!
Rusya-Ukrayna savaşı çıkınca İsveç'te NATO üyeliğini destekleyenlerin oranı yüzde 25'ten 49'a çıktı. Ve referandum tartışmaları başladı. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson da "NATO üyeliği için referanduma gidilmesi konusunda tereddütlerim var, her konu halka götürülmez" dedi.



Bu kadar da açık konuşulmaz ki sayın Magdalena. Çok beğenilen, hakkında "İsveç'te halk karar veriyor, her şeye referandum yapıyorlar" diye şehir efsaneleri üretilen o meşhur İsveç demokrasi anlayışı da bu kadarmış!
İşte İsveç Başbakanı halkına güvenmiyor. Demokrasi diye anlatılan, halkın kendi kendini yönetmesi efsanesi Eski Yunan şehir devletlerinde kaldı!
Elbette İsveç'teki demokrasi anlayışı da diğer devletlere bakılınca kötünün en iyisi!

***


Altyazı
"Eğer çok şanslıysanız; hayatınızda bir kere, hayatınızı önce ve sonra olarak ayırabilecek biriyle tanışacaksınızdır." (My Sassy Girl)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA