Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Hep algı hep dogma

Dilimizde tüy bitti. "Acele etmeyin.
Sakin olun" diyoruz. Adım adım ilerleyelim.
Her şey ortaya çıksın. Ancak maalesef bu çağrıların hepsine tuhaf ezber tepkiler veriliyor. Hele sosyal medyada bazıları tamamen kontrolden çıktı. Kimi hakaretler yağdırıyor. Kimi racon kesiyor. Kimi de seçim ve sayım işlemlerinin sosyal medyada biteceğini sanıyor. Dikkat ediyorum. Yine bir sürü sahte hesap açılmış. Düzenli saldırılar yapılıyor.
Halbuki biz bu oyunu defalarca gördük.
İşler öyle yürümüyor.
Kural var. Kanun var. Ağır da olsa işliyor.
Ne çıkarsa hepimiz saygı duyacağız. Israrla söylemeye çalışıyorum.
Benim için mesele kimin kazandığı değil. Nasıl kazandığı. Meşru yollardan kim kazanırsa kazansın. Ancak gayrimeşru yollara tevessül edenler varsa onlar da ortaya çıksın. Belediye başkanlığı gelir ve geçer. Ancak kazansa da kazanmasa da bu hukuk ve demokrasi dışı yollara başvuranlar hesap vermeli.
Söylediğimiz bundan ibaret. Ancak buna cevap alamıyoruz. Sürekli bir şamata ve karmaşa hali. Yine söyleyelim. Bu yöntem sökmez. Algı yaratma çabaları boşunadır.
Algılar gerçek değildir. Günü geldi mi gerçek karşısında eriyip gider.
Şimdi de İmamoğlu üzerinde algı yaratma çabası var. Ben bunu da hatırlıyorum.
Gandi Kemal'den. Hacı Muharrem'den.
Hatırlayın. Bir Gandi Kemal vardı. O da çok kucaklayıcı olacaktı. CHP'yi dönüştürecekti.
CHP iktidara yürüyecekti. Onca yıl geçti. Kemal Kılıçdaroğlu'nun imajı ortada.
Muharrem İnce için de acayip bir kampanya yapıldı. "Bu sefer farklı" dediler. Biraz vakit geçince farklı olmadığını gördük. Bugün Muharrem İnce'yi neredeyse hatırlayan kalmadı.
İmamoğlu da benzer bir proje. Şimdi de "İmamoğlu farklı" diyorlar. Halbuki kendisini iki aydır tanıyoruz. Yeni tanıdığımız birisi tabii ki farklı görünebilir. Şimdiye kadar kendisini siyasetin dışında konumlandırdı.
Siyasetin içine girdiğinde hep beraber göreceğiz ne kadar farklı olduğunu.
Ama mesele bu değil. Mesele muhaliflerin her şart ve koşulda haklı olduklarına dair saplantılı inancı. Tuhaf dogmalara inanarak alternatif inançların ve tercihlerin var olamayacağına dair sarsılmaz güveni. Karşı tarafta olan ya makarnacı ya da yandaş. Azıcık aklı başında bir tutum sergileme gayreti yok. Hepsi kendini pek objektif sanıyor. Ama hiçbiri ne kadar sloganik konuştuğunun farkında değil. Yılmaz Özdil kazandı. Kendi seviyesini tüm muhaliflerin ideolojisi haline getirmeyi becerdi.
Kendisinden olmayan herkesi taraf olmakla suçlayan bu kafa hepimize ayar veriyor.
Bir insan en başta kendisinin de taraf olduğunu kavrayamıyorsa buna yapılacak şey yoktur.
Bu kafa beş partinin birleştiği bir ittifakı zafer olarak algılamaktan da vazgeçmez kendisinden olmayan herkese hakaret etmeyi de bırakmaz. Bu yolda her şeyi mubah görür. İster FETÖ olsun ister PKK hepsiyle saf tutar. İster meşru olsun ister gayrimeşru kazanmaktan başka bir şey düşünmez.
Aslında mesele kazanmak da değil.
Kaybettirmek. Erdoğan kaybetsin de gerisi ne olursa olsun fikriyle konuşan tipler bir de kendini tarafsız ve kalifiye zannediyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA