Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Adam asmaca

Yöntem belli. Her gün bir kişiye itibar suikastı düzenleniyor. Sosyal medyada ağır hakaret ve küfre maruz bırakılıyor. Söylediği veya yazdığı şeyler kıyısından köşesinden kırpılıp sosyal medyanın gerçekliği küçümseyen kollarına terk ediliyor. Aynı yalan ve iftiralar o kadar çok tekrarlanıyor ki, belli bir saatten sonra sahte olan gerçeğin önüne geçiyor.
Bu tür saldırıların neredeyse tamamı iktidara, iktidara yakın medyaya, gazeteci ve bürokratlara yöneltiliyor. Kimse bana bunların örgütlü ve sistematik olmadığını söylemesin.
Belli kalıplar üretiliyor ve o kalıplar yüzlerce ve binlerce kişi tarafından kullanılıyor. Mesela bir AK Partili siyasetçi YSK kararıyla ilgili açıklama yaptığında söylediği her şey çöpe atılarak tek bir cümlesi cımbızlanıyor. Karikatürleri, capsleri üretiliyor. Küfür ve hakaretleri hiç saymıyorum.
İki amaç var. Birincisi bu insanları açıklama yapamayacak kadar sindirmek. Eğer bu tutmazsa ikinci olarak itibarını bitirmek. Yıllarca Melih Gökçek, Burhan Kuzu gibi en üst düzey siyasetçilere karşı uygulanan bu yöntem şimdi daha sık boy göstermeye başlayan yeni siyasetçilere daha sistematik bir şekilde yapılıyor.
Aynı yöntem iktidara yakın medya organlarına karşı da kullanılıyor. Sanki iktidara yakın olmak suç muhalefete yancılık yapmak marifetmiş gibi bazı kanal ve gazeteler sürekli aşağılama ve hakarete maruz bırakılıyor. Karşı taraftaki en azılı küfürbazlara dahi tek bir laf eden yok.
Hadi "kurumların bu tür operasyonlara direnme şansı daha yüksektir" diyelim. Ama bu baskılar aynı zamanda kişisel olarak gazeteci ve akademisyenlere de yapılıyor. Hükumete yakın bir gazeteci cesur bir açıklama yapmaya kalktığında o gün hemen tt listesine alınıyor. Yandaş deniyor. Türlü türlü lakaplar takılıyor. Kişisel saldırıların hedefi haline getiriliyor. Kendi başıma geldi. Oradan biliyorum. Yazdığım bir yazı CHP eleştirisi içerdiği için Facebook'ta yapılan örgütlü saldırılar çerçevesinde sansürlendi.
Kimileri bu baskıya direniyor. Onları tebrik ederim. Ama kimileri aynı cesareti gösteremiyor. Daha da acısı var. Bu baskı öylesine bir hal alıyor ki, AK Parti çevrelerinden kimseler sinip köşelerine çekiliyor. Fakat en acısı bu ezberler AK Partililerin kendine bile yutturuluyor. AK Partili kimseler bu çevrelerde üretilmiş ezber kavramlarla kendi insanlarını ve kendi kurumlarını eleştirmeye başlıyor. Olay belli isimlerin üzerine yıkılıyor. Şu gazeteci, bu TV kanalı, öbür siyasetçi sadece yalnız bırakılmıyor aynı zamanda içeriden küçümsemelere maruz kalıyor. Karşı taraf tek bir adamını feda etmezken, en terbiyesizlerini bile sonuna kadar müdafaa ederken, bazı AK Partililer tarafsızlığın sadece kendilerine farz olduğunu zanneder gibi konuşuyor. Adam ve kurum feda edilmesi gerektiğine dair açıklamalar yapıyor.
İşte bütün mesele burada. Siz kendi cephenizden adamların asılmasına razı olur ve onları cellatlarına teslim ederseniz, bu mücadeleyi kaybedersiniz. Kimse sorumluluk almaz. Allah'tan Erdoğan bu oyunu baştan beri biliyor. Karşı tarafa kurban vermek yerine kendi adamlarına sahip çıkıyor. Böylesi bir fitneye teslim olsa 17 yıl boyunca iktidarı sürdürmek mümkün olmazdı. Siyasetin yakıtı insandır. Tutumlu olmakta fayda var. Kendi adamlarınızı asarak karşı tarafa yaranamazsınız. Gün gelir ilmiği sizin boynunuza geçirirler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA