Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Şiddet mi, hikmet mi?

İslam tarihi bize yol gösteren örneklerle doludur. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yaşantısı, tavırları, sözleri, hamleleri bizi karanlık gecelerde sahile ulaştıran bir ışık gibidir.
Abdullah bin Übey Medineli münafıkların lideriydi. Hz. Peygamber (s.a.v.)'den nefret ederdi. Efendimizi ve cemaatini birbirine vurdurmak, sahabeyi bölmek için denemediği yol kalmadı. Peygamberimiz (s.a.v.) bütün bunları bilmesine rağmen; akıl, hikmet, suhulet ve sükunetle bu adamı takip etti. Oyunlarını bozdu. Sertleşmedi. İşin akıbetine, sonuna odaklandı.
Bu yazıda bu hamlelerden birini ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu hamleleri nasıl bertaraf ettiğine dair bir örnek tavrı ele alacağız.
Bir sefer dönüşünde Hz. Peygamber (s.a.v.)'in askerinin içinde olan Abdullah bin Übey bir kuyu başında sahabenin su problemi yaşadığını görünce Mekke ve Medinelileri birbirine vurdurmak için fitne kaynatmaya başladı.
Müreysiye'de olan bu kargaşada Mekke ve Medineliler az daha birbirlerine kılıç çekeceklerdi. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) olayların büyüyeceğini anlayınca yorgun olmasına rağmen orduyu yürüyüşe kaldırdı. Uzun bir gece yürüyüşüyle beraber ortalığı karıştıran fitne alevi söndü.
İbn Selul'un ordu içinde adamları ve gücü vardı. Güçlü bir aşiret lideriydi. Sinsiydi. Bekler, fırsat gelince de hamle yapardı. Etkindi. Saygındı. Orduyu dağıtabilecek bir nifak gücü vardı.
Müreysiye kuyusu başındaki bu fitne esnasında Hz. Peygamber (s.a.v.)'e gelen Hz. Ömer 'Bana müsaade et bu fitneciyi öldüreyim' demesine rağmen Hz. Peygamber (s.a.v.) müsaade etmedi.
Nihayet Medine'ye yaklaşıldıkça İbn Selul'un yaktığı fitne ateşi daha iyi anlaşılmaya başlandı.
Sahabe bu derin çukurun kenarından Hz. Peygamber (s.a.v.)'in keskin zekası, hikmetli tavrı ve Yüce Rabbin nimetiyle kurtulmuştu. Medine'nin girişinde, daha önce Müslümanlara 'zelil' diyen (Münafikun suresi, 6-7) İbn Selul alçalmış, zilletli bir adam gibi görülmeye başladı. Herkes onu kınıyordu. Hatta iyi bir mümin olan oğlu Abdullah bile onun Medine'ye girmesine engel olmaya çalışmış ve Efendimize (s.a.v.), 'Eğer babamın ölümüne karar vereceksen ben öldüreyim' diyecek kadar ileri bir hamle yapmıştı. Ama Efendimiz (s.a.v.) müthiş hoşgörü ve uzak görüşlülüğüyle 'Baban sükunet ve güven içinde Medine'ye girecek' buyurmuştu.
Biraz sonra kendisine yaklaşan Hz. Ömer'e Efendimiz (s.a.v.) şu unutulmaz ölçüyü hatırlattı:
"Ömer! İbn Selul meşhur ihanetini yaptığında bana gelmiş ve 'onu öldüreyim' demiştin. Ben de sana hayır demiştim.
Ömer! O gün bu adama bir zarar verseydin bu adamı büyütür ve yüceltirdin. Halkı arasında itibarını artırırdın.
Ama ya şimdi. Bak nasıl alçaldı, düştü ve itibarını kaybetti. Sen bugün ona bir hamlede bulunursan hiç kimse onun arkasında durmayacaktır."
Elbette kalıcı bir zafere kapı açacak olan bir sabır, sonuç alır gibi görünen ve kısa süren bir zaferden daha hayırlıdır.
Hayatımızın her alanında sükunet, sabır, akıl hareket ve kararlarımıza hakim olmalıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.), İbn Selul'un otuza (30) yakın hamle ve ihanetlerinin tümüne karşı sabır ve akılla, hikmet ve teenni ile hamle yaptı ve sonuçta İbn Selul rezillik ve düşkünlük içinde yakalandığı hastalığında ölüp gitti.
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bütün hayatı bize ölümsüz dersler veriyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA