Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Allah kalpleri mühürler mi?

Allah bazı kalpleri mühürler. İmansız olan ve imansızlığa karar veren, hidayete kalplerini örten, yola gelmek istemeyen inkarcı insanların kalbini Yüce Allah mühürler. Bu kişiler; kalplerini, kulaklarını, gözlerini hakikatten inkara çeviren insanlardır. Allah sonsuz ilmiyle bu insanların hayatları boyunca hidayete gelmeyeceğini bilmektedir. Zira bunlar kalplerini Allah'a, kitabına ve peygamberine tamamen örtmüşlerdir. İşte bu kişilerin bu kararlılığına ve hidayete asla yanaşmayacaklarına karşılık olarak Allah da onların kalplerine mührü vurmuştur. Yani hakikat ve hidayete kapalı olan kalbin halini Allah onaylamıştır.
Yoksa buradan şu anlaşılmalıdır, Yüce Allah inkarcı veya kötü iş yapan bir insanın kalbine mühür vurmuş ve onun tövbeye veya hidayete gitmesine engel olmuştur. Bu kesinlikle doğru değildir. Zira Allah insanı yarattı ve ona iki yol gösterdi. Doğru yol veya eğri yol. Kul hangisine yönelse Allah da ona o yolu açar. Tercih kulundur. Bu nedenle de sorumluluk kula aittir.
Kur'an-ı Kerim'de bitkilerin ve ağaçların secde ettikleri, cansız varlıkların Allah'ı tespih ettikleri ifade ediliyor. Bunun anlamı nedir?
Bütün varlıklar Yüce Allah'a boyun eğer. O'na secde eder. Yaratıldıkları gayeye uygun varlıklarını sürdürürler. Kur'an bunu insanın secdesine benzetiyor.
Canlı ve cansızların Yüce Allah'ı anması ise; cansızların gizli bir tespihle Allah'a boyun eğmeleridir. Bu lisanı hal ile Allah'a hamd şeklinde olur. Bunu anlamak elbette zordur. Her varlığın etkilenmesi, tepkisi farklıdır. Canlılar ise sesli olarak Allah'ı anarlar. İnsanın, cinlerin, meleklerin tespihleri farklıdır.
Cansızların tespihinden maksadın bu varlıkların düşünen insan üzerinde tefekkür etkisi oluşturup insanı tespih ettirmesi anlamına geldiği de söylenebilir. İnsanı etkileyip tespih ettirmek de bir anlamda tespih etmektir.
Ali İmran 54. ayetinde: 'Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarına karşılık verdi' deniyor. Bunu açıklar mısınız?
Genel kabule göre bu ayet İsrailoğulları ve Hz. İsa arasında geçen mücadeleye işaret eder. Bildiğiniz gibi Yüce Allah Hz. İsa'yı İsrailoğulları'nı düzeltmek için gönderdi. Allah Hz. İsa'ya davasında güçlü olması için de mucizeler verdi. Yahudiler'in inkarcıları ve putperest olanlar Hz. İsa'ya karşı geldiler. Hz. İsa'yı yakalayıp, çarmıha gererek ortadan kaldırmaya karar verdiler. Hz. İsa'ya tuzak kurdular. Havarilerin arasına ihanet sokuşturdular.
Yüce Allah da bu oyunu bozdu. Hz. İsa'yı jurnalleyen kişiyi Hz. İsa'ya benzetti ve katillerin önüne bu adamı İsa olarak koydu. Hz. İsa'yı ise onların arasından alarak semaya yükseltti. Bu karşılık ve ceza; Hz. İsa'ya ihanet edip onu öldürmeye çalışanların kurdukları tuzağı bozan bir karşılıktır. Hz. İsa'yı öldürmeye gelenler, Hz. İsa'ya benzetilen bu adamı öldürdüler.
Allah kurulan bu komployu bozdu. Ve kendi kararıyla bu tuzağa karşılık vererek oyunu tersine çevirdi. Tuzağı kuranların başına tuzağı geçirdi. Yüce Allah'ın tuzak kurmasını bu anlamda görmek lazımdır. Bu ayet insanoğlunun hesabının üzerinde Yüce Allah'ın bir hesabının olabileceğini bize öğretiyor.
Kaderin üzerinde bir kader vardır sözü de bu anlamda bir karşılıktır. Yani kul ister, gayret eder ama nihai kararı Yüce Allah belirler.
Yüce Allah'a ve dinen kutsal olan şeylere küfür ve hakaret eden kişinin durumu nedir?
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir. Bırakınız Yüce Allah'a veya dinin kutsal saydığı şeylere sıradan herhangi bir varlığa hakaret ve küfür etmek bile çok çirkindir. İnsanların Yüce Allah'a ve dinin kutsallarına hakaret yollarını kapatmaları gerekir.
Yüce Allah karakteri zayıf ve inançsız insanların tapındıkları şeylere hakaret etmememiz noktasında bizi ikaz etmektedir: Ayette şöyle buyuruyor;
"Allah'tan başkasına tapanlara sövmeyin. Sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler." (En'am, 108)
Yüce Allah cahil ve imansızların tahrik edilmelerini yasaklayarak, bu tür cahillerin Rabbe hakaret etme yollarını örtmek istiyor. Onun içindir ki, putlara veya türevlerine hakaret etmeyin ki onlar da cahilce Allah'a hakaret etmesinler buyuruyor.
Elbette kalbinde zerre kadar inancı, onuru, şerefi olan bir kişinin Yüce Yaratıcıya hakaret ve küfür etmesi düşünülemez. Bırakın inançlı olmayı, zerre kadar aklı olan bir kişi bu yola tevessül edemez.
Ama bütün bunlara rağmen aklı başında olan - deli olmayan - bir Müslüman Allah'a ve dinin kutsallarına olan peygamberlere veya kitaba hakaret ve küfür ederse dinden çıkar. Ve küfür bataklığına saplanır. Sonra aklı başına gelir ve gerçek bir pişmanlıkla tövbe eder ve kelime-i şehadet getirirse umulur ki Allah onu affeder.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA