Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Gençlerimiz umut veriyor

Zalim ve putperest kraldan kaçıp mağaraya sığınan ve adlarına sure bağışlanan Kehf gençleri -mağara gençleri- Allah'a kendini adayanlara hep örnek oldu. Sizler onları "yedi uyuyanlar" olarak bilirsiniz.
Zalim Kral Dakyanus, Rum illerinde putperestliği yayarken Hıristiyanları da öldürüyor veya dinden çeviriyordu.
Putları reddeden ve zulme direnen bir avuç genç, şirke ortak olmaktansa mağaraya sığınmayı çıkar yol gördüler. Yıllarca onlara uyku verildi. Sonra uyandılar. Yepyeni bir dünyaya uyandılar. Kur'an, Kehf Suresi'nde onların kıssalarını çok çarpıcı bir üslupla verir. Kur'an bu surede sayılarını ve kaldıkları yılı açıkça vermez. Zira Kur'an kıssaları; rakamlar, sayılar, isimler üzerine değil mesajlara odaklanır.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Aynı surede Hz. Musa ile yol arkadaşlığı yapan imanlı bir gençten bahsedilir. Dev Calut (Golyat) kendisine direnen genç Davud (a.s.) tarafından öldürülür.
Nemrut'un devletini kurarken ilah edindiği putları kıran Hz. İbrahim'den Kur'an "genç" diye bahseder.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Dünün erdemli, onurlu, inançlı gençleri bugünün gençleri için de önemli bir ilham kaynağıdır elbette.
Hz. Peygamber'in, "Ben dini tebliğe başladığımda gençler yanımda, ihtiyarlar karşımda yer aldılar" sözünü biliyoruz. Hz. Mus'ab, Hz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Enes, Hz. Üsame, Hz. Zeyd Desire, Hz. Hubab, Hz. Talha, Hz. Zübeyr ve daha yüzlerce genç, İslam'ın yayılması için canlarını siper ettiler. Direndiler. Mekke'nin burjuvasını tepeden tırnağa sarstılar. Putları ilah edinen kapitalist sömürü düzenini yıktılar. Yerine hakkaniyete, adalete, kul hakkına öncelik veren insan odaklı bir medeniyeti inşa ettiler.

Bugünün onurlu gençleri
Bugünün gençlerinin dünün gençlerinden duruş açısından bir farkı yok. Anadolu'yu dolaşın, kıpır kıpır, erdemli, hakkaniyetli, sorumluluk bilinci en üst düzeyde gençleri görürsünüz. Farklı ideolojilere kurban edilmeye çalışılan gençlerin varlığı bizi ürkütmemeli, bilakis onları da saracak, kazanacak adımlar atmalıyız.
Gençlik değişiyor. İnternet, sosyal medya ağları, iletişim, değişen dünya, etkileşimler, arzular, istekler, beklentiler, bütün bunlar sağduyulu, sağlıklı, akıllı, resmin genelini gören bir araştırma grubu tarafından yeniden bilimsel veriler ışığında taranmalıdır.
1- Gençlere neler verebiliriz?
2- Onların neye ihtiyacı var?
3- Beklentileri nelerdir?
4- Ortak paydaları nedir?
5- Ailesi ile gençlerimizin iletişim sorunu var mı?
6- Dini alanda onlarla nasıl irtibat kurabiliriz?
7- İslami doğrularla onları daha çok nasıl kucaklaştırabiliriz?
8- Hayattan beklentileri nelerdir?
9- Ülkemiz için neler yapmayı tasarlıyorlar?
Kısacası, gençlerle konuşmalıyız.
Onlara yönelik iletişim aygıtları revize edilmeli. Onlara yaklaşımda hata ve eksiklerimiz nelerdir, daha ne yapmalıyız, üslubumuz nasıl olmalı, bütün bunları hem de her kesimden gençlerle konuşmalıyız. Önce onlar anlatmalı, biz dinlemeliyiz. Sonra biz oturup müzakere etmeliyiz.
Ben gençlerimizde ümit, umut ve ışık görüyorum.
Unutmayalım, bütün köklü değişimin arka planında gençler olmalıdır. Kötüler, şer olanlar yalnızlaştığında temiz olanlar ortada daha da görünür.
İnanınız ki İslam'ın gençlere verebileceğini hiçbir felsefe, düşünce, ideoloji veremez. Onlar belki sadece konuşurlar ama İslam vaat ettiğini gerçekleştirme yolunu açar.


ALLAH'IN ADINI TEMİZ AĞIZLA...

Hz. Peygamber, beşeri ihtiyacını giderip lavabodan döndü. Henüz abdest almadan orada bulunanlardan biri, Peygamberimize selam verdi. Efendimiz bu kişinin selamını almadı. Adam da oradan uzaklaştı. Hz. Peygamber (s.a.v.) abdest niyetiyle -su bulamadığı için- ellerini duvara (toprağa) vurdu ve yüzünü, kollarını meshetti. Yani teyemmüm yaptı. (Bilindiği gibi abdest almak için su bulunmadığında toprak veya toprağa benzer madde ile abdest alınır ki buna teyemmüm denir.) Teyemmüm bitince Hz. Peygamber, hepimize ders olacak olan şu açıklamayı yaptı.
Demin arkadaşınız bana selam verdi. Ben de ihtiyaçtan dönmüştüm. Henüz abdest almamıştım. Selamını temiz olarak almak arzusunda olduğum için hemen cevap vermedim. Allah'ın adını abdest açısından temiz olmadığım bir halde ağzıma almaktan çekindim. (Ebu Davud, Taharet, 8)

ÜZERİNDE KâBE VE PEYGAMBERİMİZİN KABRİNİN BULUNDUĞU SECCADEDE NAMAZ KILINIR MI?

Kâbe ve Hz. Peygamber'in kabrinin bulunduğu seccadeler üzerinde namaz kılmak edeben doğru değildir.
Fitil kullanan kişinin (erkek veya kadın) gusül abdesti alması gerekir mi?
Fitil kullanmak (hangi yoldan olursa olsun) gusül abdesti gerektirmez. Ancak namaz abdestini bozar.
Lens takıyorum. Guslederken çıkarayım mı?
Gusülde göz içini yıkamak farz değildir. Bu nedenle boy abdesti alırken lensinizi çıkarmanız gerekmez.
İman artar veya eksilir mi?
Bir insan iman edilmesi gereken hususlara iman etmezse iman etmiş olmaz. Bu nedenle "Şunlara iman ediyorum, şunlara iman etmiyorum" diyebilme imkânı olmaz. Kişi inanır veya inanmaz. Mesela, "Hz. Musa'ya inanıyorum ama Hz. Süleyman'a inanmıyorum, peygamber olması açısından" diyemez. Ancak imanın güçlü veya zayıf olması açısından durumu değişebilir. Tevbe 124; Fetih 4; Enfal 2 gibi ayetlerde geçen "artma" da imanın zayıf veya güçlü olması olarak yorumlanmıştır.
İçtihatla sabit olan herhangi bir hüküm tartışılabilir mi?
Bilindiği gibi, içtihatla sabit olan konular netice itibarıyla fıkıhçının -âlim hukukçunun- kendi gayret ve yorumuyla vardığı bir sonuçtur. Kesinlik ifade etmez. Zira dinin kesin hükümleri, içtihat alanına girmez. Mesela, namazın 5 vakit olduğu, haccın farz olması, içtihat konusu olmaz. Zira bu hususta kesin ayetler ve sahih hadisler mevcuttur. Bu nedenle de içtihatlar tartışılabilir. Elde edilen yeni bilgilerle tekrar değerlendirilebilir. Mekân ve zamana göre eldeki bilgiler yeniden değerlendirilip ona göre pozisyon alınabilir. Ama unutulmamalı ki, Kur'an ve sahih sünnetle sabit olan muhkem -sübutu ve delaleti kesin olan- hükümler içtihada konu olmaz. Herhangi bir fıkıhçının "Günlük namaz sayısı üçtür" demesinin bir anlam ve kıymet ifade etmediği bilinmelidir.
Kişi yatarak Kur'an dinleyebilir mi?
Doğru olan şudur: Kur'an okuyacak kişi abdest alıp Kur'an okur. Dinleyecek kişi de edeple Kur'an'ı dinler. Abdest almak şartı yoktur. Ali İmran Suresi'nin 191. ayeti; ayakta, otururken ve yana uzanmışken Allah'ı anmayı haber verir. Hz. Peygamber'in yatağına yönelmişken Felak ve Nas surelerini okuduğunu biliyoruz. Burada önemli olan edeple ve saygıyla muamele etmektir.

300 AHLAK

Bir rivayette şöyle denmiştir: Yüce Allah'ın 300 ahlakı vardır. Kimde bunlardan biri bulunursa bu onu cennete götürür.
Burada Allah'ın ahlakından maksat; Allah'ın sevdiği huylar demektir. Bunun Allah'a nispeti mecazidir.
Hz. Ebu Bekir bunu duyunca sordu: Allah'ın Peygamberi, bende bu ahlaktan -huylardan- var mı? Efendimiz "Sende hepsi var. Allah'a en sevgili olan huy ise cömertliktir" buyurdu. (Taberani)

NAMAZ GÜNAHLARI SİLKELER

Şuur ve edep içinde, Rabb'in huzurunda olduğunun farkına vararak kılınan namaz, insanı olgunlaştırır. Günahların affına vesile olur. Hayata bir düzen ve intizam verir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir güz mevsiminde dışarı çıktı. Ağaçlardan yapraklar dökülüyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) yanında bulunan Ebu Zerr Gıfari'ye bakarak şöyle buyurdu: "Ebu Zerr! Şüphesiz Müslüman bir kul sırf Allah rızası için ihlasla namaz kılarsa, onun bütün günahları şu yaprakların ağaçtan döküldüğü gibi dökülür."
Namaz kılan insana sorun, "Ne hissettin" diye. Şöyle der: "Kendimi kuş gibi hafiflemiş hissettim. Sanki Rabb'imle konuştum. Müthiş bir huzur içindeydim. Sıkıntılarımı bir an için bile olsa öteledim." Evet, namaz için efendimiz şöyle buyurdu: "O benim gözümün ışığıdır."

SECDEDE GÖZÜNÜ KAPATMA!

Bildiğiniz gibi namaz kılarken secde esnasında gözleri kapatmak mekruh kabul edilmiştir.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz namaza kalktığı zaman gözlerini kapatmasın."
Tasavvuf âlimleri, Efendimizin bu sözünü şöyle yorumlarlar: Secde esnasında gözleri yummak doğru değil. Zira secdede bütün organlar Allah'a secde edip teslim olurlar. Eller, diller, burun, alın, ayak parmakları, hepsi secde eder. İşte o esnada gözler de Allah'a secde etmelidir. Gözünü yuman kişi gözün secde yapmasını elinden almış olur. Buna hakkı yoktur. Göz de Rahman olan Allah'a secde etmelidir. Secde yerine bakarak...

HAYALİM SANA SECDE ETTİ

Bazı rivayetlere göre Efendimiz (s.a.v.) secdede şöyle buyurdu: Allah'ım, hayalim, gölgem ve şeklim sana secde etti. Allah'ım, sana teslim oldum. Yüzüm kendisini yaratana, ona şekil verene ve onda kulak ve gözü yaratana secde etti. Allah yaratıcıların en yücesidir."

'SAFLARI DÜZELTİN' DERKEN...

Ebu Amr'ı imamlığa geçirmek istediler. Ancak "Ben buna layık değilim" deyip reddetti. Israr ettiler, öne geçti. "Safları düzeltin" dedikten sonra tekbir getirirken yere düşüp bayıldı. Başkası imamlığa devam etti. Ebu Amr ayılınca "Neden bayıldın?" diye sordular. Şöyle dedi: "Ben cemaate safları düzeltin dediğimde bir ses geldi. 'Sen Allah'la işini düzelttin mi ki insanlara düzeltin safları diyorsun. Önce sen kendini düzelt' dedi. İşte bunu duyunca bayıldım."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA