Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Din için değil kendimiz için endişe edelim

Dinleyici, izleyici ve okuyucularımızdan yoğun bir şekilde şu yakınmaya şahit oluyorum. "Hocam bütün dünyada İslam aleyhinde kumpaslar var. Dinimiz yanlış tanıtılıyor. İslam bir şiddet dini gibi takdim ediliyor. Müthiş bir dezenformasyon, yanıltıcı bilgi var. Kanaatler kirli. Çirkin ve tehlikeli eller tuzak üzerine tuzak kuruyorlar. Her coğrafyada ayrı bir oyun peşindeler. Gençlere çirkin ellerini uzatıyorlar. Niyetleri, insanları İslam'dan uzaklaştırmak. Zaman doluyor mu ne? Ne olacak bu evrensel zorbalığın sonu? Bu kinin, nefretin sonu ne olacak?"
Bu yakınmayı siz de duyuyorsunuzdur. Dostlara şöyle diyorum: Unutmayın bu din 1400 sene evvel paganizmin merkezi olan Mekke'de tek bir insanla başladı. Hz Peygamber'le başladı. 23 senede Arabistan'ın büyük kısmına yerleşti. Sonra Balkanlar'a, İspanya'ya, Avrupa kıtasına uzandı. Milyarlarca insan bu dine ve değerlerine iman etti. Sevenleri, iman edenleri günden güne çoğalıyor.
Günümüze kadar nasıl tertemiz ve duru olarak şaibesiz geldiyse bundan sonra da öyle devam edecek. Daha da güçlenecek. Gündemi oluşturacak. İslam dininden başka dostları veya düşmanları aracılığıyla konuşulan bir inanç, din veya felsefe gördünüz mü? Seveni de, sevmeyeni de bu dinle ilgileniyor. Zira geleceği de bu din belirleyecek. Bu benim öngörüm değil, Kur'an'ın verdiği haberdir. "Zikri (Kur'an'ı) şüphesiz biz indirdik ve O'nu yine biz koruyacağız" (Hicr, 9).
O korudu, O koruyacak. Ama Kur'an-ı Kerim bize de sorumluluk yüklüyor. Dağlara yüklese, dağları parçalayacak bir yükümlülük. Kur'an-ı Kerim tam şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah (onların yerine) öyle bir kavim getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler" (Maide, 54).
Allah'ın, gönlünü dine açacağı o kadar insan var ki! Dostlar, bizim emanımız, vahdetimiz elbette dinimizle barışık yaşamaktır. Kuran onu da şöyle anlatıyor: "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz (dinini yaşar, emrini yerine getirir ve gereğini yaparsanız) O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır" (Muhammed, 7).
Bunun için üzülmeyin, merak etmeyin. Tasaya gerek yok. Engin ve rahat olun, yeter ki sorumluluğumuz olan şeyi yapalım. Dinimize bağlanalım. Kur'an'ı ve Hz. Peygamber'in sünnetini uygulayalım, sevdiklerimize bunu aktaralım. Sorumluluğumuzu yerine getirelim. Gerisini Rabbimiz çözecektir, hem de dilediği gibi.
Bizim de bu yolda ibadetlerimizi yapmamız, yürüdüğümüz yolda sağlam, dürüst, temiz, vicdanlı olmamız gerekir. Özetle, dinimizden dolayı endişemiz olmasın. O, olduğu yerde dipdiri duruyor. Bizim endişemiz kendimize olsun.

***

İKİ BÜYÜK İNSANDAKİ EDEP

Zamanın eşkıyası hırsızlık ve gasp yapar. En son bir inek çalar. Sonra tövbe duygusuna kavuşur. Şöyle der kendi kendine: "Bari bu ineği Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhına hediye edeyim. Belki günahım biraz azalır." Dergâha gider, durumu anlatır. Hünkâr-ı Veli, "Ben bu sadakayı almam. Bu hayvan soygun malı olduğu için bize haramdır" der.
Adam bunun üzerine ineğini alır ve Hazreti Mevlânâ'nın dergâhına gider. Durumu anlatır. Mevlânâ, "Peki alalım" der. Adam şaşırır. Öyle ya, iki büyükten biri reddetti, diğeri ise kabul etti. Bu nasıl iş? Biri haram, öteki helal der gibi oldu.
Bunu Mevlânâ'ya söyler:. "Efendim Hacı Bektaş kabul etmedi. Ama siz kabul ettiniz. Bu nasıl olur?" Mevlânâ büyük bir edeple şöyle der: "Biz bir karga isek, Hacı Bektaş bir şahin gibidir. Her leşe konmaz. Her şeye bakmaz. Her ava itibar etmez. Biz bu ineği kabul ederiz ama o etmez."
Adam bu edep ve tevazu dolu cevabı alınca Hacı Bektaş-ı Veli'ye gider ve olayı bütün yönleriyle anlatır: "Siz bu ineği kabul etmediniz, ama Mevlânâ kabul etti. Ve sizin için 'şahin', kendine ise 'karga' dedi." Hacı Bektaş şöyle der: "Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlânâ'nın gönlü bir okyanus gibidir. Biz bir damla kirli su alırsak gönlümüz, suyumuz kirlenir. Ama Mevlânâ okyanus gibidir. Onun gönlü bir damla kirli su ile bozulmaz."

***

NİHAT HOCA CEVAPLIYOR

Adaklarda gönülden geçirmek yeterli mi, yoksa dille de ifade etmek gerekir mi?
Adaklar sadece gönülden geçmekle gerçekleşmez. Âlimlerin çoğuna göre adak ancak dille söylenince borca dönüşür. Adanan şeyi yerine getirmek gerekir. Sadece içinizden, "Şu işim olursa şunu yapacağım" diye geçirmekle adak olmaz. Nevevi (Şafii âlimi) der ki: Dille söylemekle adak gerçekleşir. Niyet etse bile kişi diliyle ifade etmedikçe adak adanmış olmaz. Hanefiler de dille ifadeyi şart koşarlar. Neticede kişi içinden bir adak geçirir de diliyle ifade etmezse o adağı yerine getirmesi gerekmez.
Bir kadın birer hafta aralıkla yeniden regl olabilir mi?
Bir kadının regl halinin bitiminden sonra yeniden regl olması için aradan 15 günlük bir sürenin geçmesi lazım. Bu 15 günlük süreye "temizlik süresi" denir. Bu süreçte ibadetlerini yerine getirmelidir. 15 gün geçmeden yeniden bir kanama görülürse bu kanama regl kanaması sayılmaz.

***

ÜÇ AYLARDA KENDİNE SOR

1- Beş vakit namazı kılıyor musun?
2- İstihare, teheccüd, vitir namazlarını kıldın mı?
3- Kur'an'ı huşu ve edeple okuyor musun?
4- Sabah-akşam zikir yapıyor musun?
5- Bugün Hz. Peygamber'e salat getirdin mi?
6- Kendine, ailene, geçmişine dua ettin mi?
7- Malının zekâtını verdin mi?
8- En azından biraz sadaka verdin mi?
9- Birini namaza alıştırdın mı?
10- Bir Müslüman'a tavsiyede bulundun mu?
11- Bir Müslüman'ı şerden korudun mu?
12- Küskün Müslümanları barıştırdın mı?
13- Akrabalarını ziyaret ettin mi?
14- Herhangi bir Müslüman'ın sıkıntısını giderdin mi?
15- Hasta olan komşun veya akrabanı ziyaret ettin mi?
16- Durumu iyi olmayan komşuna çorba gönderdin mi?
17- Kibir, riya, kin, haset gibi kötü huylardan uzak durdun mu?
18- Dine saygısızlığa karşı elinden geldiğince uyarıda bulundun mu?
19- Evladına yakın durup onu zararlı dostlardan uzaklaştırdın mı?
20- Güzel huylar edindin mi?
21- Yüce Allah'ın verdiği afiyet, sıhhat ve nimetlerden dolayı hamd ettin mi?
22- Dilini dedikodudan, kalbini şirkten, aklını şerden, gıybetten uzak tuttun mu?
23- Allah'tan bol bol bağışlanma diledin mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA