Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Allah’ın örttüğünü siz de örtün

Yasal gereksinim ve insanlığa zararlı bir unsur içermedikçe kişilerin içyüzü ortaya saçılmamalıdır. Kim bir Müslüman’ın kusurlarını örterse, Allah da dünya ve ahirette onun kusurlarını örter

Bizim doğru bildiğimiz yanlışlarımızdan biri de insanlarla ilgili değerlendirmelerimizdir. Önyargılıyız çoğu kez. Bir tavrına bakıp insanları kategorize ederiz. Tanımak için fırsat vermeyiz. Güvendiğimiz biri "İyidir" derse o bizce de iyidir, "Kötüdür" derse o bizce de kötüdür artık. Birini karalamışsak, artık o ağzıyla kuş tutsa önemli değildir. Dedikoduya, fırsatçıların değerlendirmelerine kapımızı hep açık tutmuşuzdur. İnsanlara mesai harcamak yerine bir tanıdığımızın tanıklığıyla yetiniriz. Belki de böylece farkında olmadan, bir yalancının yalanına ortak oluruz.
Birine kötü denmişse, "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, vardır bir yanlışı" deriz. Bir yanlışı olmuşsa adamın, "Hay seni sahtekâr" diye damgayı vururuz. Anlamaya çalışmayız.

GÜNAHI ORTALIĞA SAÇMA
İslam tarihinin en sert insanı olarak bilinen ve "Ben kınından çıkmış bir kılıçtım. Hz. Muhammed (SAV) beni kınıma soktu" sözüyle de bunu itiraf eden Hz. Ömer'in yanına bir adam gelip şöyle dedi: "Bir problemim var, çözemedim, bana yardım eder misin?" Hz. Ömer "Anlat" deyince de anlatmaya başladı:
"Benim bir kızım vardı. Onu cahiliye döneminde diri diri gömmek için toprağa koydum. Sonra da ölmeden çıkardım. Daha sonraki yıllarda önemli bir yanlışlık yaptı, zinaya düştü. Yaptığı bu yanlışlık onu o kadar sıkıntıya düşürdü ki, intihar etmeye yeltendi. Onu zor kurtardık. Kızım bu hadiseden sonra tövbe etti. İyi bir yönelişle Allah'a yöneldi. Şimdi ise kızıma bir talip çıktı. Onu evlendireceğim. Kızıma talip olanlar ise bu olaydan (zinadan) haberdar değiller. Şimdi sana soruyorum ey müminlerin emiri! Ben ne yapayım? Damat olacak kişiye, kızımın bu olayını anlatayım mı yoksa susayım mı?"
Kızın babasını büyük bir dikkat ve sabırla dinleyen Hz. Ömer, adama şöyle seslendi: "Allah'ın örttüğünü, ortaya saçmadığını sen mi deşifre edeceksin? Allah'a yemin ederim ki, böyle bir şey yaparsan, yani kızının açığını yayarsan seni bu ülkenin insanlarına rezil ederim. Git ve kızını başından hiçbir olay geçmemiş namuslu bir kadın gibi evlendir."



Hz. Ömer'in bu içtihadında günahlara karşı "settar" yani örtücü olan İslam'ın derin izleri görülüyor. Çünkü yapısı gereği hesap soran ve dini koruma noktasında en toleranssız olan büyük bir şahsiyeti bu geniş yelpazeye çeviren Hz. Muhammed'den başkası değildir. Bu satırlar gayrimeşru bir ilişkiyi meşru görmek değil, kulu Allah'la muhatap etmeye bir çağrıdır.
Yüce Allah, bütün Müslümanların günahlarını bağışladığı halde günahlarını ortalığa yayanları affetmez. Peygamberimiz günahını açığa vuranı ikaz eder ve şöyle buyurur: Adamın biri gece kötü bir iş yapar. Yüce Allah o kişinin suçunu örter. Fakat o kimse sabah olunca rastladığı kişiye "Ben dün gece şöyle şöyle günah işledim" der. Allah da geceleyin örttüğü bu suçu ortaya saçar. Açığa çıkarır. Artık bu gizli günah açıkça işlenmiş hâle gelir.

BAŞKASININ MAHREMİNİ ARAŞTIRMA
Başkasının mahrem hayatına girilmemelidir. Aile mahremiyeti korunmalıdır. Hz. Peygamber, "Başkasının konuştuklarını onlardan habersiz dinlemeyin. Onların ayıplarını araştırmayın, gizli hâllerini ortaya çıkararak onların ahlakını zedelemeyin" buyuruyor. Hatta çıtayı yukarı doğru taşıyarak şu tehlikeyi işaret ediyor: "Kim bir Müslüman'ın ayıplarını araştırırsa Allah da onun ayıplarını araştırır (ortaya çıkarır) ve onu herkese rezil eder."

ŞEREF VE ONUR KORUNMALI
Yasal gereksinim ve insanlığa zararlı bir unsur içermedikçe kişilerin içyüzü ortaya saçılmamalıdır. Şeref ve onur korunmalıdır. Hz. Peygamber (SAV), "Kim bir Müslüman'ın kusurlarını örterse, Allah da dünya ve ahirette onun kusurlarını örter. Kişi kardeşine yardım ettiği müddetçe Allah da o kuluna yardım eder" buyurur.
Belki en zor günde, mahşerde Allah'ın huzurunda günahlarımız birbiri ardınca ortaya döküldüğünde yaşayacağımız şu manzara bize örnek olur: Kıyamet günü yüce Allah, mümin kulunu hesaba çeker. Onu kendine hiç kimsenin görmeyeceği, duymayacağı şekilde yaklaştırır ve "Şu günahını hatırlıyor musun?" diye sorar. Kul hepsini itiraf eder, her şeyin bittiğini zanneder. Tam o esnada yüce Allah, "Günahlarını dünyada halktan gizlemiştim, şimdi de o günahları bağışlıyorum" buyurur.
Evet, günahları, kaçamakları itiraf etmek erdem değildir. Allah örttüyse örtelim. Ama bilelim ki bu rahmet, yani yüce Allah'ın günahları örtmesi bize günah işleme hakkını ve haklılığını vermez.

BİR HADİS
Hz. Peygamber'e (SAV) bir bedevi Arap gelerek, "Ya Resulullah, sizler çocukları öper misiniz? Biz çocuklarımızı öpmeyiz" dedi. Peygamber, "Allah'ın kalbinden çıkardığı merhameti ben kalbine nasıl koyabilirim?" dedi. (Buhari, Edeb)

BİR ESMA
El-Gafur
Affı ve mağfireti bol.

BİR DUA
İbn-i Kayyım El-Cevziyye'nin duası
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a özgüdür. Allah'ım, sana gösterişten uzak, kendisinde feyiz ve bereket olan bir şükürle hamd ederiz. Rabbimiz, sana, senin sevdiğin ve senin razı olduğun, senin zatına ve yüceliğine layık olan gökleri, yeri ve bunların arasını dolduranların sayısınca hamd ederiz. Rabbimiz, sana, senin dilediğin şeylerin sayısınca hamd ederiz. Rabbimiz, sana, senin bilinen ve bilinmeyen nimetlerin sayısınca hamd ederiz. Rabbimiz, sana, ilminin kuşattıklarının sayısınca hamd ederiz.

BİR SÜNNET
Kim ramazan orucunu tutar, arkasından şevval ayında 6 gün oruç tutarsa bütün seneyi oruçlu geçirmiş sayılır.

BİR AYET
"Haksızlık yapanlardan yana olmayın. Yoksa size de ateş dokunur, Allah'tan başka hiçbir dostunuz bulunmaz. Sonra yardım da göremezsiniz." (Hud, 113)

SORU - CEVAP

Adak kurbanının etini kimler yiyebilir?
Adak kurbanını, adakta bulunan kişinin anne-babası, eşi, çocukları ve torunu yiyemez. Ama bu kişilerin dışında kardeşiniz, halanız, teyzeniz, amcanız, dayınız, komşunuz ve onların çocukları yiyebilir. Ama örneğin, kardeşinize bu kurban etinden verdiniz, kardeşiniz de bu etle yemek yapar ve siz misafir olarak giderseniz bu eti yemenizde bir sakınca yoktur.

Yüce Allah'a "Tanrı" demek doğru mu?
Allah anlamında Tanrı kelimesini kullanmak çok doğru değildir. Çünkü Allah kelimesi, yüce Allah'ın kendisi için uygun gördüğü özel bir isimdir. Ama bu ismi kullanan bir kişi için de yoldan çıkmış, Allah'ı inkâr ediyor gibi ifadeler de yanlıştır.

Peygamberimizin son üç vasiyetinden bahsediliyor. Bunlar nelerdir?
Hz. Peygamber vefat etmeden evvel müminlere, "Namaza devam ediniz; kadın haklarına saygılı olup kadınlara eziyet etmeyiniz; zayıf, mazlum, hizmetkâr ve mağdurların haklarını koruyunuz" diye emretmiştir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA