Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Muhalefetin ‘omerta yemini’

Başkan Erdoğan'ın, yeni anayasa çağrısını şaşırtıcı bulanlar oldu. Oysaki uzun zamandır milletin farklı kesimlerinin dillendirdiği bir talepti bu. Nitekim 2017 yılındaki referandumda halkoyuna açılan hükümet sistemi değişikliğine de milletin büyük kısmı "Evet" demişti. Dolayısıyla Cumhur İttifakı'nın sistem değişikliğini yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırma arzusundan daha doğal bir istek olamaz.
Fakat şüphesiz en hazırlıksız yakalanan, muhalefet partileriydi. Gece vakti araba farı görmüş tavşan psikolojisine girdikleri anlaşılıyordu. İYİ Parti'den gelen açıklamada "Cumhur İttifakı'nın, Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni sorgular hale gelmesi, doğru bir adımdır" deniyordu. Ancak MHP lideri Bahçeli, halkın yeni onay verdiği sistemi değiştirmek gibi bir arzuları olmadığını ortaya koydu.
Ayrıca İYİ Parti, yeni anayasa tartışmasının çerçevesini çizmeyi de Cumhur İttifakı'nın görevi gibiymiş yansıttı. Matine suare 'otoriter tek adam' dedikleri Cumhurbaşkanı ise tüm partilerin katkılarıyla ortak bir çerçeve çizilmesini istiyordu. Kaldı ki böylesi kritik bir meselede muhalefet, iktidarı yönlendirmeye çalışacak teklif ve argümanlar sunmayacaksa ne işe yarayacaktı?
CHP lideri Kılıçdaroğlu ise aradan nerdeyse bir hafta geçtikten sonra açıklama yaptı ve yeni anayasanın ihtiyaç olduğunu söyledi. Ayrıca "Değiştirilmesi teklif dahi edilemez" olan ilk üç maddenin de değişmemesi şartıyla destek olabileceklerini belirtti. Ki Bahçeli de bu maddelere dokunulmayacağını belirtmişti. Fakat Kılıçdaroğlu'nun ilk üç maddeyi savunması dikkat çekicidir. Zira CHP bir süredir Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı savunuyor. Öte yandan ilk üç maddede ise "üniter devlet" vurgusu var.
Bu açıklamaya HDP'yi bırakın, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı savunan CHP'li milletvekilleri ne diyecek, merak ediyorum. Dahası, Türkiye'nin 7 maddesi ile 10 paragrafına çekince koyduğu bu şartı, 2018 yılında HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan ile desteklediklerini açıklayan eski Kılıçdaroğlu ne diyecek, o da merak konusu tabii...
"Yerel idarelerin güçlendirilmesi, özerkliklerinin savunulması, yerinden yönetim ve demokrasi ilkelerine dayanan bir Avrupa kurulmasının temel koşuludur" diye sunulan bu şartın üniter devlet anlayışıyla bağdaşmadığı ortada.
Bakalım İYİ Parti'den bu noktada bir açıklama gelecek mi; yoksa CHP-HDP-İYİ Parti ittifakının esas meseleleri konuşmadan gizli bir ittifak sürdürme noktasındaki "omerta yemini" devam mı edecek?

***

ATATÜRKÇÜLÜK, 'ANTİ-EMPERYALİST' ÖZÜNE DÖNER Mİ?

Amerika Birleşik Devletleri'nden demokrasi dilenenlerle,
Atatürk diyemeyip Mustafa Kemal diyenlerle,
FETÖ'cüleri-Sorosçuları koruyanlarla,
"Türkiye, maalesef Azerbaycan'a yardım eti" diyenlerle,
"Ne işimiz var Libya'da?" diyerek Mavi Vatan'ı kavrayamayanlarla yolumu ayırıyorum."
İnce'nin CHP'den istifa konuşmasındaki bu vurgular, Atatürkçülüğü antiemperyalist özünden koparma gayesine karşı bir duruşu ifade ediyor. Başarılı olur mu bilmem ama bir kısım Atatürkçünün çıkıp da Kılıçdaroğlu diktasının yüzüne karşı "Atatürkçülük bu değil!" diye haykırması bile tarihe not düşülmesi bakımından önemlidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA