Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Anayasa Mahkemesi, ışıklarını kapatabilir

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Meclis'te FETÖ'nün tapelerini okuduğu, Bank Asya'dan Samanyolu TV'ye dek tüm FETÖ'cü oluşumlara destek için gittiği veya milletvekilini gönderdiği günlerdi.
17 Mayıs 2015'te de Kılıçdaroğlu, beraberindeki Enis Berberoğlu'yla, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'yı ziyaret etmişti. Basına kapalı gerçekleşen görüşmede Dumanlı, CHP liderine ve Berberoğlu'na FETÖ'cü savcının emriyle durdurulan ve MİT mensuplarının yaka paça indirilerek gözaltına alındığı MİT TIR'ları videosunu izletti.
Nerden mi biliyoruz? Çünkü Kılıçdaroğlu, ziyaretten iki gün sonra "MİT TIR'ları görüntülerini seyrettim" diyerek kendisi açıkladı:
"Filmleri var, kamyonlardaki kasaların nasıl açıldığının, bombaların görüntüleri var. Ben de seyrettim. Dolayısıyla bunların gizlenecek bir yanı yok."
Görüşmedeki diğer CHP'li Berberoğlu, görüntüleri alıp Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a veren kişiydi. Cumhuriyet de CHP eliyle FETÖ'nün verdiği görüntüleri, MİT'in IŞİD'e silah yolladığı şeklinde, 7 Haziran seçimlerinden bir hafta önce servis etti.
Dündar sonradan silahların IŞİD'e yollandığı tezinden geri adım attı. Çünkü Suriyeli Türkmenlere "Arapça Nutuk" göndermekle övünen CHP'nin yalnız bıraktıklarına Türkiye Cumhriyeti'nin sahip çıktıklarını onlar da bal gibi biliyordu. Ama neticede olan oldu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını sarsmak, MİT'in gizli operasyonunu deşifre etmek, MİT'e operasyon çeken FETÖ'cülerin verdiklerini onların istediği şekilde servis etmek...
Milletvekilliği bu mudur; gazetecilik bu mudur? Berberoğlu'nu haklı bulan ve Can Dündar'ı serbest bırakan Anayasa Mahkemesi'ne göre budur. Artık Anayasa Mahkemesi, ışıklarını kapatabilir.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz


'BU MEMLEKETTE YAŞANMAZ'

"Her dudakta aynı rezil şikâyet: Yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu, bu lağım kokusu, bu insan ve makine uğultusu mu?
Hayır, onlar Türkiye'nin insanından şikâyetçi... Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını 'yaşanmaz'laştıranlardır."
Cemil Meriç'in bu satırları yazmasının üzerinden 47 yıl geçmiş. "Yaşanmaz bu ülkede" diyenlerin, genelde sol-liberal kesimden çıkması ise tesadüf değil. Çünkü 12 Eylül'de işkenceye uğrayan veya 28 Şubat'ta işinden ve eğitiminden olan sağ-muhafazakâr cenahtan "Ülkeyi terk edelim" minvalinde siyasî bir tepki göremezsiniz. Peki neden böyle?
Literatürde "self-colonization" diye geçer; yani kendi kendisine sömürgecinin nazarını içselleştirerek bakan ve özüne-vatandaşına- yurduna yönelişinde hep bir sömürgeci bagajla muamele eden kişidir. Bu yüzden vatandaşı veya ülkesi ne yaparsa yapsın, buna dair sömürgecinin ne dediği, nasıl baktığı önemlidir.
Boğaziçili öğrenciler bir video çekip, "Ülkemde dinlenmediğimi, istenmediğimi hissediyorum" demiş. Aynı üniversitelerde okurken, başörtüsü yasağı sebebiyle hocalar bizimle görüşmek istemediklerini söyleyip notlarımızı düşürdüler. Otobüsteminibüste kendi vatandaşımız "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye üzerimize yürüdü. 9. Cumhurbaşkanı "Başörtüsüyle okumak isteyen Arabistan'a gitsin" dedi. Ancak birimiz bile "Bu ülkede istenmiyoruz" demedik. Mecburen yurt dışına okumaya giden kızların bile neredeyse tamamı yurduna döndü.
Karşı çıktığınız Rektör Melih Bulu ise dün size çikolata ikram etmeye çalışıyor, sizi dinlemek istiyordu. Lütfen kendinize bir sorun: Size o ezberletilmiş cümleyi kurduran saik nedir; ülkenizi yaşanmaz ilan ederken aslında onu yaşanmazlaştıranlara mı dahil oluyorsunuz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA