Türkiye'nin hatırı sayılır girişimcilerinden biri olan Hüsnü Özyeğin tarafından kurulan Özyeğin Üniversitesi'nin şu anda 200 öğrencisi, 40 öğretim üyesi var ve üniversite istiyor ki bu öğrencilerin en azından yüzde 15'i girişimci olsun.
Peki bu konuda atılan ilk adımlar neler? İşte bunları paylaşmak için Rektör Prof. Dr. Erhan Erkut, Araştırma ve Teknolojiden Sorumlu Rektör Yardımcısı Doç.Dr. Şirin Tekinay ve Şubat ayında kurulan Girişimcilik Merkezi Akademik Direktörü Prof.Dr. Ali Beba ile bir araya geldik. Beba, ticat'ın peşinde. Yani ticari icatın. 'Girişimcilik babadan oğula kalma usullerle gidebilecek bir aktivite değil' diyor.

İlk girişimci çıktı bile
Rektör ve ekibi ilginç yollar izleyerek şu anda bu üniversitede öğrencilik yapan gençlerin daha 18'inde girişimci olabileceğini ispatlamaya çalışıyor sanki. Sonuç hiç de fena değil. Örneğin, üniversitenin içine çay, kahve için otomat makineleri konacak. Bir ihale açılmış. İhaleye birinci sınıf öğrencisi, kendine bir ortak bularak katılmış ve finale kalmış. Mesela bu üniversite, logolu ürünlerin yapılmasını da hemen istememiş. İstedikleri şu. Üniversitenin de belirli bir oranda ortak olacağı bir şirketi öğrenciler ve öğretim üyeleri kursun ve sonra da bu ürünlerin üretimini bu şirketler gerçekleştirsin.
Doç. Dr. Şirin Tekinay da Özyeğin Üniversitesi'nin cazibesine kapılıp ABD'den Türkiye'ye dönmüş. Şimdi İstanbul'u bir şehir laboratuvarı olarak düşünüp, şehrin altyapısına ilişkin yaratıcı çözümler konusunda araştırma yapıyor. Tekinay ve öğrencilerinin yakında bize ne anlatacaklarını şimdiden merak ediyorum doğrusu.
Dedikleri şu, bu üniversitenin çıktısı 'akıl teri' ve de bu mühendislik öğrencileri arasında bolca var. Şimdi ben de açıkçası önceliğini bambaşka belirleyen bu üniversiteden, arkadaşım Meral Tamer'in söylediği gibi 'Küçük Hüsnü Özyeğin' lerin çıkacağı günü merakla beklemeye başladım.