Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Anayasa çeşmesinde testi doldurmak

Türkiye 2013'e girerken anayasa çalışmaları çıkmaza giriyor. Meclis Başkanı Cemil Çiçek telaş içinde. Anayasa Komisyonu toplantılarının herhangi bir verim üretmemesinden rahatsız, görüşmeler, açıklamalar yapıyor.

Türkiye yeni, her anlamda yeni, yani sivil, yani parlamento tarafından yapılmış, yani katılımcı, demokratik ruhlu bir anayasa yapamayacak mı?

Pek umutlu değilim. İktidarın da muhalefetin de bu konuda ayak dirediği gibi bir endişeyi taşıyorum. İki tarafın pozisyonunu da değerlendirecek birer açıklama getirebilirim. Muhalefet cenahından başlayayım.


***
Muhalefet, niteliklerini şu yukarıda saydığım bir anayasayı muhtemelen hazırlayamayacak. İstese de ona güç yetireceği kanısında değilim. Nedeni açık. Muhalefetin büyük kanadı CHP demokratik bir anayasanın dayanması gereken sivil odaklarla ilişkisini yitireli hayli oldu. Daha önceki anayasaların ruhunu meydana getiren asker, bürokrasi ve belli sermaye çevrelerinin desteğini yitirdi. Daha doğrusu CHP'yle işbirliği içinde olacak ve bunu siyasal planda sürdürecek bir asker ve bürokrasi zemini yok artık. Öte yandan İstanbul sermayesi iktidarla uzlaşma yolunu seçti. O 28 Şubat ve 27 Nisan dönemlerinde CHP'yi desteklemiş olan bu kesim de artık CHP'den uzaklaştı.
Uzun lafın kısası, CHP'nin bu anayasa hazırlıkları sırasında sözcülüğünü yapacağı somut bir sivil perspektif kalmadı. Onun bu gerçeği kavrayamayarak eski odakların temsilciliğini yapmakta direnen tavrı arkaikleşmiş bir tutumun siyasal darboğazını meydana getiriyor.
***
Muhalefetin küçük kanadı yani
MHP ise demokratik bir anayasanın ulus devletin tekçi anlayışını aşabilecek bir zihniyete sahip değil. Oysa bu anayasa en fazla söz konusu mutlak hakimiyet sahibi devletin (yani ordu ve bürokrasinin) tahakkümünü aşmak için bekleniyor.
MHP ise tam tersi sularda yelken açmış, rüzgâr bekliyor. Daha mutlakiyetçi bir devletten daha toplum ve birey odaklı bir anayasaya geçişin, hele içinde yaşadığımız dijital devrim dönemindeki, anlamını kavrayamıyor.
Kürt kesimi bu anayasadan en büyük beklentiye sahip çevre. Fakat siyaset üretemiyor. Ne istediğini dile getiremiyor. Politika üretemiyor. Taktik manevralarla zaman kazanmaya çalışıyor ve işlevini yitiriyor.
***
Meydan, iktidarın, AK Parti'nin. Başbakan bunu dile getirdi. Onlar katılmazsa kendi hazırladıkları anayasayı referanduma sunacağını belirtti. Çok önemli bir açıklama bu. Hem bir gerçeği yansıtıyor ve AK Parti'nin politik stratejisini açıklıyor hem de bir tehlikeye işaret ediyor.
Tehlike şu: Böyle bir anayasa her bakımdan daha önceki anayasalara göre daha meşru olur. Neticede bir siyasal partinin hazırladığı anayasadır. Amenna ama, bu meşruiyet 'yeni' anayasanın yeniliğine gölge düşürür. Çünkü, beklenen geniş bir katılım paydasının sağlanmasıdır. Salt iktidar partisinin desteği yetmez.
Geriye kalan tek yol: Muhalefetin iki kanadının ve bilhassa Kürtlerin, bu gerçeği görüp, büsbütün telaşla yeni anayasayı yapmak için kollarını sıvaması.
Anayasa çeşmesi akarken testiyi doldurmak hesabınca...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA