Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Maskenin ardındaki Atatürk

Kemalizmi toplumsal bir "kült" olarak yaşayanları yakın bir tarihte sarsan en önemli olay ölen Kuzey Kore lideri için yapılan törendi. Ölmüş bir insanın çerçevelenmiş fotoğrafının taşınması, bütün bir toplumun dövünerek ağlaması elbette insanları şaşırttı. İlginç olan aynı şeyleri burada, Türkiye'de yaptığımızı, yaptıklarını unutarak insanların "böyle şey olur mu" diye birbirine sormasıdır.
Olur. Oldu. Oluyor. Çünkü toplumların olgunlaşması diye bir şey vardır. Bu bir eğitim ve bilinçlenme problemidir. Türkiye o düzeyi henüz tam manasıyla yakalayamadı. Atatürk hâlâ bir kült bu ülkede ve dün yapılan törenler bana yeniden bunları hatırlattı. Önce şu "kült" dediğimiz, herkesin kullandığı ve kimsenin manasını bilmediği kavramı açalım. İki anlamı var. Hem bir karizmatik lider etrafında örgütlenmiş tarikattır kült, hem de onların bir arada, toplu olarak yaptıkları ayindir. Kızanlar, küsenler olabilir. Ama ne yapalım ki, Atatürk konusunda, çok değişmekle birlikte, hâlâ durduğumuz yer üç aşağı beş yukarı budur. Tapınma kültüründen onu büyük bir saygıyla anmak ama analitik olarak değerlendirip anlamak noktasına erişemedik. O kadar erişemedik ki, düşününüz, 60 küsur yıl sonra, Genelkurmay kitap yayınlayıp Atatürk'ün ölümünden sonra uygulanan işlemlerle ilgili "sırları" henüz yeni açıklıyor; "sır"ları(!) Daha ne sırlar var bu konuda. Denecek ki, her gün yeni bir biyografisi yayınlanarak mesela Kennedy veya Napoleon hakkında da sırlar dökülüyor ortaya. O türden sır elbette her daim çıkar ortaya. Kişisel sır sonsuza kadar da uzayabilir. Ama bizdeki, bütün bir "olgunun" sır halinde saklanmasıdır. Onlar bilinenin içindeki bilinmeyeni sır olarak görürken biz bilinmeyenin içindeki bilineni sır olarak değerlendiriyoruz.
Böyle olması kaçınılmazdı. 1930'ların ortamında bu anlayış inşa edildi. Sonra 1940'lar, 50'ler,60'lar, 70'ler, 80'ler geldi, hiçbir şey değişmedi ve Türkiye'de her kesimin kendisini Atatürk'le özdeşleştirerek meşrulaştırması ipin ucunu kaçırdı. Türkiye O'nun etrafında biçimlendi. Daha 2000'lerde "ulusalcılık" tezi etrafında "Atatürkçü/ Kemalist" insanlar asker denetiminde sokağa döküldü. "Ata" olarak başlayan Atatürk sonradan her şey haline geldi. En nihayet, gördüm, İzmir'de, insanlar yüzlerine Atatürk maskeleri takarak dolaşıyorlar. Binlerce maske bir çırpıda satılıyor.
Peki, bunu insanlara zorla mı yaptırıyorlar, insanlar seviyorsa ne yapalım diyenler olacaktır. Önce şunu söyleyeyim. Arada bir televizyon programlarında gözüme çarpıyor veya yazılarda, "Atatürk'ü sevmek, saymak zorunda değilim" diyenler çıkıyor ve bunu bir marifetmiş gibi dile getiriyorlar. Bu benim anlayacağım bir yaklaşım değildir. Dünya siyaset tarihinin de, bırakalım Türkiye'yi, en ilginç ve çarpıcı figürlerinden biridir Atatürk ve öyle gelişigüzel sözlerle geçiştirilecek, şahsileştirilecek bir isim değildir. Kurduğu düzeni tartışmak başka bir şeydir ama unutmayalım ki, söylem kuramı bunu açıkça gösterir, eleştiri de artık onun kurduğu "düzen" içinden geliştirilmekteyse ortada daha farklı değerlendirilmesi gereken bir sorunsal var demektir.
İkincisi, evet, belki kendi iradeleriyle yapıyor o insanlar bunu, kişisel sevgileri ve saygıları nedeniyle ona bu şekilde yöneliyorlar denebilir, bu da yerden göğe kadar haklarıdır; fakat ne yapalım ki, siyasal davranış diye bir alan var ve onun da saptamaları var. O kişisel sevginin altında önceden belirlenmiş bir davranış yatıyor. Yukarıda söylediğim mekanizma içinde oluşturulmuş bir dinamik o davranışı tayin ediyor.
Artık buradan çıkmak gerek. Dünyanın en şık, en zarif, en estetik siyasetçilerinden birine de, onu izleyenlere de yakışmıyor suratlara onun yalapşap yapılmış maskelerini takıp sokaklara fırlamak. Kaldı ki, bilimselciliği bu ölçüde kendisine şiar edinmiş bir siyasetçiyi böyle şekli ve tapınmacı bir noktaya taşımak ise açıkça ayrı bir çelişkidir.
Hem "öteki" Atatürk'ü keşfetmeli, hem onu gerekiyorsa O'nun gibi izlemeli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA