Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

25 yıldır ayakta

Biliyorum olaylar 4 Haziran günü sona ermişti ve biz şimdi temmuzdayız.
Eğer Tianenmen olaylarının 25.
Yılını
anmak, anımsamak için bir şey yazacak idiysem geç kalmış sayılırım bu hesapça.
Ama maksadım elifi elifine 4 Haziran'ı vurgulamak değil, bundan çeyrek yüzyıl öncesini, eski tabirle 'rub-ı asır'ı yeniden düşünmek.
'Eğer' diye başlayan bir tarih anlayışı var.
Sadece popüler tarihçiler değil, ciddi tarihçiler de 'eğer şu olay şöyle olsaydı ne olurdu' diye geçmişi belli bir açıdan ele alır. Ben 'eğer'li soruları değil, bazen aynı kapıya çıksa bile, 'acaba'lı sorulardan hoşlanırım. Öyle yaklaşırsam, ilgimi çeken asıl şu soru olurdu: acaba Tianenmen'de yaşananlar 1989 sonunda Berlin Duvarının yıkılmasına yol açmış mıdır?' Cevabım kalın ve keskin bir 'evet' olur. Modern tarihin sona erdiği yıldır, 1989.
Onu da, gene bu yıl sonuna doğru çok anacağımız Berlin Duvarı'nın yıkılması hazırlamıştır.
Ama Berlin Duvarı'nın, dolayısıyla da otoriter modern idarelerin (galiba 1789'da başlamışlardı...) ortadan kaldırılması Tianenmen olayları iledir.

***

Otoriter, hatta diktatoryal bir sisteme başkaldırışı, tümüyle öğrenci ve entelektüel kesim tarafından desteklenmesi, komünist yönetimin kendisini yenilemesini isteyişi, hareketin otantik bir yapı taşıması bir yana Tianenmen bu derecede iletişimsel ve sembolik boyutlar içermesi bakımından da önemliydi.
Bugün bir efsane olan 'tankları durduran adam/tankların önünde duran adam' resmi ve filmi bütün dünyayı hızla dolaştı ve o hadisenin gelip dayandığı yer sadece Berlin Duvarı olmadı bir manada Occupy hareketi, bir manada Gezi olayları oldu. Bu son iki eylem de merkezsizdi, kendiliğindendi, semboller üstüne oturuyordu.
Tianenmen, 1910'ların sonundan 1920'lerin sonuna kadar on yıllık dönemde kurulmuş iki büyük sosyalist/komünist rejimin darboğazını ilan ediyordu. Rusya'daki rejimin sıkıntıları önce, ama çok kısmi ve çok örtülü bir şekilde, Kuruşçef tarafından dile getirilmişti. Krizi patlatan Gulag takım adalarının, o büyük insanlık ayıbının dile getirilmesi oldu. Sistemin kendi içinde fazla bir değişikliğe yol açmadıysa da Gulag olayı, Batı'daki sosyalist anlayışın dönüşümünü hızlandırdı. 1970'lerin Akdeniz Sosyalizmi ondan sonradır.
Belki Batı'yla tarihsel bağlarından dolayıdır, Rusya komünizmi 1990'da sona erdi. Berlin Duvarı o sonu ilan etmeye yetti. Ama aynı şey Tianenmen'e rağmen Çin'de gerçekleşmedi.
Çin, evet, zamanla dönüştü, kendisini kapitalizme açtı, o yönde büyük gelişme sağladı ama despotik yapısını daima korudu. İşin daha da çarpıcı yanı, Tianenmen, Batı'nın Çin'le olan ilişkisi bakımından hem bir ibret nedeniydi hem de biraz geç kalmış bir duyuru idi.
***

1970'lerde bütün Batı (özellikle de Fransız) aydınları, hangi akla hizmet olduğu anlaşılmaz bir biçimde, Maoculuğa kaymıştı.
Çin'e 'seferler' düzenleniyordu. Ve bu, 1960'ların sonunda yaşanan o korkunç 'Kültür Devrimi'ne rağmen devam eden bir tutumdu, hatta onu destekleyen bir anlayıştı.
Mao her türlü kültür katliamını yapmış, parti disiplinini ve otokratik devlet şiddetini gidebileceği en ileri noktaya taşımıştı.
Gene de Batı aydınlarından destek görüyordu.
Gulag uyanışı sağladı ama, otoriterbürokratik sosyalizmin sonunu Tianenmen getirdi. Fakat gene ilginçtir, Çin'deki eylem Çin'i değil ama Batı'daki sosyalist rejimin yıkılmasını doğurdu. Bu üstünde düşünülecek bir sorudur. Nasıl ve neden böyle olduğu ayrı bir tartışma konusudur.
Gene de söylenecek şey şu: Tianenmen bir fitili ateşledi. Dünya hala o olayın yarattığı dalganın etkisi altında. Bu nedenledir ki, tankların önündeki genç 25 senedir ayakta!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA