Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Bana sormayın derim...

Ak Parti, geleneğine bağlı olduğu DP, AP, Anap gibi geniş katılımlı bir tabanı temsil ediyor. İktidarda 12-13 yıl gibi uzun bir süre kalması, daha bir dört yıl için kalacak görülmesi bu partinin tabanını daha da genişletiyor. Sonunda kimse iktidar olan partiye kayıtsız kalmak istemiyor. Ak Parti'nin öncelikleri var kuşkusuz. Bunlar temsil ve sınıf öncelikleri. Onlara ters düşen çevreler bu nedenle Ak Parti'yle didişiyor alttan alta ama alternatif görmedikleri için de gelip son kertede onunla bir koalisyon deniyor.

***

Öte yanda Türkiye'de somut bir toplumsal kesimin temsilcisi olmuş HDP de yaklaşan seçimlere bir koalisyon partisi olarak girme hevesinde. Ak Parti'ye karşı olan çevreler, Ak Parti'nin biriktirdiği güçten çekinen çevreler, daha demokratik bir parlamento dağılımı isteyen çevreler gelip şimdi HDP'de birleşiyor. En azından HDP bu işlevi sağlamaya çalışıyor.
Demokratik bir platform inşa etmek için anlaşılabilir bir tutum. Türkiye'de Ak Parti'nin 2002 sonrasında kazandığı seçim başarılarını, ondan daha etkili olan parlamento gücünü dengelemek için bu yaklaşım akla yatkın. Hele başkanlık sisteminin başlı başına bir kutuplaşma nedeni haline getirildiği bir toplumda % 3-5 oy artırarak HDP'ye baraj atlatılmak isteniyor.
***

Bu değerlendirmenin altında yatan daha önemli bir gerekçe var: CHP'nin ataleti. Bu parti muhalefet işlevini daha sıkı bir şekilde yerine getirseydi HDP bu kadar güç toplayamayacaktı. Şaşırtıcı değil mi, şimdi Ak Parti'yi dengelemek için HDP'ye oy vereceğini söyleyen CHP kesimleri daha kısa bir süre öncesine kadar mevcudiyet sebepleri arasında HDP'ye karşı olmayı gösteriyorlardı. Ak Parti'nin yedek kuvveti sayıp HDP'yi, iki partinin gizli anlaşmalar yaptığını öne sürüyorlardı. Şimdi deniz-yılan hesabı içinde HDP'ye yöneliyorlar.
Bence bu çok daha makul, çok daha siyasal bir tutum. Çünkü seçimler yaklaştıkça CHP'nin 'namaz kıldığı kıble' büsbütün meçhulleşmiş durumda. Partinin Ulusalcı kanadı çekildi gitti. Sevindirici gelişme. Gençler, daha dinamik buldukları için muhtemelen HDP'ye meyledecek. Bu da anlaşılabilir bir tavır. Geriye kala kala klasik CHP seçmeni kalacak.
Bir de şunu ekleyeyim. Dinamik CHP seçmeninin HDP'ye gitmesi HDP'lileşmesi anlamına gelmez. O kesim geleneksel CHP seçmeni gibi Kemalizm türü donuk ideolojilerle oyalanmıyor. Daha demokratik reflekslere sahip, daha siyasetçi bir çevre. Öyle olunca da şu Türkiye'de HDP'den daha fazla bu ölçülere uyan bir parti bulmak zor. Yani HDP siyasal, CHP siyaset dışı bir parti şu anda. Siyaset yapmak isteyen CHP tabanı doğrusunu yapıp HDP'ye oy vermeli.
***

CHP makro siyasette o kadar biçare ki, şu anda yaptığı çok doğru, çok demokratik bir hamle olan önseçim bile yeteri kadar ne ilgi topluyor ne de partiye bir güç getiriyor. Tam tersine parti üst yönetimi kutlanacak bir doğru siyaset tutumuyla önseçimi benimsedi ama bunun partiyi dönüştürecek bir güç haline gelmesinden kaçındı. Çünkü o yönetim önseçimle partiye girecek milletvekillerinin kendisine cephe alacak insanlar ve güç odakları olduğunu görüyor.
Fikri Sağlar önseçimi kazandı. Umarız Ercan Karakaş da kazanacak. Hatta Mustafa Sarıgül de bu yoldan parlamentoya girerse Kılıçdaroğlu ekibi hayli terleyecek. Bu, gün gibi aşikâr. Kısacası demokratik siyaset CHP dışına kaçarken seçim öncesinde, parti bir kere daha meydan savaşlarına terk ediliyor.
Sonucu bana sormayın derim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA