Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

Hedef ‘kendi kendine yetebilme’

Osmanlı'nın Sanayileşme Hamlesi 1830-1840 döneminde başlamıştır. Türkiye dünya imalat sanayinde 190 yıldan beri var olan, bilhassa son 40 yılda iddiasını daha da arttırmış bir ülke. Türkiye'nin 150 milyar dolara ulaşan sanayi üretimi dünyada 155 ülkenin GSYH'sından daha büyük. Dünya imalat sanayi üretiminde en büyük 16. ülkeyiz. Tayland, İsviçre, İrlanda, Malezya, Hollanda, Arjantin, Avustralya gibi ülkelerin yüzde 50, yüzde 100, hatta yüzde 150 üzerinde bir imalat sanayi üretiminden söz ediyoruz Türkiye için.
Bu nedenle, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nin teşkilat yapılanması değiştirilerek, 3 önceki genel müdürlük Milli Teknoloji Genel Müdürlüğü ve Sanayi Genel Müdürlüğü oluşturuldu. Bakanlığa, 'milli', 'özgün' ve 'yüksek teknolojili' üretim için önemli görevler üstlenmesini sağlayacak düzenleme, Türkiye'nin koronavirüsle mücadele çerçevesinde yürüttüğü proje ve çalışmaların imkan ve kabiliyetlerini güçlendirmek; Türkiye'nin imalat sanayi ve milli gelirinin toplam katma değerini büyütmek ve ihracatımız içerisinde yüksek katma değerli ürünlerinin ağırlığını arttırmak adına kritik önemde.
Bu süreç, aynı zamanda, dünyanın önde gelen ülkelerinin 'milli sermaye'ye dayalı yerli yatırımlarını, ülkelerin bin bir emekle biriktirdikleri tarım, imalat sanayi ve hizmetler sektöründeki 'milli sermaye gücü'nü, 'milli yatırım stoku'nu korumak adına da kritik önemde. Türkiye, 150 yılda oluşmuş kritik önemdeki 'milli yatırım stoku'nu korumak, geliştirmek adına, dünya ekonomisinde kendisini her daim ilk 20 ülke arasında tutan, küresel imalat sanayinde ilk 16'da yer almasını sağlayan 'milli sermaye'ye dayalı 'milli servet'ini, fabrikalarını, tesislerini, araştırma merkezlerini, laboratuarlarını daha yüksek katma değer üretmeye taşıyacak bir 'teknoloji' ve 'dijitalleşme' hamlesini perçinleyecek, daha da hızlandıracak adımlar atıyor.
Koronavirüs küresel salgını, ülkelerin 'milli ve yerli' sermayeye dayalı üretimle, 'kendi kendine yetebilen' ekonomi olmalarının gerekliliği noktasında önemli bir uyanışı beraberinde getirdi. Japonya kendi şirketlerinin Çin'deki yatırımlarını Çin'den çıkarmaları için 2,2 milyar dolarlık bir destek paketi oluştururken, ABD Ulusal Ekonomik Konseyi direktörü Kudlow, Amerikan şirketlerinin en aciliyetle fabrikalarını, tesislerini, fikri ve mülki haklarına dayalı varlıklarını Çin'den geri çekmeleri için yüzde 100 desteğe hazır olduklarını açıkladı.
Hindistan ise, Çin'e ilaç ve tibbi malzeme alanında bağımlılığını azaltmak amacıyla, sağlık endüstrisi ürünlerinde 'yerlileşme' adına yeni bir üretim teşvik stratejisini hayata geçirmiş durumda. Avrupa'nın önde gelen ekonomilerinin de Çin'e bağımlılık azaltma noktasında ayrı çalışmalar yürüttüğü görülüyor. Dünya ekonomisinin 'mutlak üstünlük' ve 'karşılaştırmalı üstünlük' tartışmalarını yeniden şekillendireceği yeni bir döneme yürüyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA