Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

21. Yüzyıl’ın pazarlama stratejisi: ‘Statü’

İçinde bulunduğumuz yüzyılı pek çok yönüyle konuşuyoruz, konuşmayı da sürdüreceğiz. Yüzyıl'ın başında, dünya 3. Milenyum'u tartışırken, bu yüzyılın bir 'akıl çağı' (Age of Reason) yüzyılı olacağı, bir 'uzay rekabeti' yüzyılı olacağı ifade ediliyordu. Ancak, 2008 küresel finans krizi, kıtalar arası gerginlikler, Kovid-19 küresel virüs salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı derken, bu yüzyıldan umut edileni neredeyse tümüyle unuttuğumuz, adeta bir 'akıl tutulması çağı'na girdiğimizi, ağır bir 'belirsizlik çağı'na girdiğimizi düşünmemize sebep olan bir sürecin içinde bulduk kendimizi. 8 milyara ulaşmış olan dünya nüfusunun tarihinin en zorlu enerji ve gıda krizi ile karşı karşıya olduğu, küresel yoksullukla mücadelenin istenen ölçüde mesafe kat edemediği zorlu bir dönem.
Ancak, ne ilginçtir ki, tüm bu zorlu tablo, dünya vatandaşlarının tüketim tercihlerine, hele ki orta gelir düzeyindeki ve bilhassa ortanın üzerinde geliri olan tüketicilerin tercihlerine yansımıyor. Çünkü, 21. Yüzyıl 'küresel' ölçüde hizmet ağı kurmayı başarmış olan şirketlerin artık sizlere 'ürün' değil, 'statü'satmayı keşfettikleri bir dönem. Bu nedenle, bu yüzyıl 'ürün pazarlaması'nın değil, esas 'statü pazarlaması'nın önceliklendirildiği, dünyanın önde gelen markalarının size 'ürün' değil, 'statü' veya 'çözüm' pazarladıkları bir yüzyıl. Satın aldığınız bir akıllı cihazdan bir lastik ayakkabıya, taşıdığınız çantadan bindiğiniz arabaya, gittiğiniz otelden yemek yediğiniz restorana, size 'statü' ve 'çözüm' pazarlanıyor. Bu nedenle, servet değerindeki akıllı cihazları, daha bir önceki model eskimemiş olmasına rağmen, yenisine sahip olmanın getireceği 'statü' aşkıyla, ciddi bedeller ödüyoruz.
Hatta, 'ürün' yerine 'statü' satın aldığınız gerçeğinden hareket ile, bunu kendi ülkenizdeki bir mağazadan almak yerine, dünyada 'markalaşmış' bir şehirden almak, Paris'ten, Milano'dan, İstanbul'dan, New York'tan, Londra'dan Barselona'dan, Dubai'den, Singapur'dan almak da artık ayrı bir anlam, ayrı bir değer taşıyor. Bu nedenle, Avrasya, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya, Orta Doğu ve Körfez İstanbul'da alışveriş yapmaktan, Asya da Paris'ten, Londra'dan, Milano'dan alış veriş yapmaya bayılıyor. Dünya markaları da, ambalajından mağaza torbasına, paketine, tüm alış veriş sürecinin aslında bir 'statü' pazarlamasıolduğunun farkında olarak, tüm tasarımlarını, mağaza dekorasyonunu, alış veriş poşetlerini, torbalarını, paketlerini buna göre şekillendiriyorlar. Dünya yeni bir yıla hazırlanırken, bu tabloyu etrafınızda, tüm medya mecralarında yakinen görebilmeniz mümkün.
Nitekim, küresel pandemi nedeniyle, kısıtlama ve karantina tedbirleri nedeniyle, dünyanın önde gelen markaları 2020 ve 2021'i zorluklarla geçirmiş olsalar da, 2022 sonu itibariyle tüm dünyada bilhassa lüks tüketim harcamalarının, bir önceki yıla göre yüzde 21 artışla, 1,4 trilyon euroya ulaşması bekleniyor. Bu noktada, bilhassa Çin başta olmak üzere, yükselen orta sınıfı katlanan önde gelen gelişmekte olan ülkelerdeki ciddi tüketim artışına bağlı olarak, bilhassa lüks tüketim ürünlerine, mal ve hizmetlere (yüksek statüde seyahatler) güçlü eğilimin 2030 yılına kadar artarak sürmesi beklenmekte. Dünyanın önde gelen markalarının çözmekte zorlandıkları esas kuşaklar ise Z ve Alfa Kuşağı. Yeni neslin 'lüks' kavramına bakışı ciddi farklılık gösterir, yeni nesiller hayatı daha 'minimalist' yaşamayı tercih eder ise, lüks ürünlere ve 'statü' merakına ilgi azalır ise, dünyanın önde gelen markaları hayli zorlanacaklar gibi gözüküyor. Ama, spor markaları en şanslı sektör, alan olacak. Çünkü, yeni nesil ciddi manada spora ve spor bazlı akıllı cihazlara hayli meraklı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA