Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Bir roman kahramanı: Orhan Veli

Yazar Haluk Oral'ın da belirttiği gibi bu klasik bir biyografi yazımı değil Bir Roman Kahramanı: Orhan Veli. Daha ötede bir deneme. Oral, elindeki belgeleri kullanarak, diğer kaynaklara da başvurarak, Orhan Veli'nin yaşamında bilinen, kabul edilmiş özelliklerini, karanlık yanlarına ışık tutarak aydınlatmaya çalışmış. Bunu bihakkın başarmış da

25 yıl kadar önceydi. O zamanlar Kültür Bakanlığı'nda danışmandım. Etrafındakilerin "Salim Amca" dedikleri Salim Şengil bir vesileyle ziyaretime gelmişti. Havadan sudan konuşurken Orhan Veli'yle yakınlığını bildiğimden kendisine "Ondan bahsedilirken hep garip bir tutum takınılır, sanki esrarengiz veya konuşulmaması gereken bir şeyden bahsedilirmiş gibi bir hava içinde söz açılır, neden bu?" diye sormuştum. 'Öyledir' diye başladı, tam anlatacakken odamın kapısı açılmış, Bakan Sağlar içeri girmiş, söz uçup gitmiş, bir daha da ucunu yakalayamamıştık. O gün bu gündür o sorduğum sorunun yanıtı içimde, aklımdadır. Kimseyle konuşma olanağını da bulamamışımdır.
Bu soru benim bir dönem Garip şiiriyle çok yakından ilgilendiğim sırada doğmuştu. Gerçekten de orta okul yıllarında, 1960'ların sonu-1970'lerin başında bu şiiri, onu destekleyen ve hatta biçimlendiren Nurullah Ataç'ı (ideolojik farklılıklarımıza karşın, nedenlerini sonradan çok anlattığım üzere) çok sevmiş, çok okumuştum. O kadar ki, o zamanlar Varlık Yayınları'nın yayınladığı Bütün Şiirleri içinde yer alan tüm şiirlerini ezberlemiştim. Basit, kolay, yalın şiirlerini yerli yersiz okurdum. (Tabii, diğer bir dizi şaire daha bu şekilde bağlıydım ve başlarında Nazım Hikmet gelirdi. Ondan da ilk kez çok, daha önceki yıllarda, Şeyh Bedrettin Destanı 'nın 'hep birlikte...' diye başlayan bölümü okuyup adeta çarpılmıştım. Ardından zor şer (yasak değildi ama hâlâ yasak muamelesi görüyordu şiirleri) 1930 öncesi şiirlerini okumuş ve büyülenmiştim.) Evde de özellikle annem için Orhan Veli 'hoş' bir tipti. Onun bilhassa İstanbul Türküsü isimli şiirini çok sever, okur ve oradan kendisince bir Orhan Veli portresi çıkarırdı. Derken Murathan Mungan'ın Bir Garip Orhan Veli'sini Müşfik Kenter'den izleyince Orhan Veli, büsbütün kısa ömründe çok şey yaşamış, havai, hercai, bohem, nüktedan, muzip ama kederli, içli, çok duygulu bir insan kimliğine bürünmüştü bende.
Sonradan bu izlenimim kayboldu. İnsan şairleri, sanatçıları, hatta tarihsel şahsiyetleri hangi yaştaysa galiba o yaşta şekillendiriyor kafasında. Ben de yaşım ilerledikçe ve şiirinin başka boyutlarıyla uğraşmaya başladığımda zihnimdeki Orhan Veli imgesi değişti. Şu sıralar yeni basımı yapılan Türk Şiiri, Modernizm, Şiir başlıklı kitabımda Garip şiiriyle ilgili bölümü yazarken, özellikle Garip'in önsözüyle uğraşırken hâlâ genç, lise öğrencisi, Tercüme Odası çevirmeni, bohem Orhan Veli'yle değil, Türk şiirini dönüştürmüş, iddialı bir şairle 'hesaplaşmıştım'.
Ama eğer kendisi de çok tanınmış ve güçlü bir şair, Murathan Mungan, bir başka şairin, Orhan Veli'nin yaşamını oyunlaştırıyorsa üstünde durulmalıdır. Bu demektir ki, Orhan Veli, artık toplumsal bilince, belleğe girmiş, popüler kültüre intikal etmiştir. Bunu sağlayan şeksiz şüphesiz onun şirindeki 'mitos'tur: rakı şişesinde balık olmak, nasırdan çeken Süleyman Efendi, ciğercinin kedisi, Montör Sabri, İstanbul, Orhan Veli'yi sıradan insanla bütünleştirmiş, onu, ne söylediğimi biliyorum, aradaki farkları da biliyorum, Nasrettin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa gibi bir tipe dönüştürmüştür. Orhan Veli halkın ta kendisi olmuştur.
Bir şair olarak tanınmaktan çok farklı bir konumdur bu. Elbette o konumu çok aşan bir pozisyondur. Gene halkın çok benimsediği Yahya Kemal gibi, Mehmed Akif gibi şairler böyle bir düzlemde değildir. Çünkü, onlar da halk tarafından kendi bağlamları içinde benimsenmişlerdir. Ortak bilinç ve bellekle kavranmışlardır ama bizzat geliştirdikleri vurgulara dönüktür bu kavrayış. Belli bir kesimin baş tacı ettiği Nazım Hikmet için aynı şeyleri söylemekse çok zor. O büsbütün farklı bir yerde bulunuyor.

KLASİK BİR BİYOGRAFİ DEĞİL
Şimdi Haluk Oral'ın hazırladığı Bir Roman Kahramanı: Orhan Veli kitabını okurken bu meseleye yeniden dönmemek olanaksız.
Haluk Oral bir koleksiyoner. Kitap, mektup, fotoğraf biriktiriyor. Ben kültür koleksiyoncusu diyorum bu malzemeyi toplayana. Daha önce de Erol Güney'in Ke(n)disi isimli bir kitap yayınlayıp, benim de yaklaşık 10 yıl önce, Tel Aviv'de tanıştığım Orhan Veli'nin yakın arkadaşı ve onun 'olmaz ki, böyle de yatılmaz ki' şiirini yazmasına vesile olan Bella'nın eniştesini bir monografi içinde anlatmıştı. Şimdi Orhan Veli'ye dönüyor. Elindeki belgeleri bir araya getirerek onun yaşam öyküsünü oluşturuyor.
Kendisinin de belirttiği gibi bu klasik bir biyografi yazımı değil. Daha ötede bir deneme. Oral, elindeki belgeleri kullanarak, diğer kaynaklara da başvurarak, Orhan Veli'nin yaşamında bilinen, kabul edilmiş özelliklerini, karanlık yanlarına ışık tutarak aydınlatmaya çalışmış. Bunu bihakkın başarmış da. Hatta bunlardan biri hayli ilginç: Orhan Veli kendi eliyle yazdığı kısa biyografide "Çok âşık oldum" demişti. Bazı mektupları ele geçirerek, onların izlerini sürerek, şairin çevresindeki kişilerden kişilere giderek bu aşklardan birini, Meziyet Bölükbaşı'yla olanı seçikleştiriyor. Bu tutumunu başka bazı konuları aydınlatırken de sürdürüyor. Bir anlamda Orhan Veli hakkında bilinmeyen bazı hususların açıklandığı, bilinen bazı konularda da gölgelerin silindiği bir çalışma bu.

BÜYÜK BİR EMEĞİN ÜRÜNÜ

Her şeye rağmen çok değerli, ilginç ve bütün bu tür metinler gibi heyecanlı ve zevkli bu çalışma, hayır, bir biyografi değil. Bir tür biyografik-arkeoloji çalışması. Dolayısıyla da Orhan Veli'nin yaşamından bile öte, yaşantısıyla ilgileniyor. Orada da ilgi toplayan ve ağırlık kazanan kısmı doğal olarak aşkları. (Bunların arasında bir tek Nurullah Ataç'la kavga etmesine yol açan konuyu görmedim. Halbuki, o da bir efsane olarak anlatılır. Ayrıca kitapta Sabahattin Eyüboğlu, Ercüment Behzat Lav, Nazım Hikmet, Halim Şefik gibi isimlere bölümler ayrılmasına rağmen Nurullah Ataç'a bir bölüm ayrılmasını da beklerdim.) Orhan Veli şiirinin bilincine, o şiirin yazımına, onu hazırlayan arka plana yönelik analitik bir yanı yok. Onlar ayrı çalışmaların konusu. Ama belli ki, yazınsal yaşamöyküsü çalışmalarının bulunmadığı (oysa Amerikan edebiyatı ve akademik çalışmaları neredeyse bütünüyle bu zeminde oluşur) Türkiye'de anlaşılan hâlâ yaşantıları aşan bir 'poetika' geliştiremiyoruz.
Oral'ın meselesi değil bu. Olmadığı gibi bu söylediklerim kitabın içeriğini açıklayan ama onun heyecanını eksilten hususlar da değil. Tersine, keşke bu çalışmalar, hem de bu özen içinde, daha fazla çok sayıda olsa. (Bu arada belirteyim, Yapı Kredi Yayınları bu kitapla birlikte bu sahada başlı başına bir Orhan Veli kitaplığı oluşturdu. Kendilerini kutlamak gerek.) Şimdi iş her şeye rağmen birer 'araştırma dosyası' halindeki bu yapıtları alıp, onun şiiriyle bütünleştirip, yazınsal bir biyografisini yazmak Orhan Veli'nin.
Şimdi başa döneyim. Girişte Salim Amca'ya sorduğum sorunun yanıtını artık biliyorum, kendimce veriyorum o yanıtı. İki husus onu nispeten esrarlı bir kişiye dönüştürmüş. Birisi, aşklarında sınır tanımaması, bir kısmı yakın arkadaşlarıyla evli kadınlarla ilişki kurması. İkincisiyse ölümü. Yeterince aydınlanmamış şekilde ölen insanların gölgesi daima üstümüzde kalır ki, kitap da buna dikkat çekiyor son bölümünde.
Büyük bir emek ürünü Oral'ın kitabı ve muhakkak ki, Orhan Veli konusunda artık vazgeçilmez bir başvuru kaynağı.

YKY ORHAN VELİ KİTAPLIĞI
* Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti-Kendi Sesinden Şiirler
* Bütün Şiirleri-Orhan Veli Kanık
* Çeviri Şiirler
* Garip - Şiir Hakkında Düşünceler ve Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Orhan Veli'den Seçilmiş Şiirler
* Garip (Numaralı Özel Baskı)
* Hoşgör Köftecisi
* La Fontaine'in Masalları
* Nasrettin Hoca Hikâyeleri
* Sakın Şaşırma-Seçme Şiirler
* Sevdaya mı Tutuldum?
* Şairin İşi / Yazılar, Konuşmalar
* Şevket Rado'ya Mektuplar
* Şevket Rado'ya Mektuplar
* Yalnız Seni Arıyorum-Nahit Hanım'a Mektuplar
* Yalnız Seni Arıyorum-Nahit Hanım'a Mektuplar (özel baskı)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA