Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Baykal'a darbe ve Aralık 2011'de deşifre olan telekulak örgütü

Dün de yazdık. Bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile önemli bir görüşme gerçekleştirecek olan Baykal'ın kasetinin prodüksiyonunu yapanlar belli. Post-prodüksiyon sürecinde devreye girenler de belli. Kemal Kılıçdaroğlu şu anki konumunu bu prodüktörlere borçlu. Prodüksiyon ve post-prodüksiyon sürecinde ortak olanlar bugün de sivil hükümete darbe sürecinde beraberler. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun yaptığı araştırma kapsamında bu olayın tüm detayları devletin elinde mevcut. Başbakan Erdoğan da o yüzden kendinden çok emin şekilde Baykal'a yapılan 10 Mayıs 2010 darbesinin devamının 7 Şubat ve 17 Aralık olduğunu belirtiyor.

***

Şimdi herkesin sorduğu kritik sual şu: Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun elinde bu kadar somut kanıtlar varken niye bu bilgiler davaya dönüşemiyor?
Sadece Deniz Baykal'a yapılan 10 Mayıs 2010 darbesi değil, bizzat Başbakan'a yönelmiş tezgâhlar için de aynı soru geçerli. Bu ülkenin başbakanına kendi emri altında bulunan memurlarca dinleme düzeneği kuruldu. Peki bu düzeneği kuran ve isim isim devletçe bilinen telekulak örgütü yargılanabildi mi? Peki hırsız evin içindeyse kimi yargılayacaksınız? Bu konuda soruşturma yapmak ve iddianame yazmakla görevli savcılar bizzat bu düzeneği kuran çetedense n'apacaksınız? Dahası o çete üyesi savcıların da dokunulmazlığı varsa HSYK o savcıların görev yerini asla değiştirmiyorsa, illa bu savcılar o tür soruşturmalara bakar, deniyorsa ne yapacaksınız? HSYK'nın çoğunluğu bizzat Başbakan'a dinleme düzeneği kuran ve Aralık 2011'de deşifre olan telekulak örgütünü koruyan ve kollayan bir yapıya sahipse ne yapacaksınız?
***

Şu an bu ülkenin hali bu kadar berbattır. Türkiye'de demokratik hukuk devleti adına tek sağlam kazanımımız düzenli olarak yapılan özgür ve adil seçimlere gidebilme geleneğini kurabilmemizdir. Bu halkın gerçekten sahip olduğu tek demokratik kazanım özgür ve adil SANDIK'tır. O yüzden SANDIK hayati önemdedir bu topraklarda. SANDIK'ın ötesinde bir milim adım atamadık daha.
***

Aralık 2011'de enselenen ve soruşturma dosyası Başbakanlık Teftiş Kurulu'nda olan örgüt meselesine geri dönelim. Başbakan emrettiğinde hizaya geçmesi gereken memurlar açıkça suç işleyerek düzenli olarak Erdoğan'ı ve yakınlarını dinleyip hukuk dışı bu bilgileri dosyalayıp bir yerlere postalamış. Bu düzenek Aralık 2011'de fark edilmiş ve dikkatlice takip edilerek kimler bu böcekleri koydu ve kimler hangi karargâhlarda düzenli olarak bu dinlemelerin kaydını aldı hepsi tespit edilmiş. Bütün bu süreci Emniyet değil Başbakanlık Teftiş Kurulu yürütmüş. Emniyet o hale gelmiş ki bu ülkenin seçilmiş meşru hükümeti Emniyet'e güvenemez hale gelmiş. Emniyet'in demokrasiye gerçekten bağlı memurları bile Emniyet- Yargı cuntasının ablukası altındaymış çünkü.
O yüzden Başbakanlık Teftiş Kurulu raporları 2014'e damgasını vuracak. Bunu bir yere not edin...
***

İşte Türkiye'de sadece Baykal'a yapılan kalleş kaset darbesinin değil daha birçok korkunç suçun soruşturulamamasının ve yargı önüne çıkarılamamasının sebebi yukarıda anlattığım manzaradır.
***

Bir korku filmi izliyorsunuz duygusuna kapılabilirsiniz. Fakat rahat olun. Bu iğrenç senaryo deşifre oldu artık. Bu filmin yönetmenleri de deşifre oldu. Bu halk 2014'te bu filmi bitirecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA