Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Yabancı düşmanlığı değil aşağılık kompleksi

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Her yerde haber. Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Aylin Seçkin Georges, Kanadalı eşinin özel bir hastanedeki tedavi sürecini şöyle anlatıyor:
"Havaalanından ambulansla sevk 8500 TL, hastanenin geceliği 26000 TL, ilaçlı ve bilmemneli tomografi 58000 lira, birkaç kan tahlili, bir röntgen ve serum 30000 lira. Eşim Suriyeli olsaydı beş kuruş ödemeyecekti..."
Özel hastanelerde tedavi ücretleri el yakıyor. "Tedbir olsun" diye istenen tetkiklerle faturanız şişiyor. Ve her ne hikmetse ihtiyacınız olan tedavi de "full" diye satılan özel sağlık sigortanızın kapsamı dışında kalıyor!
Durumları gayet iyi olan devlet hastanelerinden şaşmamak lazım.
Ne var ki tüm postu çöp eden özel hastanelerde sığınmacıların para ödemediği iddiası bir yalan.



Hatta defalarca yalanlanmasına rağmen, yabancı düşmanlığını körüklemeye çalışan faşist siyasiler ve gruplar tarafından yıllardır piyasaya sürülen ucuz bir provokasyon.
Sığınmacılara devlet hastanelerinde sağlanan destek de zaten AB ve BM tarafından karşılanıyor.
Göç ve mülteciler konusunda AB fonlarıyla paneller düzenleyen, kürsüler açan liberal Bilgi Üniversitesi'nde ahkâm kesen bir akademisyen bu asgari bilgiden mahrum olabilir mi?
Peki, o halde profesör olmuş bir insan, mağduriyetini anlatırken neden yalan söyleme ihtiyacı duyar? Üzüntüsünün önüne propagandayı koşar?
"Yabancı düşmanı olduğu için" diyeceğim ama eşinin Kanadalı olduğunu söylüyor. Anlaşılan sadece komşusundan, kendisine benzeyenden nefret ediyor.
Yani daha derin bir sorunu var.

***

INSTAGRAM İÇİN YAPILAN ÇOCUKLAR

Instagram, hamile kaldıkları andan itibaren kesintisiz yayına geçen anneler ve kameraman babalardan geçilmiyor.



Anı paylaşmaktan falan bahsetmiyorum. Profesyonel olarak bebeklerini, çocuklarını dakika dakika görüntüleyip yayınlayan ve bu işten gelir elde eden Instagram ünlüsü anne-babalar var.
Bize ne de, umarım çocukları ileride "Beni Instagram için mi yaptınız?" diye karşılarına dikilmez.

***

YEREL SEÇİMDE OYUM TAKSİ DÜĞÜMÜNÜ ÇÖZECEK ADAYA

İBB'nin yüzde 70 taksimetre zammını beğenmeyen Taksiciler Odası, kontak kapatma kararı almış.



Kapatsınlar. Zaten taksi bulmak imkânsız. Hayatımızda bir şey değişmeyecek.
Yerel seçimlerde sarı taksi sorununa, halka ve şehrin huzuruna meydan okumaya son vermek için ciddi bir projesi olmayan adaya oy yok.

***

CUMAYI ATATÜRK TATİL ETMİŞTİ

Diyanet İşleri Başkanlığı, cuma hutbesinde "Çalışanlara ve öğrencilere cumaya gidebilmeleri için yardımcı olalım" tavsiyesinde bulunmuş.
Tabii ki ortalık ayakta!
Siyasi parti temsilcileri, kadın dernekleri, gazeteciler sırayla "laikliğe kasteden" Diyanet İşleri Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunuyorlar.
Cuma günü tatil ilan edilmeye çalışılıyormuş!
Cumhuriyet'in değerleriyle oyuncak gibi oynanamazmış.
Hıristiyan dininin tatil günü ne zamandır laikliğin ya da cumhuriyetimizin değeri oldu?
Peki, cuma gününü 2 Ocak 1924'te resmi tatil yapan Atatürk bunu bilmiyor muydu?..



Ya da 1935 yılında tatil gününü Batı blokuna yakınlaşmak, senkronizasyonu sağlamak için değiştirirken, Cumhuriyet'in değerleriyle oyuncak gibi oynamış mı oluyordu?
Neyse bu yobazlara laf anlatılmaz. Şakadan da anlamadıkları için fazla uzatmamak lazım. Ciddiye alırlar, savcılığa şikâyete koşarlar şimdi.
Ama eğer tatil günleri üzerine ciddi bir tartışma olacaksa benim önerim belli...
Birleşik Krallık, ABD, Belçika, İzlanda, Finlandiya, BAE, İskoçya, Danimarka, Japonya, Yeni Zelanda ve İspanya gibi haftada 3 gün tatil uygulamasını test etmeye başlayan "muasır medeniyetlerin" izinden gidelim.
Resmi tatil cumadan başlasın, pazarda bitsin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA