Rusya Devlet Başkanı Putin, gelenekselleşen yıllık basın toplantısı ve halkın soru sorduğu "Yılın Sonuçları" programında, ABD ile ilişkilere dair dikkat çekici mesajlar verdi.
ABD'nin 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi'ne "Herhalde kimse okumadı" diyerek atıfta bulunan Putin, Washington'un öncelikli tehdidinin artık Rusya olmadığına işaret etti.
Haklı da... Kremlin'in olumlu karşıladığı strateji belgesi, Rusya'ya karşı daha yumuşak bir dil benimsiyor. Hatta Almanya Başbakanı Merz gibi bazı Avrupalı liderler, bu yaklaşımın Moskova karşısında Avrupa'nın elini zayıflattığını savunuyor. Belgede Avrupa Birliği, ABD'nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirme çabalarını zorlaştırmakla eleştiriliyor. "Rusya'nın stratejik istikrarının yeniden sağlanması"nın, Avrupa ekonomilerinin de istikrara kavuşmasına katkı sunacağı vurgulanıyor.
KÜRESEL TAAHHÜTLER AZALIYOR
Trump'ın "Önce Amerika" ilkesini merkeze alan, önceki yönetimleri küresel hegemonya arayışıyla eleştiren 33 sayfalık belge, ABD dış politikasında belirgin bir yön değişikliğine işaret ediyor.
Küresel yükümlülükleri azaltan ve doğrudan ulusal çıkarlara odaklanan yeni stratejinin ana başlıkları şöyle:
BATI YARIMKÜRE HÂKİMİYETİ
ABD, Batı Yarımküre'de üstünlüğünü yeniden tesis etmeyi hedefliyor. Bölge ülkeleri göç ve uyuşturucu kontrolünde müttefik olarak konumlandırılırken, küresel askeri varlığın ağırlığı bu coğrafyaya kaydırılıyor.
TEMEL TEHDİT: GÖÇ
Belgede sınır güvenliği, ulusal güvenliğin birincil unsuru olarak tanımlanıyor. Batı toplumlarını zorlayan, sosyal uyumu bozan kitlesel göçle mücadele öncelik haline getiriliyor.
AVRUPA MEDENİYETİ ÇÖKÜYOR
Avrupa, göç, ifade özgürlüğü kısıtlamaları ve kültürel erozyon nedeniyle "medeniyet silinmesi" riskiyle karşı karşıya görülüyor. Bu gidişata karşı Avrupa'da bir "direniş" örgütlemek için özellikle milliyetçi partilerin desteklenmesi planlanıyor. NATO'da yük paylaşımı artırılması; Avrupa'nın kendi savunmasından sorumlu olması isteniyor.
ÇİN'LE EKONOMİK REKABET
Çin artık "sistemik tehdit"ten ziyade ekonomik rakip olarak tanımlanıyor. Ticaret dengesi ve karşılıklı avantajlı ekonomik ilişkiler öne çıkarılırken, Tayvan konusunda caydırıcılık vurgusu yapılıyor.
ORTADOĞU MERKEZDE DEĞİL
Yeni stratejiye göre Ortadoğu, ABD için artık "merkezde" değil. Müdahale yerine ticari ilişkiler, ideolojik baskı yerine "mevcut liderlerle çalışma" anlayışı benimseniyor.
Trump'ın çizdiği bu yol haritasının ne ölçüde hayata geçirileceği, içerideki direncin seviyesi elbette tartışmalı. Ancak tablo net: ABD dünyayı omuzlarında taşıma iddiasından vazgeçiyor, evine dönüyor. Bu geri çekilme, yalnızca Washington'un değil, uzun süredir başkalarının hesaplarına mahkûm edilen ülkelerin de manevra alanını genişletiyor. Türkiye açısından bakıldığında ise bu yeni dönem, riskten çok fırsat barındırıyor.