Türkiye'nin en iyi haber sitesi

MELİH ALTINOK

Kürtçe Kuran

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Şam'ın, PKK'nın Suriye kolu SDG'ye 10 Mart Mutabakatı'na uyması için tanıdığı süre 31 Aralık'ta bitiyor.
TBMM'de kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun görev süresi de 31 Aralık'ta sona eriyordu. Ancak çalışmaların iki ay daha uzatılmasına oybirliğiyle karar verildi.
Aynı zamanda bu komisyonun başkanlığını da yürüten TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Bütün meseleyi çözecek olan komisyon değil" diyor, komisyon çalışmalarının ekim ayında bitirilmesini hedeflediklerini, ancak sürecin uzadığını belirtiyor.

NASIL UZAMASIN?
Sürece "Dostlar alışverişte görsün" kabilinden dâhil olan CHP'nin raporunu görmediniz mi?
13 bölümden oluşan 58 sayfalık raporda Türkiye'nin terörden arındırılmasıyla ilgili dişe dokunur tek bir satır yok.
Geçmişte yaşanan acı travmalarla ilgili olarak cadde, sokak ve köy isimlerinin değiştirilmesi, Nevruz'un resmi bayram ilan edilmesi, sembol cezaevlerinin müzeye dönüştürülmesi, koruculuk sistemi ve boşaltılan köylerle ilgili öneriler sıralanmış. O kadar.
Bu başlıkların da neredeyse tamamının yasal düzenlemelerle çözüldüğünden bile haberleri yok. İnsan hiç olmazsa SHP'nin 89'daki Kürt raporuna göz atar değil mi?

DEM, ÖCALAN'IN GERİSİNDE
Hadi, CHP sürükleniyor diyelim.
Peki ya süreçte İmralı'nın ve Kandil'in perspektifini temsil eden DEM'in derelerden dolaşmasına, tekrara düşmesine ne buyurulur?
Öcalan'ın "İslam, özünde özgürlüğün, adaletin ve eşitliğin dinidir. Kapitalist modernitenin iktidar ve talan aracı hâline getirdiği resmi devlet İslam'ı ya da cemaatçi yapılar, bu özü yitirmiştir. Demokratik İslam ise Medine Vesikası'nın ruhuna dönmektir" mesajı gönderdiği biliniyor.
Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu Kongresi'nde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları'nı dinledim.
"Anadilde özgürce ibadet edilmesi" gerektiğini söyleyen Hatimoğulları, "Kürtler kamusal alanda Kürtçe Kuran okuyabilmeli, Kürtçe vaaz verebilmelidir" diyor.
Kürtçe bilen zaten Kürtçe ibadet ediyor ama ne diyelim? Madem Tülay Hanım yeterli bulmuyor, Diyanet de herhalde bu alandaki talepleri seve seve, titizlikle dikkate alacaktır.
Siz söyleyin, Öcalan "Ben ne anlatıyorum, bunlar ne anlıyor" diye söylenmiyor mudur?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.