Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Kan dökenlerin gerçek niyeti Çift ajanda döneminin sonu

Türkiye ekonomisi maalesef "sermayeden yiyor." Üstelik "çıpasını kaybetme tehlikesi" ile de karşı karşıya... Ardına kadar açık "fırsat pencereleri" birer birer kapanıyor. Bu hem "siyasi istikrar" hem de "küresel şartlar" açısından böyle... 7 Haziran seçimlerinin üzerinden geçen iki ay içinde siyaset kurumunun çizdiği tablo ortada. Zıt kutupları bir araya getirme planı işlemiyor. Benzer kutuplar ise birbirini itiyor. Yani kısaca, karşılıklı beyanat salvoları içinde havanda su dövülüyor.

***

Seçimlerin tek başına iktidar çıkarmaması "risk olduğu kadar fırsat" olarak da yorumlanmıştı. En azından, siyasette yumuşama, toplumsal tansiyonda düşüş, çözüm umudunun ebedi barışa dönüşmesi beklentisi hâkimdi. Gelinen aşama, olupbiteni ibretle izleyen milletin, kendi kaderini kendisi tayin etmedikçe siyasetçilerin yapabileceklerinin sınırlı olduğunu gösteriyor. Bugünkü noktaya varışımızda, "siyasal çoğunluk" ile "sayısal çoğunluk" arasındaki dengenin iyi kurulamamasının yarattığı olumsuz etki daha iyi anlaşılıyor. Seçmenin şimdi zorlama koalisyonla aradığı bu denge de kurulamıyor. Kurulsa bile ne kadar gideceği kestirilemiyor.
***

Dün Hazine ve Maliye'den üst düzey bürokratlar arayıp, kamu borç yönetimi ve bütçe açısından yaşanan zorluğa işaret ettiler. "Hükümet kurulma olasılığı nedir?" diye sordular. Belirsizlik; tutmayacak bütçe, hedefleri şaşacak kamu finansmanı demek. Bırakın piyasaları, ekonomi bürokrasisi bile "yön tayin edemiyor!" Reel sektöre, bankacılara, mega ölçekli yatırımları üstlenmiş iş adamlarına moral verecek, emin adımlarla ilerlemesini söyleyecek, gerektiğinde devletin yanında olduğunu gösterecek pek kimse yok. Daha da önemlisi, "ekonomide küçük sıkıntılar olabilir" değerlendirmeleri devletin zirvesinde de dile getiriliyor. "Kriz senaryosu yazanların" oyununu bozmak için ifade edilmiş olsa da "sıkıntı" vurgusu başlı başına bir sinyal!
***

Terör kaygılarının ağır bastığı dönemleri daha önce de yaşadık. Değil özde, sözde olsa da ortak payda bulamayan siyaset kurumu, fotoğraf çektirmek için bir araya gelen ama sisteme ağırlığını koymayan zayıf sivil toplum temsilcileri, paramparça medya düzeni, silahların konuştuğu güvenlikçi politikaların öne çıktığı tatsız süreçler... Kan döküldükçe aklın yitirildiği, pusu geleneğinin hortladığı amansız günler... Bir tarafta, "silahsız çözüm" denildikçe, fırsattan istifade eden ve şehirlere silah depolayan, karakolların geçiş güzergâhlarını aylar öncesinden mayınlayan hainler... Diğer tarafta, 80 milletvekili ile parlamentoya girmiş kozmopolit bir siyasi hareketin tarihi sorumluluk almak yerine devlet ve milletin sabrını test eden bildik numaraları...
HDP'li aktörler! PKK adına ne istiyorsanız açıklasanıza!!! Ana dilde eğitim mi, özerklik mi, silahlı PKK unsurlarının yerel jandarma gücü olması mı, terör tazminatı mı, elektrik ve petrol üretiminden pay mı? Hepsini mi? Meselenin kenarından geçmenize tahammül kalmadı. Niye kan siyaseti yapıldığını izah edin de millet neyin ne olduğunu iyice bilsin ve ona göre hesabı kessin. Artık geri dönülemeyecek yola girildi. Silah ya bırakılacak ya bırakılacak. Çift ajanda dönemi kapandı. Gerçek niyetiniz çözüm ise siyaset kapısı açık!
Demokratik, kansız çözüm arzulayanlar için Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Yasa da yürürlükte!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA