Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Olağan ekonomi... Olağanüstülük isteyenler!

Hemen herkes benzeri şeyleri söylüyor. Sonra... Söyleyip kenara çekiliyor. Bu gerçeği hatırlatınca... "Aman efendim elimizden ne gelir? Biz icraat makamında mıyız?" sorusunu yöneltip, yine manevra yapıyor. Oysa, konumu ve işi ne olursa olsun her bireyin ve her kurumun kendi ölçeğinde yapabilecekleri var. Mesela, olumsuza göre konumlanmak, karamsarlık pompalamak yerine, hiç olmazsa ortadaki çabayı anlamaya, ne netice vereceğine odaklanmaya çalışmak da mümkün. Bilhassa ekonomide... Olağan süreçleri talep etme eğiliminde olan çoğunluğun, günün sonunda olağanüstü gelişmelere bel bağlaması kadar çelişkili tablo söz konusu olamaz.

***
Ekonomide, "dengelenme, disiplin, değişim" diyorsunuz... Burun kıvırmayı tercih ediyorlar. "Yapısal reform ajandası" açıklıyor, takvime bağlıyorsunuz, kırk kulp takıyorlar. İyi de birader, "Niyetiniz ne ise onu söyleyin de bilelim!" demekten başka yol bırakmıyorlar.
Ekonomiyi toparlama ve dış şoklara karşı dayanıklı hale getirme planına, yani meselenin somut yanına bakmak yerine, ısrarla "kişisel!" yönüne yükleniyorlar. Üzüm yemek yerine, adam yemeyi yani bağcı dövmeyi hedefliyorlar. Ama sıkıya gelince bunu yüksek sesle ifadeye cesaret edemiyorlar.
Kaldı ki yaşadığımız sorunların temelinde, ekonomi ile ilgili hassasiyetler kadar stratejik faktörler de ağır basıyor. O faktörler, "bağımsız dış politika uygulama" iradesine, ağır fatura olarak döndürülmek isteniyor. Bu noktadaki "stres testi" kurnaz piyasa profesyonelleri tarafından, bilinçli olarak tabana yani halka yayılıyor. Hal böyle olduğu içindir ki pek çok kimse gerçek manada kendi işine yoğunlaşamıyor. Eli işte olanın bile gözü, kulağı spekülatif siyasi veya finansal oyunlarda toplanıyor.
***
Değişik vesilelerle anlatmaya çalışıyorum...
Herkes kendini işini yapacak. O işi ne kadar iyi yaptığını sorgulayacak. Bir başkasının işine ve alanına girmeyecek. Bankacı bankacı gibi, asker asker gibi, hakim hakim gibi, akademi akademi gibi, medya medya gibi olacak... Ve tabii ki Ankara'yı olduğu kadar dünyayı da takip edecek. Fakat bulduğu ilk fırsatta, asli işini bir kenara bırakıp, memleketin idaresinin veya idare edenlerin yerine geçmişçesine ahkam kesmeyecek.
Kuşkusuz... Sorumluluk makamında bulunanlar da sadece "bakan" değil, "gören, duyan ve gereğini yapan" olmayı da başaracak!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA