Yazarsınız, derdi dile getirirsiniz, ancak çoğunlukla "dünyayı ben yarattım" edasındaki zihniyete takılıp kalırsınız... Çoğu kurum bir açıklama yapma gereği bile duymaz. Osmanlı'dan beri kaybetmediğimiz en önemli unsur, devlet geleneğidir. Genelkurmay'da da bu var... Ne yazarsanız yazın, ne derseniz deyin, mutlaka açıklama ile karşılaşırsınız!
Önceki gün, "rüzgârımız çok, güvenliğimiz yok" dedik.
Yazının içeriği rüzgâr enerji santrallerinin kurulmasıyla ilgili engelleri anlatıyordu.
Kaynaklarımız, rüzgâr santrallerinin ulusal güvenlik gerekçesiyle belirlenen yerlere kurulamadığını belirtiyordu. Anlatıldığına göre, Genelkurmay, şirketleri perişan eden bir tutum sergiliyor, yazışmalara cevap dahi vermiyordu.
Rüzgâr enerji santrallerinin kurulmasıyla ilgili lisansları Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) veriyor.
Genelkurmay, verilen izinleri gözleme alıyor. "Hava savunma, askeri radar, sivil hava trafik radarları, elektronik ve muhabere sistemine zararı var mı?"
Örnek verelim. İngiltere, ABD ve Almanya'da değişik kriterler var.
Türkiye'de ise "milli mesafe" çalışması yapılmamış. Genelkurmay Başkanlığı olarak, bir çalışma yapılması için işin esas patronu olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na talepte bulunduk.
Genelkurmay, Enerji Bakanlığı, EPDK ve TÜBİTAK, dörtlü bir protokol yaptı.
TÜBİTAK, "radar, elektronik, muhabere sistemlerine" olabilecek etkileri araştırdı ve değerlendirmesini tamamladı.
Açıklamayı Enerji Bakanlığı'nın yapması gerekiyor.