Sermaye güçlüğü çekiyoruz!.. Büyümek için sıcak paraya ihtiyacımız var. Sıcak parayla ilk kez 23 yıl önce tanıştık. Nedense sıcak parayı yönetme konusunda her zaman sınıfta kaldık!
Sıkıntılar Özal döneminde başladı, Ecevit'le tavana vurdu. Bulgaristan'a soba diye kum taşıyanlar, bir de vergi iadesi vurgunu yaptı.
Yani "Hortumcu krizi", kaçan sıcak paranın adı oldu.
Tam, "işler yoluna giriyor" derken bu kez ikinci büyük buhran geldi. 2007'de dünya altüst oldu.
Sarsıldık.
Neyse ki, akıllı davrandık. Devlet Baba devreye girdi. Genişletici "para ve mali" politikaları uyguladık.
Krizin etkisini azaltma konusunda kamu maliyesi doğru tepki verdi; kamu harcamaları artırıldı, vergiler düşürüldü. Bütçe açığı 13 milyar liradan 50 milyar liraya çıktı. Kamu, uygulanan politikanın yüklediği ek maliyeti göze aldı. Daha fazla faiz ödemeye bile "evet" dedi.
Çin, ortalama yüzde 10-11 büyüdü.
AB, yüzde 2.5 büyüyor. Kredi genişlemesi yüzde 1 bile değil!..
Türkiye'de ise kredi hacmi yüzde 30 arttı, büyüme yüzde 8!.. Türkiye bu çılgın yolculuğu terketmeli.
Merkez Bankası, 23 Eylül'de Munzam Karşılıkları düşürdü.
Bakanlar Kurulu, 28 Ekim'de Kaynak Kullanım Destekleme Fonu'nu artırdı. Bankacılık sektörü bu kararları takmadı bile...