Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Hangi CHP?

CHP'de kimin genel başkan olacağı kesinleşti. Şimdi soru şu: Nasıl bir CHP olacak?
Herkes 1970'lerin Ecevit'ini arıyor. Bugünkü CHP'den o günkü Ecevit'in çıkması isteniyor.
Son birkaç günde CHP içinde, çevresinde ve kapsama alanında yaratılan umut dalgasının nedeni de bu...
Herkes umutla 2010'un Ecevit'ini bekliyor.
Doğrusu o günkü CHP ile bugünkü CHP arasında pek fark yok.
Ama o günkü umut yaratan Ecevit'le bugünkü Kılıçdaroğlu arasında ortak yönleri olduğu kadar farklar da var. Ecevit, 12 Mart muhtırasına karşı çıkmış bir zeminde siyaset sahnesine adım attı. Devletçi ve sağ politikalara meydan okuyarak sokağa indi. CHP'yi toplumun partisi yapmak için "özgürlük" vaat etti.
"Bu düzen değişecek" sloganıyla toplumun her kesiminin sesi oldu. Gerçi kontrgerilla gibi birçok konuda geri adım attı ama çıkışı en azından sisteme muhalifti.
Ayrıca o dönem ne Kürt meselesi, ne türban sorunu, ne azınlıklar meselesi bu kadar boyutlanmamış ve çözüm bekleyen bir noktaya gelmemişti.
AB üyeliği de, komşularla ilişkiler de Ermeni sorunu da Ermenistan'la ilişkiler de farklı noktalardaydı.
Kısacası bugün hiçbir şey o günkü gibi değil.
Dahası mevcut iktidar da o günün sağ iktidarları gibi askeri darbeler karşısında şapkasını alıp gitmiyor, "60 Anayasası bize bol geldi" demiyor ya da "Bana 'Sağcılar cinayet işliyor' dedirtemezsiniz" yaklaşımı içinde değil.
Bugünkü iktidardan memnun olmayanlar, beklenen reformları, değişimleri istendiği gibi yapmadığını söyleyenler var ama hâlâ toplumun ilgi odağında olduğu kesin.
İşte Kılıçdaroğlu bu zeminde siyaset sahnesine çıkıyor. İşi hiç de kolay değil.
Çıkışı bile ölü toprağı serpilmiş CHP kitlesini hatta eski merkez sağ kesimleri heyecanlandırdı, harekete geçirdi. Ama asıl belirleyici olan politik yürüyüşü ve sisteme karşı duruşu olacak.
Bu nedenle CHP politikalarında köklü bir değişim yapıp yapamayacağı merak ediliyor.
Kılıçdaroğlu'nu önceki gün televizyonda izledim. Kürt meselesine yaklaşımını anlatırken yine klasik "iş ve aş"tan söz etti.
En azından bu konuda yeni bir yaklaşım ortaya koymayan bir CHP'nin, "etnik kimlik şereftir" diyen Baykal CHP'sinden ne farkı olacak?
Kılıçdaroğlu'lu bir CHP, 1990 Güneydoğu Raporu'nu hazırlayan SHP'den daha geride olamaz. Olursa da iktidar olmaz.
Aynı şey diğer meseleler için de söylenebilir.
Baykal'ın yarattığı korku duvarını aşan CHP'liler bir süre bu rahatlamayı yaşayacaklar ama kurultayla birlikte Türkiye gerçekleriyle yüzleşecekler.
İşte bu yüzleşmede CHP yeni politikalar üretebilirse yüzünün akıyla çıkabilir. Aksi halde derin bir hayal kırıklığı yaşar.
Kılıçdaroğlu'nu Ecevit'le kıyaslayan bir siyasetçi şöyle diyordu:
"Ecevit'in bir ütopyası vardı. Ama ben Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarından, çıkışlarından bir ütopyası var mı yok mu anlamış değilim. Bu da insanı umutsuzluğa itiyor."
CHP'de henüz taşlar yerine oturmadı ama umutlanan insanların beklentisinden anladığımız iki ana eğilim var.
Bir: Biraz değişimciler.
İki: Türkiye'nin önünü açacak özgürlükçü sosyal demokrat bir parti isteyenler...
Olup bitenlere bakınca, ikincilerin değil, birincilerin galip geleceği bir CHP dizayn edilmek istendiği görülüyor.

CHP'nin Dersim tekzibi
Kemal Kılıçdaroğlu
'nun CHP'nin başına geliyor olması bana Onur Öymen'in başlattığı Dersim Katliamı tartışmalarını hatırlattı.
O günler, CHP için de Kılıçdaroğlu için de sıkıntılı günlerdi. Kötü yönetildi ama artık geride kaldı. Şimdi geldiğimiz noktaya bakın, Dersim Katliamı'yla birlikte anılan CHP'ye bir Dersim mağduru ailenin çocuğu genel başkan oluyor.
Nerden nereye...
Bugünün CHP'si, eski CHP'yi tekzip ediyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA