Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Sivil siyaset "şoke" edebilir

Kürt meselesinde silahların devreden çıkmasıyla yeni bir dönem başlayacak: Sivil siyaset dönemi. Aslında 1980 askeri darbesi olmasaydı Kürt siyaseti büyük oranda sivil eksende gelişecekti. Şiddeti, siyaset aracı olarak savunanlar o zaman da vardı ama daha etkin olan gruplar toplumla bağı olan sivil siyaset yapanlardı.
Türkiye 1984'te başlayan ve 29 yıldır süren silahlı çatışmayla ağır bedeller ödedi. 50 bin insan yaşamını yitirdi. On binlerce insan sakat kaldı. Ruhen yaralanmayan da yok gibi. Bu düşük yoğunluklu savaşın parasal maliyeti de inanılmaz. Resmi rakamlara göre 400 milyar dolar. Meclis Başkanı Cemil Çiçek'e göre ise ülkeye maliyeti 1 trilyon doları aşmış durumda.
Bu bedelleri göze alan iktidarlar sorunun demokrasi içinde çözülmesi için ne yazık ki adım atmadı ya da atamadı. Şimdi İmralı süreciyle belki de ilk kez çözümün eşiğindeyiz.
Geçmişin tecrübesiyle hareket eden devlet ve hükümet, bir tek şeyde kararlılar: Sivil siyasetin önünü açmakta. İmralı'dan gelen mesajlar da Öcalan'ın aynı noktaya geldiğini gösteriyor.
Bu yeni bir durum... Uzun bir aradan sonra Kürt siyasetinde ağırlık merkezi siviller olacak. İşte buna Türkiye toplumunun da hazırlanması gerekiyor.
Bu noktada eski Türkiye'nin değişmesini istemeyenler, başta "Türk ulusu yok ediliyor, Türkiye bölünüyor" yaygarası kopartacak. Bu beklenen bir şey... Ama daha önemlisi sürece kaba bir siyasetle karşı çıkmayıp, "ana dille savunma hakkı" gibi olması gereken bir hak üzerinden yeni korkular yaratmak isteyenlerin tavrı. Ağırlıkla da "Şunu verseniz başka bir şey isteyecekler" demeye başladılar.
Aslında sivil siyaset tam da böyle bir şeydir. O kanal açıldıktan sonra çok daha sert ve toplumu şoke edecek fikirler ve talepler gelecek. Aynı şeyi İspanya'da Bask meselesinde de gördük. Ayrılmayı savunan siyasi partiler olduğu gibi Kürt siyasetinde farklı eğilimlere de tanık olacağız. Buna hazır olmak gerekiyor.
Önceki gün Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yeni dönemin ipuçlarını şu sözlerle dile getiriyordu: "Hoşa gitmeyen, rahatsızlık veren, hatta şok eden fikirlerin, en az zararsız ve etkisiz gibi görülen, makul ve makbul sayılan fikirler kadar hoşgörüyle karşılanması gerekir."
Bugüne kadar silahların gölgesinde bu başarılamadı. Şimdi Türkiye toplumu yeni bir tercihle karşı karşıya: Terör, şiddet ve ölüm dışında seçenek sunmayan eski Türkiye mi, yoksa bizi şoke edebilecek çok dilli hayatın ve federasyonun savunulduğu yeni Türkiye mi?
Hangisi bizi daha çok bir arada tutar?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA