Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Cemaat gerçeği

Türkiye'de-özellikle AK Parti'nin iktidar olduğu son 13 yılda- bir muhalefet problemi yaşandığı çok açık. AB süreci dahil, AK Parti hangi demokratikleşme adımını attıysa, karşısında başta CHP olmak üzere asker- sivil bütün muhalif odakları buldu. Kıbrıs meselesinden, idari reform girişimine kadar her konuda muhalefet, AK Parti ne yaptıysa tersini söyledi.
Ergenekon'la başlayan Türkiye'nin darbelerle ve kirli geçmişiyle yüzleşme süreci de aynı akıbete uğradı. Bu siyasetin en çarpıcı örneği, son iki yılda Gülen Cemaati'nin iktidara karşı açık savaş başlattığı süreçte yaşandı.
O tarihte, hatta o tarihten biraz önce başını CHP'nin çektiği, içinde Doğan Medya grubunun da olduğu muhalefet hattı, Gülen Cemaati'ne karşı 180 derece dönüş yapan bir siyaset izledi. Halen de sürüyor.
Ağırlıkla askerlerin yargılandığı Ergenekon, Balyoz veya Askeri Casusluk davalarını hatırlayın. O davalara sahip çıkanlar, "darbe girişimi yok, her şey iftiradır" diyenler, ilginçtir bizzat o davaları rotasından çıkartan, "sahte belgelerle" asıl yargılanmaları gereken darbecileri değil suçsuz insanları içeri atan, "devleti ele geçirmek" için kendi kadrolarının önünü açan, Fethullah Gülen'e ve ekibine karşı tek kelime etmedi... Oysa daha önce, F-Tipi hiç ağızlarından düşmüyordu.
Durum, 17-25 Aralık darbesinden sonra daha da vahim hale geldi. Partiler, medya el ele vererek sızdırılan yasadışı belgelerle AK Parti'ye karşı savaş açtı. Açıkça, "Düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığıyla gerçeğin üstünü örttüler...
Peki, bu siyaset miydi? Bir iktidar yanlış yapabilir ve bu eleştirilir ama devlet içinde örgütlenen bir yapının kirli operasyonlar yapması, özel hayatları kayda alması, sahte belgelerle suçsuz insanları içeri tıkması, sivil siyasete darbe yapması nasıl görülmez?
Özellikle iki yıldır ne CHP yönetimi ne de Doğan Medya grubu cemaate yönelik tek laf etmedi. Tam aksine ortak hareket ettiler. Bu iki yüzlülük değil mi? Geçmişte o yapının mağdur ettiği insanlara sahip çıkacaksın, hatta kendin bile mağdur edileceksin sonra da kalkıp seçimle işbaşına gelmiş iktidara karşı halka hesap vermeyen kirli bir yapıyla işbirliği yapacaksın. Bu mu sivil siyaset?
İlginçtir bu ilkesiz siyasete, ne yazık ki bugüne kadar gazeteci Nedim Şener ve birkaç kişi dışında etkili bir siyasetçi ve medya mensubu karşı çıkmadı. Hepsi sustu. Susmayanlardan ve açık konuşanlardan biri de bizzat cemaat tarafından tutuklanıp cezaevine konan eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ. Başbuğ, gerçeği hiç dolandırmadan söyledi:
"Cemaatin işlenen hukuk cinayetlerinin faili olduğu anlaşılmaktadır. Elbette Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı en önemli ve en tehlikeli sorun cemaatin illegal yapılanmasıdır. Hele bu cemaat devleti ele geçirmeyi hedeflemişse bu tamamen gaflettir, ihanettir."
Bir askerin yaptığı bu açıklama, muhalefetin neden iktidar alternatifi olmadığını göstermiyor mu? Şimdi merak ediyorum. Acaba CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbuğ'un "hukuk cinayetlerinin faili cemaattir, en tehlikeli sorun cemaatin illegal yapılanmasıdır" sözüne ne diyecekler, üzülecekler mi?
Ne de olsa ortaklar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA