Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

CHP’de ikinci dip dalga

CHP'deki istifalarla başlayan iç deprem sürüyor. Akif Hamzaçebi'nin görevinden, Mehmet Kesimoğlu'nun partisinden istifa etmesi, Gürsel Tekin gibi toplumda karşılığı olan siyasi aktörün sert eleştirilerde bulunması son yılların en kritik gelişmeleri olarak yorumlanıyor.
Bu sürecin en ilginç tepkisi de il ve ilçe örgütlerince istenmediği halde aday olan İstanbul Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç'a gösterildi. İstanbul'dan başlayan ve sayısı değişse bile 50'ye yakın insanın katıldığı "İadeli Taahüttlü Adalet Yürüyüşü" görmezlikten gelinmesine rağmen Kocaeli'nde devam ediyor.
Yağmur ve kar yağışına rağmen bu yürüyüşün Ankara'ya kadar süreceği anlaşılıyor.
Maltepe'den yükselen tepkiyi bir CHP'li şöyle anlatıyor: "Örgütün tepkisine rağmen Ali Kılıç'ı siyasi irade dayattı.
Bize ya bu adamla çalışmak kalıyor, ya da ayrılıp gitmek. Başka çaremiz kalmadı." Yürüyüşün ilginç bir yanı da pek üzerinde durulmuyor ama Muharrem İnce ekibince desteklenmesi, hatta düzenliyor olması.
Gerçekten ilginç bir durum; İnce, bir yandan düşük yoğunlukla eleştirel bir tutum alıyor, öte yandan sürecin en sert tepkisini örgütlüyor.
Çünkü o da şu gerçeği görüyor; birkaç istisna dışında Kılıçdaroğlu, bu seçim sürecinde partide Muharrem İnce'ye destek veren hiç kimseyi bırakmadı. Tam anlamıyla silip süpürdü. Sadece o da değil, Gürsel Tekin'den Aziz Kocaoğlu'na 1 Nisan sabahı sesini yükseltecek bütün siyasi aktörlerin partideki uzantılarını yok etti.
Kılıçdaroğlu, bütün hesaplarını 1 Nisan sabahına göre yaptı ve partide belirleyici olma gücünü korudu.
Bu mücadelede son bir umut olarak muhalif aktörler, belediye meclis üyeleri listesini bekliyor.
Partililere göre asıl fırtına da o zaman kopacak. Bir anlamda CHP'de ikinci dip dalga o zaman yaşanacak. Bu nedenle İl ve ilçelerde inanılmaz bir pazarlık sürüyor.
Beklentilerin yüksek olduğunu gören Kılıçdaroğlu da rakip siyasi aktörlere yakın bir kaç kişiyi alıp onları yalnızlaştırma siyaseti izliyor. Ama aynı zamanda da 1 Nisan hesabını elden bırakmıyor. 31 Mart gecesi olası bir yenilgide bile garanti belediyeler Kılıçdaroğlu'nun atadığı insanlardan oluşacağı için hızlı bir biçimde kongre süreci başlatılacak ve muhaliflerin varlık göstermelerine bile izin verilmeyecek.

İP ve HDP kardeşliği
CHP'de sadece parti içi gerginlik yaşanmıyor. Aynı zamanda HDP ve İP'le yapılan ittifakın sancıları da giderek derinleşiyor. Kılıçdaroğlu'nun muhaliflere yaşam alanı bırakmaması ve CHP'nin kazanmasından çok AK Parti'nin kaybetmesi üzerine kurduğu stratejinin İP ve HDP'ye yarayacağı öngörülüyor. Bu da CHP tabanında kafa karışıklığına yol açıyor.
Bu ve küskünlük nedeniyle ciddi oranda bir CHP kitlesinin sandığı gitmeyeceği ön görülüyor.
Benzer bir kırılma İyi Parti içinde de yaşanıyor. CHP-İP ittifakına katılmasa da açık destek veren HDP'nin hâla şiddeti motive etmesi, PKK'ya övgüler dizmesi, İP içinde "milli" hassasiyetleri olan ciddi bir seçme kitlesini derinden etkiliyor. Bu kitlenin sandık başında hiç beklenmedik sonuçlara yol açabileceği konuşuluyor.
HDP içinde ise İyi Parti'ye yönelik ciddi bir tepki var. HDP'lilerin MHP'ye karşı çıkıp, Meral Akşener'li Ümit Özdağ'lı Koray Aydın'lı İP'e oy verdirmeleri bir çelişki olarak yorumlanıyor ve tepki çekiyor.
HDP yönetiminin İP'i gölgede bırakıp CHP'yi öne çıkartmaları Kürt seçmenin gözünden kaçmıyor. Bu durum onların hesaba katmadığı sürprizlere yol açabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA