Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kanadoğlu ve Kolombiya Büyükelçiliği’nde ne oldu?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, öğretmeninden çiftçisine neredeyse hakaret etmediği toplumsal kesim kalmadı. En çok da devletin işleyişini zehirlemek için bürokratları diline doladı. Askere, polise demediğini bırakmadı. Bekçiler bile öfkesinden kurtulamadı.
Bir süredir de ısrarla uyuşturucuyla mücadeleyi itibarsızlaştırmak için her şeyi yapıyor.
En son şöyle dedi:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti hapishanelerinde bir tane uyuşturucu baronu var mı? Neden hapse girmez? Çünkü siyasetçiyi parayla satın alırlar."
Anlayana İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun cevabı çok netti:
"Bir taraftan zehir tacirlerine yönelik mücadele sürdürürken, bir taraftan da Kılıçdaroğlu'nun patolojik mitomani hastalığı ile uğraşıyoruz. Haram, yalan, tükeniş, unutkanlık..."
Aslında bu sadece siyasi bir atışma değildi, arkasında tıpkı kurda olduğu gibi mafya ve uyuşturucu üzerinden yürütülen sinsi bir operasyon vardı.
Doğrusu bu kampanyanın başını bazı devletlerin, bizzat uyuşturucu kaçakçılığından beslenen PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin ve mafya babalarının çekmesi şaşırtıcı değildi. Şaşırtıcı olan ve insanı dehşete düşüren bu kirli kampanyada CHP'li aktörlerin ve fondaş medyanın da rol almasıydı. Sadece Kılıçdaroğlu da değil Engin Özkoç gibi çok sayıda CHP'li siyasi aktör, uyuşturucu üzerinden onlarca yalanı siyaset malzemesi yapıp hükümeti suçluyordu.
Bu açıdan geçen yılın son aylarında ortaya atılan bir uyuşturucu iddiası ibret vericiydi
İlk bilgiyi de Kolombiya Ulusal Polis Teşkilatı Narkotik Birimi sorumlusu, 9 Haziran 2020 tarihinde bir tweet'le vermişti:
"Kolombiya'nın Buenaventura Limanı'nda Türkiye'ye gönderilecek konteynerler içinde 4 ton 928 kilogram kokain ele geçirildi."
Bundan sonra yapılması gereken, Türk narkotik birimlerinin, Kolombiya narkotik birimleriyle ilişki kurup işin arkasını araştırmaktı. Öyle de yapılmış. Kolombiya Interpol'ü biraz gecikmeli de olsa, Türkiye'nin istediği bilgileri adli yoldan bir yazışmayla Ekim 2021 başında Kolombiya Türkiye Büyükelçiliği'ne göndermiş.
Ancak o sırada bir el devreye giriyor ve bunu Türkiye'ye farklı yansıtıyordu. Haberi ilk kez Gerçek Gündem isimli haber sitesi, "Türkiye cevap vermedi" diye sundu ve kanıt olarak da İspanyolca bazı belgeler yayınladı. Doğal olarak ortalık karıştı.
Haberi gerçek kabul eden CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç şöyle bir tweet atıyordu:
"Narkotik, 10 Ekim'de Kolombiya'da yakalanan 4.9 ton kokainle ilgili Kolombiya'dan 'adli yardımlaşma' talep ettik, cevap alamadık dedi. Kolombiya 22 Eylül'de Türkiye'den 'adli yardımlaşma' talep ettik diyor. Hangisi doğru?"
Oysa Gerçek Gündem'in haberi yalandı ve İspanyolca belgelerin de konuyla alakası yoktu. Site haberi kaldırıp özür diledi ama iş işten geçmişti.
Buraya kadar "yalan" deyip geçebilirsiniz. Ama bundan sonrası çok daha vahim... Vahim diyorum, çünkü işin bir ayağında da Kolombiya Büyükelçiliği'nde görevli bir Türk var. Hem de adını duyduğunuzda şoke olacağınız bir Türk: Sabih Can Kanadoğlu... İlk adı ve soyadı hiç yabancı gelmiyor değil mi? Bildiğimiz 367 rezaletinin mucidi eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun torunu.
Büyükelçilikte çalışan torun Kanadoğlu'nun, Kolombiya makamlarının yazışmalarının Türkiye'ye ulaşmasını geciktirdiği iddia ediliyor. Hukuki bir soruşturma açıldı mı bilmiyorum, ama idari bir soruşturma açılmış
Merak ediyorum, genç Kanadoğlu hakkında soruşturma açılmasında bu olayın etkisi var mı?



Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA