Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Muhalefetin aday barometresi

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Muhalefet, genel seçimlerden bu yana geçen son dört yılı, "erken seçim, güçlendirilmiş parlamenter sistem ve aday" tartışmalarıyla geçirdi.
Hâlâ da 6'lı masa etrafında aynı tartışma ve belirsizlik sürüyor. Tabanları da medyaları da sıkılmış ki, "artık yeter" demeye başladı.
Ancak onların sıkılması da 6'lı muhalefetin oyalamadan vazgeçecekleri anlamına gelmiyor. Bir hayli sıkışsalar da bir süre daha "Kim aday olacak?" tartışmasıyla halkı oyalamaya devam edecekler. Buna mecburlar. Yoksa İP ile HDP'yi bir arada tutmaları mümkün değil.
Amaç da belli; ayrıntılara girmeden işi aceleye getirip seçime girmek... O zaman kimse ne olup bittiğini sorgulayamaz.
6'lı masa bu oyalama stratejisini bir müddet daha sürdürecek. Anlayacağınız, en azından yıl sonuna kadar oyalanacağız. Şimdi gelin muhalefetin aday barometresi yapıp, sadece bizi değil, birbirlerini nasıl oyaladıkları gerçeğine ve arka planda neler döndüğüne yakından bakalım.
İlk sırada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu var. Göreve geldikten sonra girdiği bütün seçimleri kaybeden Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerde uyguladığı siyaset mühendisliği ve biraz da konjonktür sayesinde elde ettiği başarıyla öyle bir havaya girdi ki gözü kimseleri görmüyor. Buna hayat pahalılığı da katkı sununca, "Kimi koysak kazanır" diyerek "Ben de adayım" demeye başladı. Dikkat edin, aynı zamanda, "Adayımızı şimdi açıklarsak yıpranır" diyen de kendisi. Durumun garipliği hiç umurunda değil. En büyük engeli de 12 yılda izlediği tahrip siyasetiyle oluşturduğu Kılıçdaroğlu imajı ve kendi eliyle aday yaptığı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu. Tabii bir de görünmeyen Akşener engeli var...
Muhalefet cephesinde en istekli ve güçlü ikinci aday, hiç kuşkusuz İmamoğlu görünüyor. Karadeniz gezisi sonrası oy aldığı laik sosyolojiye meydan okuduğu için irtifa kaybetse de adaylıktan vazgeçmiş değil. Önce Büyükada'daki konuşmasıyla, sonra da yabancı bir gazeteye yaptığı açıklamayla, hâlâ "Ben aday olmalıyım" mesajı veriyor. Fondaş medyası da Kılıçdaroğlu'nun kazanamayacağı üzerinden bu mesajı ısrarla pompalıyor. Kavga giderek büyüyebilir. En büyük silahı da kendisine destek veren küresel güç merkezleri ve Demirtaş'ın HDP'si... Her ikisi de onun adaylığını "kolay yönetilebilir" gerekçesiyle çok istiyor.
Üçüncü sırada sürpriz bir isim var: İP Genel Başkanı Meral Akşener... Her ne kadar Akşener, "Ben başbakan olacağım" diyerek kenara çekilmiş görünse de yan cebime koy havasında. Yardımcılarının sık sık onun adaylığından söz etmesi, bazı anket şirketlerinin İP'in oyunu yüzde 20'lerin üzerinde göstermesi tesadüf değil. Kulislerde Akşener'in bir son dakika hamlesi yapabileceği konuşuluyor. Bu hamleyle Akşener'in, Kılıçdaroğlu'nu CHP-HDP birlikteliğine sahip çıkan, kendisini de HDP'yle bir araya gelmeyen bir pozisyona çekerek CHP'den kaçan laik oyları da alacağı söyleniyor. Anlayacağınız hesap içinde hesap var.
Bu üç isim arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın olmaması ilginç gelebilir. Ancak anketlerde önde çıksa da Yavaş'a, Kılıçdaroğlu ve Akşener sıcak bakmıyor. Neden önde çıktığı da meçhul tabii... Belki de bu yüzden hesap dışı. Tek defosu da kuşkusuz bu değil. Başka şeyler de var. Ama en önemlisi, hepsinin ortak özelliği olan topluma umut veren bir siyaset üretmemeleri...
Bu isimler dışında konuşulan veya bazılarınca konuşulması istenen İlhan Kesici ve Haşim Kılıç gibi isimlerin ise pek şansı yok. Sürpriz olarak aday gösterilseler bile siyasi rekabetin ve kutuplaşmanın zirveye çıktığı bir seçimi kazanamazlar. Bu yüzden muhalefetin en güçlü adayı, yine en çok konuşulanlar arasından çıkacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA