Ankara Emniyeti'ndeki "kumpas" skandalı giderek büyüyor. Bir organize suç örgütü üzerinden, siyasete kurulan kumpasın altyapısı aslında bir süredir yoğun biçimde oluşturulmaya çalışılıyor. Bu zaman içinde, bugün açığa çıkan hatta bir kısmı hâlâ kendilerini saklamayı başaran polis ekibi, sürekli hem FETÖ'cü kaçkınlara hem de CHP'yi destekleyen fondaş medyaya "siyaset-mafya iç içe geçmiş" biçiminde bol bol haber sızdırdı. Israrlı bir itibarsızlaştırma siyaseti izledi.
Pervasızlık öyle bir noktaya vardı ki, bu kez hedefe AK Parti'yi, eski ve yeni bakanları, Cumhurbaşkanı'nın özel kalemini ve MHP'yi koydular.
İşte birkaç gündür kamuoyunu sarsan skandalın özeti bu... Artık siyasete kumpas diyeceğimiz bu skandal ya da pervasızlık Başkan Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de gündeminde.
KUKLA VE KUKLACILAR
Başkan Erdoğan dün grup toplantısında aynen şöyle diyordu:
"FETÖ'ye diyet borcunu ödemek için Yenikapı ruhunu baltalayanlar görüyoruz ki asla boş durmuyor. Kuklayı da kuklacıyı da oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz. Ne kadar çirkinleşirse çirkinleşsinler biz o tuzağa düşmeyeceğiz."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise organize suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan ve adamı Serdar Sertçelik üzerinden siyasete kurulan kumpası "darbe" olarak niteliyor, Ankara Emniyeti'nde görev yapan polis şeflerinin açığa alınmasını da yeterli bulmayarak şöyle diyordu:
"Olan biten tüm kanun dışı irtibat ve ilişki ağlarının farkındayız. Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir. Nitekim hedef Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti, Cumhur İttifakı ve son tahlilde Türkiye'dir."
Gerçekten de ortaya atılan iddialar üç beş polis müdürünün boyunu aşacak nitelikte. Daha önce de yazdım, bu polis müdürleri bu gücü nereden alıyor?
Bu önemli bir soru ve cevabı merak ediliyor. Önemli, çünkü işin ne kadar ciddiye bindiği önceki gece Başkan Erdoğan'ın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve MİT Başkanı İbrahim Kalın'ı Beştepe'de kabul edip bu konuyu görüşmesiyle de anlaşıldı.
O görüşmeden sonra İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da soruşturmanın derinleştiğini ve gereğinin yapılacağını açıkladı:
"Kimler FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize oyun kurmaya çalışıyorsa oyunlarını ve tuzaklarını yerle bir edeceğiz. Mülkiye müfettişlerinin ilgili raporu kısa süre içinde tamamlanacak. Atılan her adımı, telefon kayıtlarını tek tek inceliyorlar. Hazırlanan bu raporu en ince ayrıntısına kadar kamuoyu ile de paylaşacağız. Ve gereğini yapacağız."
FETÖVARİ DİNLEME
Olayın bu kadar sarsıcı olmasının ve sert tepkiye yol açmasının bir nedeni de söz konusu ekibin, tıpkı FETÖ gibi aralarında siyasilerin, gazetecilerin ve işadamlarının olduğu 280 kişiyi dinledikleri ve izledikleri iddiasıydı. Dinlenenler arasında Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek, Gazeteci Hande Fırat, Bakan Bozdağ'ın oğlu Alperen Bozdağ ve İyi Parti milletvekili Uğur Poyraz gibi isimlerin olduğu iddia ediliyor.
Sanki tekrar başa döndük ve yeni bir FETÖ belasıyla karşı karşıyayız. Bu pervasızlıkta dün F-Tipi deyip sonra ittifak yapanların ve siyaset üretmeyenlerin de ciddi katkısı var. Haberler boşuna "muhalif" ve fondaş medyaya sızdırılmıyor...
Doğrusu bu aşamada soruşturmayı yürüten İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin en azından şu soruya cevap bulup bulamayacaklarını merak ediyorum: Acaba Bora Kaplan organize suç örgütüyle ilgili "özel" haberleri emniyetin içinden kimler ısrarla T24 sitesine veriyordu?
Belki o zaman "Ankara'nın büklüm büklüm yolları"nın nereye çıkacağını görürüz.