Tam 20 yıl önce bugünden daha sıcak bir ağustos günü dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır'a gelmiş ve önemli bir açıklama yapacağı söylenmişti. O günlerde Diyarbakır sokakları bu habere temkinli yaklaşmış ve açıklamayı beklemişti.
Nihayet Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da TOKİ'nin konut dağıtım töreninde kürsüye çıkıyor ve yakın tarihin en ezber bozan çıkışını yapıyordu:
"Kürt sorunu bu milletin bir parçası değil, hepsinin sorunudur. Demokratik sürecin geriye doğru işlemesine izin vermeyeceğiz. Geçmişte yapılan hataları yok saymak büyük devletlere asla yakışmaz."
O tarihi konuşma bir milattı. Sonra milli birlik ve kardeşlik projeleri ve çözüm süreçleriyle hedeflenen gerçekleşmese de Kürt sorununu sorun olmaktan çıkartan tarihi adımlar atıldı ve terörle anladığı dilden mücadele edilerek bugünlere gelindi.
Artık Diyarbakır'ın merkezinde olduğu bölgede dünden çok daha farklı bir rüzgâr esiyor. Terörün minimize edilmesi, Suriye'deki tarihi gelişmeler ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Öcalan çıkışı, siyasi havayı bambaşka bir noktaya taşıdı.
Bu siyasi zeminde, cıvıl cıvıl ve hareketli Diyarbakır sokaklarını dolaşırken insanlara, AK Parti kongresi için şehre gelecek olan Başkan Erdoğan'dan beklentilerini soruyorum.
İnsanlar düne göre daha umutlular ama yine de daha önce yaşadıkları hüsrandan dolayı "temkinli bir iyimserlik" içindeler.
Tarihi bir lokantanın aşçısı şöyle diyor: "Çok yorulduk. Cumhurbaşkanı'mız bu işi bitirmek için gövdesini taşın altına koydu. Artık muhataplarının da aynı şeyi yapması, gövdelerini değilse bile ellerini taşın altına koymaları gerekiyor. İnşallah bu kez olur."
Bir ayakkabı boyacısı beklentisini daha net anlatıyor: "Bizim asıl sorunumuz ekmek, yani ekonomi. Cumhurbaşkanı'mız bunu çözerse ne terör kalır ne de başka sorun."
DEM Parti'ye oy veren seçmenlerin bir kısmı hâlâ son dönemde başlatılan görüşmelere mesafeli yaklaşıyor. Ama buna rağmen MHP Lideri Bahçeli'nin çıkışını da şaşkınlıkla karşıladıklarını gizlemiyor.
DEM Parti'ye oy verdiğini söyleyen bir esnaf şöyle diyor:
"Ne diyeceğimi bilmiyorum, 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli bu işe el attıysa iyi şeyler olacak demek. Olur mu bilmiyorum ama inanmak istiyorum."
Bölgede Kürt meselesiyle ilgili devletin tabuları büyük oranda yıkılsa da örgüt tabuları hâlâ varlığını sürdürüyor. Bu da kaygıları artırıyor. Ama buna rağmen sadece sokaktaki insanlar değil, Diyarbakır'ın önemli sivil toplum kuruluşları da sürece destek veriyor. Bir süre önce Diyarbakır Sanayici ve Ticaret Odası Başkanlığı yayınladığı bildiriyle sürece açık desteğini açıkladı. Ben de ayaküstü sohbet ettiğimiz GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu'na, hem yeni görüşmeleri hem de Başkan Erdoğan'dan beklentileri sordum.
Kurum olarak ilk destek veren sivil toplum örgütü olduklarını açıklayan Bedirhanoğlu şöyle diyordu:
"Biz farklı kesimlerin desteğini de kıymetli buluyoruz. Şiddetin devreden çıkması çok şeyi değiştirecek. Cumhurbaşkanı'mız Erdoğan'ın tam da bugünlerde ilimize gelmesi ve söyleyecekleri bu nedenle çok önemli ve merak ediliyor. En önemlisi, sürecin arkasında olduğunu açık ifade etmesi hem süreci güçlendirir hem de tansiyonu düşürür. Umutları yükseltmesi en başta topluma iyi gelir. Çünkü toplumda temkinli bir acaba var. Bu 'acaba'yı besleyen odaklar da boş durmuyor. Cumhurbaşkanı'mızın bunları giderici, soru işaretlerini azaltıcı açıklamalar yapması moralleri yükseltir."