Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

15 Temmuz Cuma şehitleri

Bundan tam 730 gün önce, bir cuma akşamı Yüzüklerin Efendisi'ndeki Kara Lord Sauron'un Ork ırkından müteşekkil ordusu kadar gaddar (ama özünde korkak) olan FETÖ askerleri Türk milletine; F-16'lardan, helikopterlere, tanklardan tüfeklere büyük, küçük bütün silahlarla saldırdı. Hollywood'un kara ütopya filmlerinde görülen ölümcül bir virüs etkisiyle mutantlaşmış habis yaratıklar gibiydiler.

Kısa mazimize sığdırılmış bütün o darbelerden farklı olarak bir iç işgal harekâtına girişmişlerdi. Ama bütün darbelerde olduğu gibi muhtemel tepkiyi minimum düzeyde tutabilmek için yine bir cuma gününü seçmişlerdi. Bilen bilir, bilmeyenler için yazalım: Türkiye tarihinde darbeler hep cuma günleri yapılmıştır. Tarihten gün hesaplama sitelerinden birinden teyit ettim tekrar: 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007… Hepsi cumaya denk geliyor.

15 Temmuz'da da tıpkı 12 Eylül darbesindeki gibi Boğaziçi Köprüsü kontrol altına alınmıştı. O dönemlerde var olsa köprü, daha önceki darbelerde de yine kontrol altına alınmaya çalışılırdı. Tabii 1997'deki postmodern darbede ve 27 Nisan 2007'deki e-muhtıra da buna 'ihtiyaç' yoktu.

HAİN KONSEYİN İSTANBUL'DAKİ ÜYELERİ

FETÖ'cü darbecilerin 15 Temmuz'da Boğaziçi Köprüsü'nde işlediği cürümlerle ilgili dava, darbe girişiminin yıldönümüne birkaç gün kala karara bağlandı. Davada 72 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ateş emrini veren

Yarbay Turgay Ödemiş ve Binbaşı Ahmet Taştan'a 35 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ne var ki o gün köprüde olan 44 sanık da beraat etti. Şehit yakınlarını rahatsız eden bu karar temyiz edildi.

Şehitler Köprüsü davası İstanbul'daki darbe davalarının en önemlisidir. Bu davadan kamu vicdanını tatmin eden bir karar çıkması gerekir. Şehit yakınları adına temyiz sürecinin takipçisi olacağız.

Şehitler Köprüsü iddianamesi, 15 Temmuz darbe girişimi iddianamelerinin en önemlilerindendi. 340 sayfalık iddianamede köprüde 34 kişiyi şehit eden darbecilerle ilgili daha pek çok delil sıralanıyordu.

İddianamede hain darbe girişiminin Şehitler Köprüsü boyutuyla ilgili en önemli sorunun yanıtını da bulmuş olduk aslında: Selimiye Kışlası'ndan yani Birinci Ordu'dan 15 Temmuz'da Şehitler Köprüsü'ne asker gönderilememesinin sebebi kışlanın Eyyüp Gürler komutasındaki darbecilerce ele geçirilmiş olmasıydı.

İddianamenin 'sümüklü' Fetullah Gülen'den sonraki en önemli sanıklarını hatırlayalım: Darbecilerin İstanbul Valisi yapmayı planladığı Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay, köprüde halka ateş açılması emrini veren Yarbay Turgay Ödemiş… Ve Yurtta Sulh İstanbul Konseyi'nde yer alan şu isimler:

Mehmet Nail Yiğit- Tuğgeneral, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanı.

Özkan Aydoğdu- Tuğgeneral, 2. Zırhlı Tugay Komutanı.

Eyyüp Gürler- Tuğgeneral, 1. Ordu Komutanlığı Harekât Başkanı.

Muzaffer Düzenli- Kurmay Albay, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Dönüşüm Şube Müdürü.

Uzay Şahin- Kurmay Albay, Kahramanmaraş 5. Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı.

Onur Özden- Hava Savunma Kurmay Albay, Cizre 172. Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı.

Ahmet Zeki Gerehan, Kurmay Albay, Kara Harp Akademisi Öğretim Başkanı.

Mehmet Murat Celebioğlu- Kurmay Binbaşı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Dönüşüm Şube Müdürlüğü Proje Destek Kısmı'nda İzleme ve Araştırma Subayı.

Murat Yanık- Kurmay Binbaşı, Kara Harp Akademisi Öğretim Elemanı.

'DARBEYİ MİLLET ÖNLEDİ'

İddianamenin, 15 Temmuz'u özetleyen en çarpıcı cümlelerinden biri 24. sayfada:

"Sayısız şan ve zaferle dolu, misyonu ülkemizi dıştan gelebilecek her türlü tehdide karşı savunma görevi üstlenmek olan ve yaptırım gücünü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan alan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz içerisine diğer devlet kurumları gibi yıllar süren bir süreçte sızmış, bu şekliyle ülkemiz için başlıca tehdit unsuru olan FETÖ'ye mensup asker ve bu askerleri yönlendirilen örgütün 'abi-imam' tabir edilen sivil unsurları 15/07/2016 tarihinde mevcut Anayasal demokratik düzeni hedef alan ve meşru Hükümeti devirme amaçlı darbe girişimini gerçekleştirilmiş, ancak girişim, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine milletimizin ve güvenlik güçlerimizin demokrasiye sahip çıkarak ferasetle dik duruşu ve karşı koyması neticesinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır."

İddianameden bir uzun alıntı cümlesi de darbe girişiminin İstanbul'daki zararını sayılarla gözler önüne sermek için:

"İstanbul ilinde işlenen şahsa karşı suçlar konusunda sayısal istatistik olarak; darbe girişimine katılan askerlerin eylemleri sonucu yukarıda kimlikleri yazılı 2'si asker, 5'i polis, 82'si sivil vatandaş olmak üzere toplam 89 kişinin hayatını kaybettiği, ilk tasnifler sonucundan elde edilen verilere göre kolluk görevlileri dâhil 719 kişiye karşı hedef gözetmeksizin silahla veya tankla ateş açılarak öldürülmelerine teşebbüs edildiği, eylemlerin yöneldiği mağdurlardan 685'inin yaralandığı, 34'ünün yara almadan kurtulduğu, 155 şahsın yaralama kastıyla gerçekleştirilen eylemlerin mağduru olduğu, kolluk görevlileri dâhil 148 şahsa karşı yağma ve hürriyeti tahdit eylemi gerçekleştiği, 214 özel şahsa ait mal ile askeri kurumlara ait olanlar hariç 25 ana kalem kamu malının zarar gördüğü tespit edilmiştir."

NATO GÜDÜMÜNDEN ÇIKIŞIN YILDÖNÜMÜ

İkinci yıldönümünü idrak ettiğimiz 15 Temmuz şanlı direnişi gösterdi ki, devlet artık kronikleşmiş paralel devlet hastalığının üstesinden tek başına gelemeyince millete başvurdu. Darbe girişimi millet sayesinde bastırıldı. Darbe girişiminden bu tarafa gerek referandum, gerekse seçimlerde bu konuda milletten vize alındı.

FETÖ üzerine yıllardır yazıp çizen ve Türkiye'nin bekası için bu mücadeleyi zaruri gören biri olarak hakiki FETÖ mücadelesinin 15 Temmuz'dan sonra başladığı kanaatindeyim. Öncesindeki müdahaleler; etkisiz, palyatif, ama yine de her şeye rağmen o zaman için gerekli müdahalelerdi. 20 Temmuz OHAL müdahalesi; paralel devlet tümörüne yönelik millet ve devlet lehine bir müdahaledir. Şayet bu müdahale olmasaydı bugün bambaşka bir Türkiye'de yaşıyor olurduk.

15 Temmuz'un tarihsel sonuçlarına gelince… 15 Temmuz, geçmişimizdeki bütün darbe ve darbe girişimlerinden daha önemlidir. Bir defa 15 Temmuz'da 27 Mayıs 1960 ile başlayan 'NATO/ABD uyduluğu' parantezi kapanmıştır. Türkiye, artık üst aklı NATO olan bir ülke olmaktan çıkmıştır. NATO'ya üye olmaya devam etsek de de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

15 Temmuz'un ikinci yıldönümü vesilesi ile geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Semih Terzi'yi vurarak darbenin seyrini değiştiren ve böylelikle 15 Temmuz'un Hasan Tahsin'i olan Ömer Halisdemir, hikâyesi güçlü, dost canlısı, nüktedan ağabeyimiz Erol Olçok ve mütebessim arkadaşımız Mustafa Cambaz'ın şahsında tüm 15 Temmuz şehitlerini bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. Ne mutlu onlara... Ne mutlu ki, verimli hayatlarını, 'bereketli bir ölüm'le taçlandırdılar. Bir cuma günü… Şehadetleri kabul olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA