Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

‘Ezoterik Trumpizm’in darbe flörtü

"Siyaset alanında henüz kesin ve güvenilir bir temel bulmuş değiliz. Burada kesinlikle sağlam hiçbir kozmik düzen yokmuş gibi görünmektedir. Biz (Batı medeniyeti kast ediliyor) her zaman, ansızın kötüleşerek eski kargaşaya düşmekle tehdit edilmekteyiz."

Yukarıdaki satırlar, şimdiki Polonya sınırlarında yer alan Breslau'da (Midilli adını aldıktan sonra Rus limanlarını bombalayan Alman gemisinin orijinal ismine ilham veren şehir) doğmuş, ancak Nazi mezaliminden kaçmak için ABD'ye yerleşmiş bir Alman Yahudisi düşünüre ait: Ernst Cassirer'a. Onun, meşhur eseri 'Devlet Efsanesi'nin 296. sayfasından...

Amerika Birleşik Devletleri'nde Kongre baskınının olduğu saatlerde 1997'den beri kapağını açmadığım bu kitaba göz gezdiriyordum. Bugünü çok çarpıcı biçimde anlatan bu satırlara rastlayınca, 'Trumpizm'in geldiği noktayı ve muhtemel geleceğini anlatacağım bugünkü yazıma yukarıdaki alıntıyla başlamak istedim.

Cassirer, kargaşa dediği şeyi Hitler zamanında yaşamıştı. Batı'nın (Avrupa), hatta giderek 'Vahşi Batı'nın (ABD) siyasi ve kültürel zorbalıkla kurduğu barbarlık üstü sistemin, S. O. S. verdiği ilk anda, ne tür bir gayrimedeniliğe alan açacağını da deneyimle biliyordu. Nazilerden kaçıp Yeni Dünya'ya sığınmıştı bu yüzden. Tıpkı 'mülteci aydınlığın sakat olduğunu' bilen ırkdaşı Theodor Adorno gibi…

Onları 'Yeni Dünya'da karşılayan Rollo May gibi düşünürler de 'Vahşi Batı'nın öncü mitleriyle özdeşleştirilmiş kahramanlıkların' salt vahşilik düzeyine indiğini söylemişti. İşte 6 Ocak'ı Türkiye saatiyle 7 Ocak'a bağlayan gece, Washington'da izlediğimiz şey, bu sözde kahramanlık öykülerinin kötü bir fragmanıydı. May'in, izinden gittiği psikanalizin babası -ABD'den bir türlü hazzetmemiş- Sigmund Freud da "Yaşama oyununda hayatın kendisi riske atılmadığı zaman hayat, zenginliğini kaybeder. Amerikan flörtü gibi…" der. O gece yaşananlar darbe girişimi değil, olsa olsa onun flörtüydü.

DEVLET İÇİNDE DARBE OLMADAN DARBE OLMAZ

ABD'de devlet içinde bir darbe olmadan, 'darbe olmaz'. Bunu en iyi Amerikalılar bilir. Çünkü biz dâhil -hatta başta- olmak üzere darbe yaptıkları her ülkenin önce devlet yapısı içinde darbe yapmışlardır. Bu -en az üç çeyrek asırlık- paradoksal zincir, sadece 15 Temmuz 2016'da kırılmıştır.

Öte yandan çarşambayı perşembeye bağlayan gece yaşananlar da bekleniyordu. Yani perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi. ABD'nin karışacağı ve bunun 6 Ocak'ta olacağı da aşikârdı. Trump, kimisi Ezoterik komplolara inanmış taraftarlarını ('Trumpistler'i) Kongre binası önünde mitinge çağırmıştı.

Niyeti, oradaki kalabalığın hacmine de bağlı olarak ABD devleti içindeki kendi yanlısı Ulusal Muhafızlar'ı harekete geçirebilmekti. Ama olmadı, kolayından olmazdı da zaten. Pentagon ve Ulusal Muhafızlar Trump'a destek vermedi. Onlar bir yana yardımcısı Mike Pence bile seçim hilesi iddiasıyla koltuğunu terketmeme eğilimine tepki gösterdi Trump'ın ve ona sırtını döndü.

'ÇOBAN' DEĞİŞECEK, AMA 'SARI ÖKÜZ' DE YERİNDE KALACAK

Öte yandan yine aynı Pence, Trump'ın bu şartlarda koltuğunda kalmakta ısrar etmesine karşı çıkarken Kongre baskınından ötürü 25. Madde uyarınca görevden azledilmesine karşı da göğüs gerdi. Yazılmamış, atalardan gelen arketipsel 'kovboy' yasalarıyla şunu demek istedi herhalde: "Sürüde çoban değişebilir, ama 'sarı öküzümüzü' vermeyiz. O kadar da değil."

Pence, bunu çok ince bir diplomasiyle yaptı. Ne kızı verdi, ne de düğürcüyü küstürdü, bizim oranın deyimiyle. Trump'ın girişimini -her ne idiyse o- akamete uğratmayı becerdi. Böylece Trumpistlerin en marjinallerinin, yani 6 Ocak kalkışmasının hafızalara kazınan Ezoterik grubu QAnan'un (Küveynon diye okunuyor) üyeleri başta olmak üzere göstericilerin 'ihtilâl hevesi' kursaklarında kalmış oldu. Totalde bir ihtilâl girişimi bile değil, onun parodisi gibiydiler. Bu parodiden geriye Hollywood filmlerinde gördüğümüz türden bir kostümle arz-ı endam eylemiş Viking savaşçılarını andıran boynuzlu, kürk miğferli göstericilerin tiyatral imajı kaldı.

Peki, kim bu QAnon Grubu sorusunun yanıtına gelirsek… QAnon; totemci, radikal bir grup. Yanlışlığı ispatlanmış görüşleri savunan müptezel bir aşırı sağ komplo teorisi grubu olarak nitelendiriliyor, Batı kaynaklarında. Bu grup, Ezoterik, yani gizli bilgilerin sadece seçilmiş insanlara inisiyasyon ile öğretildiğine iman eden bir grup. Bunların bir kısmı Trump'ın bir yeni Konstantin (imparator) olduğu inanışında. 2016 ABD Başkanlık seçimi öncesi Hillary Clinton, danışmanları ve diğer bazı Demokratik Partililerin, Washington'daki bir pizza restoranının karargâhı olduğu çocuk istismarcısı bir şebekeyi yönettiği iddialarını yayan da yine bu QAnon Grubu idi.

Belki de sırf bu yüzden kimi 'liberal', ya da daha görüneni 'sol' paranoyaklar tarafından dört anonim etiketle lanse edildi: FBIAnon, HLIAnon (Yüksek Seviyeli Köstebek), CIAAnon, WH KöstebekAnon.

Bunu söyleyen kimler, 'Anonymous'çular… Sadece Anonymousçular komplocu olduğu için değil, mantıkla da örtüşmediği için bir komplo bu. Nitekim FBI, QAnon taraftarlarını potansiyel iç terörün kaynağı olarak görmeye başladı. Daha öncesinde de gördüğünden eminim, ama şu son Kongre baskınından sonra eğer görmeseydi ciddi bir istihbarat zaafiyeti göstermiş olurdu.

QANON GRUBU AVRUPA'YA BİLE YAYILMIŞ

Yeri gelmişken… Bu QAnon grubunun ilginç bir özelliği var: Yayılması ABD ile sınırlı değil, ABD dışında da ve bilhassa da Avrupa'da hatırı sayılır bir hareket çapına erişmişler. Mistik konseptleriyle ilgi uyandırmışlar aslında. Çünkü mistisizm hep satar. "QAnon, bu yönüyle tarihçi Richard Hofstadter'in Amerikan Politikasında Paranoyak Stil adlı 1964 denemeler kitabında bahsettiği milenyumculuk (Bin yılda bir insanlığı kurtaracak Mesih'in ineceği inancı) ve apokalitizm (genellikle kara ütopya ile resmedilen kıyamet sonrası 'tema'ları) devrinin bir müthiş misali olarak alınabilir" görüşünü savunanlar var.

QAnon Grubu'nu, yabancı kaynaklarda biraz araştırdıktan sonra, ABD seçimlerini yakından takip eden genç araştırmacı Yunus Emre Erdölen'e de sordum. Bu grubun Obama ile ilgili bir komplosu ve Trump'ın Obama'dan intikam planıyla ilgili enteresan bir bilgi verdi:

"QAnon Grubu; Obama, ABD Başkan adayı olarak ortaya çıktığında onun gizli bir Müslüman olduğunu iddia etmiş ve Kenya'da doğduğuna dair sahte bir belge düzenlemişti. Sadece ABD doğumlu olmayanlar başkan olamayacağı için değil, aynı zamanda bu adam bizden değil demek için de bu komployu dolaşıma sokmuşlardı.

Bir de şöyle ilginç bir ayrıntı var: 2012'deki bir Beyaz Saray etkinliğinde Obama, Trump'la alay eden sözler sarfetti. Bunun üzerine Trump'ın, yakın çevresine 'Ondan intikamımı alacağımı, göreceksiniz. O da görecek' dediği söyleniyor.

OAnon'a tekrar gelirsek… Trump, QAnon'u, onlar da Trump'ı çok seviyor. QAnon Grubu içinde şarkıcılar, aktörler, avukatlar, askerler, doktorlar, öğretmenler ve çok farklı branşlardan insanlar var. Pek çoğu eğitimli yani, ama tehlikeli fikirlere sahipler."

TRUMP, QANON GRUBU'NA NASIL BAKIYOR?

QAnon Grubu, Erdölen'in anlatımlarından çıkaracağınız üzere 'İslamofobik' bir grup. Müslümanları ABD'de istemiyorlar. Antisemitistler, Yahudi karşıtlığını da benimsiyorlar. Joe Biden'ın öldüğüne inanıyorlar. Şu anda Biden diye bilinen kişinin onun dublörü olduğunu ileri sürüyorlar. "Obama, bir kripto Müslüman" demeye getiriyorlar, asünnetli olduğunu ileri süren bile var. Kovid'e ise 'palavra' diyorlar.

Trump da Kovid'e inanmıyor olmasa bile, onu hafife alan bir tavır içindeydi. İki tarafın düşüncelerinin kökeninde arketipsel bir birlik de var. Nitekim Trump, QAnon'cular için ne demiş Ağustos 2020'de, ona bir bakalım. Zira en önemli yer tam da burası. Yani zurnanın zırt dediği yere geldik. QAnon'cuların 'Konstantin Trump' dediği Trump, bu tuhaf Ezoterik grupla ilgili soruya aynen şöyle cevap veriyor:

"Pekâlâ, hareket hakkında pek fazla şey bilmiyorum, benden çok hoşlandıklarını öğrenmek dışında… Ki buna da minnettarım."

Ve ekliyor:

"Duydum ki bu insanlar, ülkemizi seven vatandaşlar."

(Mike Pence de daha önce, hadi tam tarih de verelim, 21 Ağustos 2020'de itibar etmediği komplo teorileri haricinde QAnon Grubu ile ilgili hiçbir şey bilmediğini söylemiş.)

TARAFTARLARINI YARI YOLDA BIRAKTI

Peki, aynı 'Konstantin Trump', 6 Ocak'ta ne yaptı? Taraftarlarını yarı yolda bıraktı. Önce onlara "Artık itidalli biçimde eve dönün" çağrısı yaptı. Bence doğrusunu yaptı, çünkü ben, darbeleri sevmediğim gibi sokaktan başlayan ihtilâlleri de sevmem. İsterse insanlığı sözüm ona ileri götürdüğü söylenen Fransız İhtilâli olsun!

Trump, bunun ardından '20 Ocak'ta geçiş sorunsuz olacak' teminatını da verdi. (Devir-teslim törenine katılacak kadar da değil ama. Kendisi açısından… Çünkü kuyruk da dik tutulmalı yine.) Derken Georgia'da Biden'ın seçim zaferinin iptali için açtığı davadan vazgeçti. Bununla da yetinmedi, Kongre'yi basan QAnon Grubu'nu kast ederek, "Siz ABD'yi temsil etmiyorsunuz. Tüm Amerikalılar gibi ben de şiddet, hukuksuzluk ve kargaşadan dolayı sarsıldım. Hukuku çiğneyenler bedelini ödeyecek" dedi. Böylelikle tıpkı Pence'in kendisini -tamamen olmasa bile- sattığı gibi radikal kitlesine sırtını dönmüş oldu. Bu noktada geri adım atmak zorunda olduğu için böyle yaptı. 2024'te daha ileri sıçrama hülyasıyla… Her ne kadar bu, şu an için pek mümkün görünmese de…

Geri adım attı, çünkü atmak zorundaydı. ABD müesses nizamı içinde destekçisi olmayan yalnız bir adam çünkü. Tek seçeneği, Ulusal Muhafızlar'dı. O da zor, kaotik bir seçenekti. Ulusal Muhafızlar'ı da lehine devreye sokamadı; terzi nasıl kendi söküğünü dikemiyorsa darbeci ABD de dışarıda yıllardır yaptığı şeyi pandemi nedeniyle evinde denedi. (Twitter'da bu anonim espri dolanıyordu.) Denedi ama yöntemleri adamakıllı unutmuş gibiydi.

Böylelikle bitti zaten fragman. Daha doğrusu biz bir film başladı zannetmiştik, meğersem açtığımız bir fragmanmış! Ya da onlar gerçekten film göstermeye niyetlendiler de bunu beceremediler.

Eee, liderleri bile kendilerinden el çekerse ne yapsın adamlar? Trump, daha önce kendisinden hoşlanmalarıyla övündüğü OAnon'cuları 6 Ocak'tan sonra haşlamadı mı?

Biz de buyur burdan yak dedik. İnsanın aklına şeytanın dürtüklemesiyle şu soru geliyor: Trump, 15 Temmuz gibi bir şeyi ABD'de görseydi, kendisini devirmek isteyenlerin tehditleri karşısında kimbilir ne yapardı? Bu kadar çabuk döner miydi? Çok daha hızlı bile dönerdi. Trump, 2024 seçimlerinde tekrar başkan adayı olabilme garantisiyle müesses nizama her türlü taahhüdü verebilir şu durumda, merak etmeyin.

'TRUMP'TAN FAZLA TRUMPÇI' CUMHURİYETÇİLER

Partisinde yer alan, kendisinden bile marjinal diyebileceğimiz ve QAnon Grubu ile paralel fikirleri olan politikacı Marjorie Taylor Greene ise dik dik konuşan biri. Misal "Kongre'ye silahla geleceğim, maske takmayacağım" diyordu.

Bu teyze -teyze dediğime bakmayın, yaşı genç- 46 yaşında. Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Üyesi. Maske takmamak da toplum sağlığını tehlikeye atmak gerekçesiyle neredeyse artık bir silah muamelesi gördüğüne göre maskesizliği de silah olarak kullanacağım demeye geteriyor. Zaten silahları da seven, silahla poz veren biri.

Yine bu gruba yakın sayılabilecek bir başka Temsilciler Meclisi üyesi Mary Miller ise ABD Kongresi'ndeki konuşmasında Adolf Hitler'den alıntı yapmış biri. "Bu bir savaş" demiş Miller ve şöyle devam etmiş:

"Hitler bir konuda haklıydı. Gençliğe kim sahipse gelecek onundur derken haklıydı."

Elbette Nazi gençlik örgütlenmesine atıf yapmıştı Hitler, bu sözü söylerken. Miller da bunu ima ediyor. Doğrudan isim vermese de Ezoterik marjinal gençlik gruplarının desteğinin Cumhuriyetçiler içindeki yapılanmanın temeli olduğunu düşünüyor ve gelecek için bu gençler bizimle olmaya devam etmeli inancında. Bu arada yeri gelmişken… Naziler'in de, Hitler'in bizatihi kendisi gibi bir Ezoterik olduğunu hatırlatalım. 'Ezoterik Hitlerizm' bile var.

Miller; Hitler'in bu sözünü anımsatarak Nazist bir gençlik örgütlenmesine atıf yapmış oluyor. Nazizm'in, gençliğin beynini yıkayarak kötücül manada geleceğe damga vurmuş bir ideoloji olduğu izahtan vareste. Miller, Töton Şövalyeleri ve Thule Örgütü benzeri Ezoterik yapılara inanan Naziler gibi QAnon türü grupların örtülü biçimde desteklenmesi gerektiği kanaatinde. Kanaatinde ki bunu söyleyebiliyor.

Ki Hitler'in esin kaynaklarından birinin Tötonlar olduğu bir sır değildir. Tötonlarsa Tapınak Şövalyeleri'nin Alman versiyonudur. Thule Örgütü ise, 1918'de Almanya'da kurulmuş, Naziler'in ilham kaynağı milliyetçi örgüttür. (Ayrıntılar için bkz: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/pazar/ferhat-unlu/2018/06/17/ezoterik-orgutler-ve-gto)

Cumhuriyet Partili Tim Schneider bile Miller'ın sözlerine şöyle mukabele etti:

"Bu dil, yanlış ve müstekreh. Miller'ın özür dilemesini istiyoruz."

Yahudi kökenli Demokrat J. B. Pritzker ise Miller'ın görüşünü 'dipsiz' olarak nitelendirdi ve şöyle dedi:

"Şunu netleştirmeme izin verin: Hitler'in doğru hiçbir şeyi yoktur. Bu menfur retoriğin de politikamızda hiç yeri yoktur."

TRUMP, 'AMERİKAN ÜLKÜCÜLÜĞÜNÜN' BAŞBUĞU OLUR MU!

Cumhuriyetçi Parti de tarihin bu evresinde böyle -hadi biraz Bahtince söyleyelim- bir 'karnavalesk' işte. Sadece tabanında değil, partisinde de kendisinden daha 'Trumpistler' var demiştik, halen mevcut başkan için…

Ehh, Trump da; açıkça koltuğa yapışma moduna girdiğinden anladığımız kadarıyla gelecekte halen başkan olma hayalleri kurduğu için ve daha önemlisi hapse girme riskinden ötürü ABD müesses nizamını daha fazla kızdırmak istemedi.

Kendi Ezoterik taraftarlarını kontrol edememe ihtimali ona bile ürkütücü gelmiş olacak ki 'darbe flörtü'nden vazgeçti. Çünkü sosyolog George Simmel'in dediği gibi, "Sonuçlandırıcı her türlü seçim, flörtün sonunu getirir."

Bu cümleden yola çıkarak şunu da söyleyebiliriz: Trump'ın, ABD müesses nizamıyla dört yıllık flörtünün sonuna da bu seçimle gelinmiş oldu. Bir daha böylesi bir flört olur mu, Allah bilir tabii, ama artık pek ihtimal dâhilinde gibi görünmüyor. Zira "Bir daha aday olmamayı kabul etmezsen yargılanıp mahkûm edilirsin" derlerse Trump, ölümü görüp sıtmaya razı olacaktır. Nasılsa Ezoterik Trumpizm'in mahzun kültünü bir kez feda etti. Kült bu, put gibi bir şey... Kırmak zor, ama putlar kırılmalı işte.

Trump, bu putları zamanında Alparslan Türkeş'in yaptığı gibi kırarsa (Çünkü bir mitingde Türkeş'in bozkurt heykeli taşıyan gençleri azarladığını dün gibi hatırlarım) belki gelecekte 'Amerikan ülkücülüğünün başbuğu', babası olabilir. O müstakbel ülkücülüğe çok fazla babalık yapamayacak kadar yaşlı olsa da…

İster ironi deyin, ister öngörü... Tutarsa "Vay be, demişti" dersiniz, tutmasa da güler dalganızı geçersiniz.

Dipnot: Bu yazının başlığı, Michael Brendan Dougherty'nin on beş günde bir çıkan muhafazakâr dergi National Review'da 30 Temmuz 2020'de yayınlanmış 'Ezoterik Trumpizmin mahzun kültü' başlıklı yazısından ilhamla atılmıştır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA