Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

Kalbi olan bizdendir

Dışarda bir gariban: "10 limon 5 liraaa!" diye bağırıyor.
Gözüm kulağım haberlerde. Kalbim kardeşlerde, benim gibi masa başında değil tozda toprakta, mermiler, tuzaklar arasında yürüyen cengâver yürekler arasında...

***

Evimizin etrafına çit çekiyoruz.
Çevireceğimiz bahçeye zalim bir diktatörün evlerinden kovduğu Kürt-Arap kardeşleri yerleştirmek niyetindeyiz. Bu ülke, mahallenin dobra ve eli ağır abisi, yukarı mahallenin ensesi kalın, şımarık, hin ve eserekli adamına rağmen bunu yapıyor!
Canımızı sıkan kiralık çapulcular yekten panikte. Daha beter olmalarını umuyorum.
Mesele her ne kadar bir Türkiye meselesi olsa da kafayı Atatürk ticaretiyle yemiş, karta kaçmış plaj zamparalarının ağız kokularınaysa hiç kafayı takmıyorum.
Derdim şu: Kalender kalbimdeki duanın, ateş gözlü evlatlarımıza ulaşması. Sağ salim gidip gelmeleri...

***

Trump'a gelince tanıdık biri.
Benzerleri etrafımızda. AB, sansar psikolojiler, içimizdeki yılan dilliler vesaire...
Hayatta eserekli çok insan tanıdım.
Bir öyle, bir böyleydiler.
Sağları solları belli olmuyordu ve böyle olmayı da bir tür zekâ zannetmekteydiler.
Fiili gazetecilik yapığım zamanlarda Fransız mekteplerinden mezun biri, "Prensip ne demek ya?
Eski bir kafa. Benim prensiplerim yok, duruma göre davranırım" diye böbürlenmişti de şaşırmıştım.
Bu eserekli ilkesizlik halleri 'oynak' kesimler için bir nevi özgürlük.
'Ay ne var bunda, dün öyle bugün böyle, keyfimin kahyası mısın!' şeklinde açıklanmakta.
Yukarı mahalleden zengin narsistinin, zıt açıklamalarından sonra bir kere daha anladım ki, böyle dengesiz davranışlar aslında bir tür denge!
Ahlâk dışılığın dengesi bu. İkiyüzlü bir var oluş. Münafık, sinsi bir zihniyet.
Tanrıyı budayıp kiliselere hapseden insanların haletiruhiyesi böyle. Allah'ı sadece ritüellere sıkıştıran zihniyet ya da kutsal kitaplara ezber bir pozitivizmle bakan her türlü kafa, aynı kafa.
Maddi dünyada ona buna kazık atmayı reel ekonomi olarak görenlerin üst aklıdır bu! Yani zamanın ruhunu çözmüş gibi gerinen, dışı işlemeli, içi boş çaydanlıklar marketi...
Yoksa küresel ticarette ve de uluslararası politika denen 'çukurda' göre geldiğimiz kandırma, aldatma, dolandırma, giderek kafa kopartmayı izah etmek imkânsız.
Öte yandan eserekli olmak 'bağzı' kozmopolit kadın cemaatlerinde bir tür meziyet. Batının ergen ideolojisinde de öyle ama! Yani omurgasız tavırlar postmodern bir nihilizmin iteklemesiyle gezegene yayılmış durumda. Fitne fücur haset fesat ve yalan, bu modern hastalığın alametifarikaları.
Ahlâk burada esas sorun. Dürüstlük ve açık sözlülük düşmanda aranan bir meziyetmiş bir zamanlar.
Tabii o zamanlar geçti. Sivilleri, bebekleri bombalayan kiralık lejyonerlerin cinayetlerine mazeret bulan izansız artistler ve şişirilmiş popçularla birlikteyiz artık...
Ne ki, kalbi olanın ahlâkı, insafı olur. İnsafa bazen berduşlarda rastlanır da köklerine ecnebi kalmışlarda rastlanmaz. Türkiye'nin ahlâklı, berrak bir dış politika inşa etme çabası ise şayanı takdir! Bunu da unutmamalı...

***

Çıkıp limon alıyorum seyyardan.
"Allah yardımcımız olsun kardeş" diyorum. "Ah be abi" diyor, gözleri dolu, "ah be!" Bir paketi hediye etmek istiyor, almıyorum.
Eprimiş gömleği ve yamalı pantolonuyla ter içinde uzaklaşıyor.
İteklediği tahta arabasında dalgalanan bayrak, bana duru ve hilesiz bakıyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA