Küresel yapay zekâ rekabeti gün geçtikçe sertleşirken, son haftalarda yeni gelişmeler yaşandı. Artık bu rekabet eskisi gibi yıllara sair işlemediği için her cepheden her an yeni haberler gelebiliyor. 2025 yılına bu alandaki Çin baskınıyla başlanırken, ardından bir yandan Çin'den bir yandan Silikon Vadisi'nden yeni haberler gelmeye devam etti. Bu süreçte pinpon topuna dönen mücadelede Avrupa Birliği cılız seslerle ben de varım demeye çalışıyor. Nisan ayı da bu minvalde önemli gelişmelerle başladı.
Öncelikle yakın zamanda Google, Gemini 2.5 aracını duyurdu ve bu yapay zekâ aracı Turing Testi'ni geçerek eşiği bir üst aşamaya taşıdı. Ardından WhatsApp, Instagram, Facebook gibi platformların sahibi Meta, Llama 4 tasarımıyla bu alandaki rekabette yeniden ben de varım dedi. Llama 4 Scout aracıyla Gemini'nin sınırlarını geçen Meta'yı; Google, Gemini 2,5 Flash ile yeniden cevapladı. İşte ABD cephesinde şirketler bile birbirleriyle mücadele ederken Avrupa Birliği de Yapay Zekâ Kıta Eylem Planı'nı (AI Continent Action Plan) yayınladı.
Planın ana amacı, Avrupa Birliği'ni yapay zekâ teknolojilerinde küresel bir lider haline getirmek olarak açıklanıyor. Bu amaçla; rekabetçilik, üretkenlik, egemenlik, güvenlik ve demokrasi gibi temel alanlarda yapay zekânın dönüştürücü gücünden yararlanılacağına yönelik hedefler koyulmuş. Hedefler altında da temelde beş düzlemde stratejiler öngörülmüş.
İlk olarak, yapay zekâ modellerinin geliştirilmesi ve optimize edilmesi için yeni yatırımlar yapılmasına dair çalışmalara atıflar yapılmış. Bu kapsamda YZ Fabrikaları ve hatta Yapay Zekâ Giga Fabrikaları kurulacağı, bu amaçla kısa vadeli olarak 10 milyardan 20 milyar avroya başlıklara göre bütçe ayrılacağı belirtiliyor. Bu yatırımların temel gayesi, Avrupa kıtasının teknolojik bağımsızlığını artırmak ve ABD-Çin ikilisi elinde ilerleyen yarışta geri kalmamak. Bu strateji kapsamında bulut bilişim teknolojisi yatırımları, veri merkezlerinin yenilikçi ve sürdürülebilir hale getirilmesi gibi hususlar da gündemde.
Yapay zekânın yakıtı olarak da tanımlanan veri konusu, planın ikinci strateji alanı. Bu alanda veri erişimini kolaylaştıracak ve veri kurallarını daha esnek ve sade hale getirecek çalışmalara yönelik hedefler getiriliyor. Yeni veri laboratuvarları eliyle veri kalitesinin yükseltilmesi, toplama, ayıklama, düzenleme, modelleme, işleme gibi süreçlerin daha etkin hale getirilmesi gibi hedefler var. Tabi burada AB'nin veri düzenlemesi olan katı GDPR ile uyumlaştırmanın nasıl olacağı merak konusu.
Üçüncü alan, yaşlanan Avrupa kıtası için en öncelikli başlıklardan biri olan insan kaynağı kapasitesinin geliştirilmesi. Özellikle teknik yetenek ve becerilerin geliştirilmesi için uluslararası iş birliklerinden daha fazla yararlanılması, diğer taraftan da kıta içerisinde yapay zekâ yetenek akademileri yoluyla eğitimlerin verilmesi hedefleniyor. Tabi buradaki bir diğer açmaz, Avrupa'da yabancı karşıtlığı, aşırı sağ, farklı gruplara yönelik saldırgan tutumlar yükselirken, uluslararası iş birlikleri gibi yumuşak söylemler altında saklanan nitelikli göçmen programlarına, bu grupların nasıl tepki vereceklerinin kestirilememesi. Öte yandan Türkiye açısından baktığımızda Türkiye'nin 2021-2025 Yapay Zekâ Strateji ve Eylem Planı yayınladığında eleştiriler getirilen nitelikli insan kaynağı yetiştirme başlığının ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha gösteriyor.
Dördüncü başlık ise yapay zekânın sağlık, otomotiv, endüstriyel üretim gibi stratejik sektörlerde kullanımına yönelik olarak tasarlanıyor. Bu alanda yapay zekânın, uygulamadaki kullanımının yaygınlaştırılarak üretim maliyetlerinin düşürülmesi, hizmet kalitesinin yükseltilmesi, AR-GE odaklı rekabetçi üretimin artırılması gibi alt hedefler yer alıyor. Bu kapsamdaki çalışmaları kısıtlayıcı etken ise AB Yapay Zekâ Yasası. Zaten ilgili yasanın, YZ teknolojisinin gelişimini kısıtlayıcı etkileri ve sektörel kullanımda Avrupa'nın rekabetçi yapısını engelleyici yönü, yasanın hazırlanma ve onay süreçlerinde de gündeme gelmiş, Avrupalı şirketler yasa aleyhine lobicilik faaliyetleri de yürütmüştü. Buradaki sorun bir taraftan YZ'nin kısıtlanması zaruriyeti, diğer tarafta teknolojik rekabet zarureti.
Beşinci başlık da bu kapsamda planlanmış. Yeni dönemde kuralların basitleştirilebileceği, vatandaşların güvenini sağlarken iş dünyasını ilgilendiren bazı alanların netleşeceği gibi henüz somutlaşmamış başlıklar mevcut. Bu alanda etik ve şeffaf bir yapay zekâ ekosistemi taahhüt edilirken, yenilikçiliğin nasıl sağlanacağı ve ABD-Çin düalitesinde yürüyen rekabete nasıl müdahil olunacağı açıklanabilmiş değil.
Sonuç olarak, AB'nin Yapay Zekâ Kıta Eylem Planı; teknolojik liderlik, ekonomik büyüme ve demokratik değerlerin korunması arasında bir denge kurmaya odaklandığını iddia ediyor. Avrupa'nın bu yarışta ben de varım diyeceği varsayımına dayanırken, hala bazı alanlar sisli ve Avrupa'nın artık kronikleşen ve katılaşan özgeci iyimserliğini gözler önüne seriyor.
Avrupa, hala kendisini medeniyetlerin beşiği, teknolojinin atası, geleceğin mimarı, gücün merkezi, bilgelerin diyarı olarak görmeye devam ediyor. Bu halüsinasyonlar içerisinde dünya değişmeye, eksenler kaymaya devam ediyor. Avrupalı liderlerin uyanamadığı rüyaları yanında, bürokrasisi ve toplumları da gerçeğin tam olarak farkına varabilmiş değil. Dünya hızla değişiyor ve teknolojik yarışta atı alan Üsküdar'ı geçmek üzere. Avrupa, bu kez kıta eylem planı olarak açıkladı hedeflerini. Yani iş hepimizi ilgilendiriyor diyor.
Plandaki hedefler ve eylemler de belki gelecek için kıta adına ümit vaat edebilir. Ancak bakışın ve yaklaşımın değişmesi elzem. Avrupa'nın yasalar eliyle sınırlandırdığı alanda daha serbest bir yaklaşım sergileyen ABD'nin ve sınırları belirsiz Çin'in eşdeğer aktörler olabilmeleri mümkün gözükmüyor. Öte yandan yeni iş birlikleri eliyle güç dengelerinde yeni denklemler oluşturmaya çalışmak Avrupa için faydalı olabilir. Özellikle Türkiye'nin bazı stratejik tekno alanlardaki gelişimi, güç dengesindeki rolü Avrupa tarafından iyi anlaşılmalı. Planda da ortaya konan insan kaynağı kapasitesi eksikliği ve teknolojik altyapı gibi hususlarda Türkiye'nin söyleyecek sözü olabilir.
Küresel siyasi ve askeri gelişmeleri okumakta zorlanan Avrupa, bakalım teknolojik gelişmeleri iyi okuyabilecek mi? Avrupa kıtası ve mukimleri, hangi yöne dönseler oklar Türkiye'yi gösteriyor. Tabi, yön kendisine çevrildiğinde Türkiye yüzünü Avrupa'ya dönme ihtiyacı hisseder mi, onu zaman gösterecek.