Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Sünger özlemi

Açken sinirli olur musunuz?
Normaldir. Bütün gelişmiş canlılar doyunca rahatlar, açlık çekerken gerilirler.
Yalnız mide konusu değildir açlık tokluk. Ruhun da rahatlatıcı dolgunluğu ve gerginletici boşluğu vardır.
Toplumumuzda büyük çoğunluk aç. Sevgiye, saygıya, huzura...
Şimdi oruç günlerinin gelmesiyle o soruna fiziksel açlık gerginliği ekleniyor. Barışma, bağışlama, kucaklaşma zamanı sayılan Ramazan ayında insanlarımızın "Bana bak, oruçlu kafamı büsbütün bozma" diye yakınlarını terslemelerine çok tanık olmuşumdur.
Bu yıl, hele referandum çekişmeleri sürerken, 11 ayın sultanına yakıştırılan özellikleri öne çıkarıp gerginliklere karşın hırçınlık indirimine gidilmesini dilemek aşırı hayalciliktir, değil mi?
Ama her başarı hayal kurmakla başlar.

***

Sipariş karşılamak için lambadan çıkan Cin, vatandaş sıfatıyla en çok neye ihtiyaç duyduğumu sorsa, hiç düşünmeden sünger derim.
Çünkü şu sırada hatırlamakla en akıllılık etmiş olacağımız bir deyimimiz var: "sünger çekmek". Birikmiş bütün ayıpları silip temiz bir başlangıç yapma anlamında.
Bugün toplumumuzun havası zehirli. Her yanda kuşkular, suçlamalar, hakaretler uçuşuyor. Bir taraf "Siz demokrasiye pusular kurdunuz" demekte. Berikilerin yanıtı: "Asıl pusuyu punduna getirince demokrasiyi bitirip şeriat uygulamayı planlamakla siz kurdunuz."
Bir an için varsayın ki bütün iddialar doğru. Ama ortamın değiştiği, suçlama konusu hedeflere ulaşılmasının bundan sonra gündeme gelemeyeceği de gözle görülür bir gerçek.
Bu durumda, iki olasılıktan biri:
Ya etki-tepki hesaplaşmasıyla kavga sürüp gidecek. Ya da -işlenmiş somut suçlar varsa cezaların çekilmesi şartıyla- "karşı" tarafın değişmiş olduğu kabul edilerek gidişte beyaz sayfa açılacak.
Hangisi iyi olur?
***

Başımdan geçen bir şeyi anlatayım.
Sabık eşlerimden biri tabii adsız kalacak bir hanımı boş yere kıskanmaya başlamıştı sinir bozucu bir ısrarla. Boş yere, çünkü söz konusu kişiyle şaka yollu teati edilmiş birkaç flört sözü dışında hiçbir şey yaşamış değildim.
Ama sorun öyle uzadı ve tatsızlaştı ki, karımla birliktelik eziyete dönüşmeye başladı. Sonunda uykusuz bir gecenin sabahında "İtiraf ediyorum" dedim. "Aklına gelenlerin hepsi doğru. Büyük yanlış yaptım.
Bir daha o kadını sokakta görsem kaldırım değiştireceğim. Şimdi ya affet; konu kapansın. Ya da defolayım, kurtul benim gibi hergeleden."
Bütün gün eski Rus romanlarına yakışır dramatik sahneler yaşandı. Akşama doğru fırtına dindi. Affa uğradım; kucaklaştık. Gönlünün yüceliğini övdükten sonra bastım kahkahayı.
"Seni denedim güzelim. Elimi bile sürmedim o kadına. Ama sahiden gönlün yüce. Kutlarım."
Öylece konu da gerçekten kapanmış oldu. Sünger çekildi yani.
***

Dün tiyatroculardan söz ediyorduk ya. Alabildiğine duygusal insanlardır. Kamuoyuna sunulan iki mesaj buldum bilgisayarımda.
"... Tuncay Özinel tarafından hiç beklemediğim ağır bir saldırıyla karşılaştım...
Bu polemik tahriklere yol açmış ve sonunda ortaya çıkan güdük söylem hiç kimseye yararlı olmadığı gibi o heyecana kapılarak hakkımda dava açan Özinel'i de üzmüştür... Kamuoyu önünde incittiysem, kendisine olan özür borcumu raydan çıkan ve çıkartılan olaylara bağlayarak kabul etmesini diliyorum. Nedim Saban."
"Hepimizin yanlışları olmuştur. İnsanlar yanlışları ve doğruları ile var olurlar. Benim de yanlışım: Nedim Saban'a 'Yalanı' değil 'Yanlışı bırak' demeliydim. Sanırım o sözüm onu kırmıştır. Kendisinden af diliyor, açmış olduğum davayı geri çekeceğimi belirtiyorum. Tuncay Özinel."
Bir yararlı sünger çekimi de iki asabi ve kırılgan tiyatrocudan!
"Raydan çıkan ve çıkartılan olaylar" yüzünden yaşadığımız "güdük söylemler" furyasında onlardan örnek alacak kadar serinkanlı olamaz mıyız?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA