Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Twitter icat oldu...

SABAH'TAN MEKTUP

Hiçbir kaynak tarafından doğrulanmayan bir dedikodu gazete sayfalarına taşınabilir mi? Hele bu dedikodu özel hayatla ilgiliyse? Hele hele bu dedikodu bir cumhurbaşkanı ile eşi arasındaki ilişkileri konu alıyorsa?
Avrupalı meslektaşlarımız şu sıralar bu sorulara yanıt arıyorlar...
Her şey 10 gün kadar önce kimilerinin "Sosyal medya mecrası", kimilerinin de "Mikro blog sitesi" dedikleri Twitter'a düşen bir iddiayla başladı: "Carla Bruni, şarkıcı Benjamin Biolay ile aşk kaçamağı için Tayland'a uçtu. Nicolas Sarkozy de teselliyi çevreden sorumlu Devlet Bakanı Chantal Jouanno'nun koynunda buluyor..."
Twitter'ın bir özelliği ya da işlevi de, bu tür dedikoduların ışık hızıyla yayılmasını sağlaması. "@emanu124" kodlu Twitter kullanıcısının iddiası, kahramanlarının şanı-şöhreti nedeniyle ışık hızını da deldi ve tüm gazetelerin yazı işlerine bomba gibi düştü.
Aldı mı -özellikle Fransa'da- gazete yöneticilerini bir tasa... Ne doğrulatmak mümkün, ne de yalanlatmak. Dedikodunun hedefi olanlara "Böyle bir şey var, ne diyorsunuz" diye sormak bile özel yaşamın mahremiyetine ve saygınlığına aleni saldırı anlamına geliyor.
İyi ama ya doğruysa? Ve de göz göre göre atlanırsa?
Sonuçta Fransa'da sadece bir gazete, "Journal de Dimanche" internet sitesinde barındırdığı bloglardan birine dedikoduyu taşıma cesaretini gösterdi... Ama sadece birkaç saatliğine. Ertesi gün pürtelaş yayından çekildi. Çünkü "Journal de Dimanche"ın sahibi Arnaud Lagardere, Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin yakın dostuydu. Tıpkı diğer medya patronları gibi.

Her şeyi yeniden tanımlamak

Ne var ki, Fransa dışındaki medya "Doğru mu, yalan mı" ikilemine düşmeden konuya balıklama daldı. "The Sun", "The Daily Telegraph", sonra "Le Soir", "La Tribune de Geneve"... Derken dedikodu bir koldan Atlantik'i aştı, diğer koldan Hint Okyanusu ve Pasifik kıyılarına ulaştı.
Daha sonra da bumerang gibi Fransa'ya döndü: Fransız meslektaşlarımız, diğer ülkelerin gazetelerinde yayınlanan haberi mahreç göstererek, Elysees Sarayı'ndaki aşk bilmecesini sayfalarına taşımak zorunda kaldılar. Ya da kurnazlığını gösterdiler.
Peki, iddia doğru mu? Taraflar ne diyor?
Sarkozy üç gün önce Londra ziyaretinde "Le Monde" muhabirinin utangaç bir şekilde, "İngiliz basınında özel yaşamınızla ilgili dedikodular yayınlanıyor, cevap vermeyi düşünüyor musunuz?" sorusunu celallenerek yanıtladı: "Bir cumhurbaşkanının başını kaşıyacak zamanı bile olmadığını herhalde bilmiyorsunuz. Bu saçmalıklarla kaybedecek değil bir, yarım saniyem bile yok." Ardından bir İngiliz gazeteci şansını denemek istedi: "Dedikoduları yalanlayacak mısınız?" Onu da suskunlukla geçiştirdi Sarkozy.
Carla Bruni'ye gelince. Tek açıklaması oldu: Söylentinin yayılmasından bir-iki gün önce İngiliz "Sky News" kanalına verdiği demeçte, "Sarkozy ile bir peri masalı yaşadığını" söylemekte yetindi. O günden beri suskun.
Gelelim konunun mesleğimiz için sorularına ve sorunlarına...
"La Liberation" gazetesi, "O dedikoduyu niye kullanmadık" diye bir bildiri yayınladı: "Siyasetçilerin özel yaşamları bizim ilgi alanımızın dışındadır. Bir-iki istisnayla: Muhatapları açıklama yaparsa veririz. Ya da tıpkı Sarkozy'nin boşanıp yeniden evlenmesi gibi kurumların simgelerini etkileyecek bir olaysa değerlendiririz; o kadar."
Daha ilginci şu: Twitter'daki "@emanu124" kodlu kullanıcı ve yine Twitter ortamında ona cevap yetiştirenler veya dedikoduya katkıda bulunanlar hakkında hiçbir işlem yapılamıyor. Hem potansiyel zanlıların büyüklüğünün ve sınırlar ötesine kadar uzanmasının soruşturma açılmasında caydırıcı olması, hem de Twitter'ın bir medya mecrası olarak görülmemesi nedeniyle.
Buna karşılık Twitter'daki dedikoduyu yazan gazeteciler yüklü tazminat cezası riskiyle karşı karşıya kalabiliyorlar. Çünkü onlar gazeteci ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek zorundalar!
Fransız meslektaşlarımızın sıkıntısı bizim başımıza gelse ne yapardık? Yanıtı zor, çok zor bir konu.
Ama kesin olan bir şey var: Sanal âlem hem mesleğimizi değiştirecek, dönüştürecek, hem insan ilişkilerini, hem de toplumsal düzeni... Kısacası, her şey yeniden tanımlanacak.
Daha iyi mi olacak, daha kötüye mi gidecek? Hep birlikte yaşayarak göreceğiz.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğiyle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA