Bu köşecikte "16 milyon ne içiyor" serlevhalı (18 Ocak tarihli) yazımda, Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü'nün "şüyuu vukuundan beter" açıklamasına yer vermiştim.
Söz konusu açıklamada, İstanbul'un içme suyunun yarısına yakınının karşılandığı Düzce'de, İSKİ'nin yapması gereken yatırımları tamamlamadığı için bazı bölgelerin kanalizasyon ve lağım sularının Melen Deresi'ne aktığı dile getirilmişti.
Hülasa, "Ey İstanbullular, içtiğiniz suya lağım bulaşıyor!" denmişti.
Düzce Belediye Başkanı'nın işbu açıklaması gerçek dışı bile olsa, "Ne oluyor, bize b.klu su mu içiriliyor?" yollu infiale neden olması gerekirken sadra şifa tepki olmadı.
Bunun 3 nedeni vardı:
Biri "Yok canım o kadar da olmaz!" iyimserliğiydi. Diğeri, "İstanbul'un suyuna lağım suyu karışmış olsaydı, hükümet İSKİ'nin dolayısıyla da İBB'nin yetki sınırları içinde olmasına bakmaz müdahale ederdi..." şeklindeki güvendi. Üçüncüsü de azgın muhalif güruhun kendilerini ilzam eden konularda, cümbür cemaat kulağının üzerine yatma özelliğiydi.
***
Mezkûr üç tarz tepki, 79 canımızı kaybettiğimiz Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki "turistik" otelde çıkan yangın dolayımında da (üç aşağı beş yukarı) arzı endam etti.***
Gazetemizden Yusuf Özdemir imzalı dünkü habere göre, İSKİ 2018'deki genel kurulunda Yığılca, Cumayeri, Kaynaşlı ve Gölyaka ilçelerine atık su arıtma tesisi inşa edilmesini kararlaştırmış ama İSKİ'nin sorumluluğundaki Melen Havza Çevre Koruma Projesi kapsamında yapılması gereken atık su arıtma tesisleri için 6 yılda çivi bile çakılmamış.