Gazze'deki soykırıma duyarsız kalmayıp feryat eden bir insan, içki içse de sarhoş olsa da adamdır.
Lakin, Gazze'de çocuklar katledilirken bile "Bize ne Araplardan?" diyen bir insan evladı matine-suare zemzem suyu içse de muteber değildir.
Benim gözümde budur. Zira bir insanın yediği-içtiği nihayetinde kendisini ilgilendirir, tavrı hepimizi.
Durduk yere içki muhabbetine sardırmadım. Eski Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in mezarı başında CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın rakı içtiği görüntüler vesile oldu.
Özgür Özel'in içki içiyor olması, doğrusunu isterseniz, bir zamanlar "milli içeceğimiz" tesmiye edilen o markanın İngilizlerin eline geçmesinin yanında beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
***
Hayır yani, Gazze direnişini ilk günden "terörist" diyerek mahkûm eden biri her gün içse ne olur, hiç içmese ne olur?
Keşke içseydi, hatta sarhoş olsaydı da
Netanyahu ile ağız birliği içinde o sözü söylemeseydi.
Kaldı ki Özgür Özel, mezar başındaki o gösterişle hem içkiye saygısızlık yapmıştır hem de ışıklar içinde yatası Kamer Genç'e.
İçkiye saygısızlığı, araçsallaştırıp gösteriye dönüştürmesi;
Kamer Genç'e saygısızlığı ise avukatı Ergün Özer'in de ifade ettiği gibi: "Bu, vefat eden kişinin hatırasına hakarettir..."
Zira Kamer Genç'in ne böyle bir arzusu ne de böylesi bir vasiyeti vardır.
Özgür Özel madem mezar başında içki içmeyi maharet biliyor,
Anıtkabir'de de içsin de görelim. Kimseye bırakmaz, bizzat Atatürkçüler aklını alır.
***
İçkinin hükmü dinimizde muamma değildir. Şayet bu hükme/bu inanca karşı tavrını ortaya koymak istemişse, bunun yeri mezar değildir.
Ayrıca, dinden maada, içki öyle özendirilecek bir şey olsaydı, her şeyden evvel Yeşilay derneği olmazdı.
Özgür Özel, "Sarhoşların aslında Allah'ı aradıklarını..." dile getiren tasavvufi kültürle yoğrulmuş Anadolu insanına karşı neyin gösterisini yapmıştır, bilemiyorum.
Benim bildiğim, bu ülke insanı sarhoşlara hoşgörüyle bakmıştır.
İlk gençlik yıllarımdan tanık olmuştum, hiç unutmam: Ayakta zor duran bir adam, cuma namazı kılacağım diye tutturmuş, cami cemaati de "Sarhoşsun sen, bu hâlde namaz kılamazsın" diye engel olmaya çalışmıştı... Adam ikna olmak yerine daha da ısrarcı olmuştu.
Sonunda, ak sakallı, pir-i fani bir dede, adama müthiş bir şefkatle sokulup (mealen) "Sen hepimizden iyi namaz kılarsın ama alkolün etkisiyle namazda ne dediğini bilmeyeceğin için sevap işlemek yerine yanlışlıkla günah işlersin. Sen şu köşede otur, huşu içinde dinle..." demişti.
Adam da denileni yaptı. Ve namaz bitince camiden çıkan cemaat, onu gözyaşları içinde buldu.
Ak sakallı o dede, sarhoş adama bakıp şöyle demişti: "Elimde olsa da benim şimdi aldığım sevabı sana verip, senin o gözyaşlarının sevabını alabilseydim keşke."