Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Millet liderine sahip çıktı

Malum, bu haftayı 104 emekli amiralin Montrö Antlaşması ve Kanal İstanbul projesine yönelik hükümete ve seçilmiş tüm siyasetçilere "ayar" vermek üzerine kurguladıkları bildiri metnini tartışarak geçirdik. Bu öyle bazılarının küçümsemeye çalıştığı gibi emekli paşaların bir araya gelip karaladığı sıradan bir metin olarak değerlendirilip küçümsenecek bir şey değil.
Bugüne kadar yakın tarihimizdeki her darbenin, askerler tarafından kaleme alınan bu tür muhtıra niteliğindeki bildirilerin ardından gerçekleştiğini düşündüğümüzde, zihinlerden kolay kolay çıkacak bir travma ya da yakıştırma olmadığı görülecektir.
Ama artık eski Türkiye'nin ezberleri bozulduğu ve bunun altını çizerek memnuniyetle söylüyorum ki, bu tür tehditlere karşı duruş bir "milli şuur" olarak benimsendiği için, umduklarını bulamadılar ve bulamayacaklar da bundan sonra.
27 Mayıs 1960 darbesini hatırlayın. Merhum Adnan Menderes için oğlunu kurban etmeye hazır olduğunu söyleyenler vardı, ama aynı Başbakan asılırken tepki için bir kurusıkı tabanca havaya sıkmadı bu millet! Enflasyonun yüzde 5'lerde, kalkınma hızının yüzde 7'lerde olduğu, milletin memnuniyetinin son derece yüksek olduğu bir dönemde 12 Mart Muhtırası verilirken, tek bir vatandaş ve medya bu başarının sahibi Başbakan Demirel'in arkasında durmadı.
Tam bir silahlı darbe olan 12 Eylül 1980'de yine tek bir itiraz gelmedi. 28 Şubat 1997'de postmodern darbe olurken cılız birkaç ses dışında kitlesel bir tepki yoktu, bir kadere razı oluş hali vardı! Tarihin kaderinin değiştiği gün, 27 Nisan e-muhtırasının verildiği gece yarısından sonra oldu. Bir cesur ses, Tayyip Erdoğan çıktı ve "Yapamazsınız, yeter söz milletin" dedi ve siyasete ayar vermeye kalkan askere "dur" dedi.
15 Temmuz darbe kalkışmasında yine aynı kişi, gücünü aldığı millete seslendi ve "Demokrasimize sahip çıkın, sokaklara çıkın" dedi ve milyonlar bir milli şuurla darbecileri durdurdu. Aynı ses bu sefer darbecilere döndü, "Hesap vereceksiniz" dedi ve o hesap görüldü!
15 Temmuz ile birlikte bu milli şuur artık kurumsallaştı, içselleşti. Demokrasiyi özümseme halinin, milli şuurun son örneği, 4 Nisan'da 104 emekli amiralin bildirisine karşı 2 binin üzerindeki sivil toplum örgütünün suç duyurusunda bulunması ve sosyal medya hesaplarından gösterdikleri tepkilerdir.
Sözün özü: Gerçek seçilmiş milli iradenin temsilcisi bir liderin, tarihin akışını nasıl değiştirdiğini anlamak için bu kronolojiye bakmak bile yeterli. Teşekkürler Sayın Erdoğan...

***

YENİ DÖNEMİN YENİ HİKÂYESİ...

"Yeni dönemin yeni hikâyesi olacak." AK Parti'nin çiçeği burnunda Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen'in, yeni döneme ilişkin tanımı böyle. 20 yıldır her evresinde kendisi ve Türkiye için yeni hikâye yazan AK Parti'nin, Cumhuriyet'in ikinci yüz yılına girerken yazacağı yeni hikâyenin içi nasıl dolacak peki?
Anadolu Yayıncıları Derneği'nin, Anadolu Sohbetleri programında birlikte olduğumuz Şen, bu soruyu şöyle açtı: "Bu hikâyede daha fazla hukuk, daha fazla demokrasi ve daha fazla refah hedefi olacak." Bunun için de veri temelli stratejiler ve veri temelli politikalar oluşturmaya katkı sağlamak öncelikli yol haritası olacak.
Siyasete bilimsel bir vizyon getiren ve sözle değil verilerle siyaset üreten yeni bir döneme girildiğini söyleyen Şen, anamuhalefete yönelik şu göndermeyi yapmayı da ihmal etmedi: "Birileri darbe simsarlarıyla iş tutma peşindeyken sadece milletin emrini dinleyen AK Parti, 2023 seçimlerine de bu yaklaşımla hazırlanmaya başladı."

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA