Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

P kuşağı ne durumda?

Bütün dünyayı etkisi altına alan Kovid- 19 sürecinin yansımalarını hepimiz yaşıyoruz. Sadece sağlık alanında değil sosyolojik, ekonomik, psikolojik her alanda etkileri olduğu ve olacağı da bir gerçek. Bu etkilerin önümüzdeki süreçte bir süre daha görüleceği de aşikâr.
Ama bardağın sadece boş tarafıyla ilgilenmenin kimseye bir faydası yok. Daha çok ekonomide kullanılan "Her kriz aslında bir fırsattır" deyişini, bu noktada da dikkate almalıyız. Her şeyden önce, dünyada bu süreci hem sağlık, hem ekonomik hem de güvenlik anlamında en iyi yöneten ülkelerin başında geliyoruz.
Son 1 yıldır G-20 ülkeleri arasında ekonomisi büyüyen 2 ülkeden biriyiz. Bu bile başlı başına bir başarıdır. Ekonominin çarklarının hiç durmaması ve önceki gün açıklanan rakamlara göre; mart ayı ihracatının yüzde 42 artış göstermesi ve bu rakamın da tüm zamanların en büyük ihracatı olması başlı başına bir başarıdır.
Niyetim, salt toz pembe bir tablo ortaya koymak değil, ama dünya devi ülkelerin çaresizliğini yaşayanlardan bire bir dinledikçe; aşılamadaki hızımız, bütün sağlık giderlerinin ücretsiz olduğu ve her yönüyle evlere kadar en ince detayıyla takip edilen bir sağlık ve tedavi sistemini kuran ikinci bir ülkenin daha olmadığını da hatırlatmak isterim.
İşin ekonomik boyutu böyle iken, bütün alanları doğrudan etkileyen psikolojik boyutu ve etkisi de önemli. Bu alanda en etkin isimlerden Uzman Psikolog ve Psikoterapist Sibel Düzkan ile pandeminin özellikle aile ve çocuklara yönelik etkisini konuştuk. Sibel Hoca'ya "pandemi sürecinde birlikte daha fazla vakit geçiren eş ve aileler arasında iletişim ve sorunların artıp artmadığına dair kendisine gelen vakaları" sordum. Bakın ne dedi:
"Bu süreçte kesinlikle ve öncelikle her birey önce kendisine biraz odaklanmalı ve ailenin diğer bireyleri adına karar vermeden önce, kendilerine ne istediklerini sormalı. Aile bireylerine 'Birbirinizi daha fazla dinleyin' tavsiyesinde bulunuyoruz. Sürekli sorunlara odaklanmak yerine, birlikte ne yapmaktan hoşlandıklarını tespit edip, bunlara odaklanmalarını istiyoruz. Eğlenebilmeyi öncelemeliler. Hatta, çocuklar ilk başta bunu komik bulabilir, ama bir süre sonra onlar da yadırgamayıp eğlenmeye başlayacaktır."
Sibel Düzkan Hoca'nın söyledikleri arasında en ilgimi çeken husus; bireylerin hem kendilerinin hem de birbirlerinin farkındalığının artması oldu. Bu süreçte kişilerin psikolojik sağlamlığının önemi, sorunlarla baş edebilme becerisi, problem çözebilme yetisi ve kendi kendine kalabilmeyetebilme yeteneği öne ya da ortaya çıktı.
Evde daha fazla vakit geçiren özellikle ergen kuşağı için de aslında yeni ve eğlenceli bir isim var: P kuşağı... X, Y, Z kuşaklarından sonra pandemi dönemi gençleri ve ergenleri için "pijama kuşağı" ya da "P kuşağı" terimini kullanan bilim insanları çok da haksız değil!
Özetle, bardağın boş kısmı kadar dolu kısmına da odaklanıp bu süreci kabullenmek ve "Ne istiyorum?" sorusuna odaklanarak sonuç ve süreç üzerinde pozitif kararlar alıp uygulamaya sokmak bireysel olarak yapacağımız en önemli adım. Bunun kadar önemli bir başka şey de; pek çok dünya ülkesinden daha ileri ve iyi seviyede sağlık-sosyal-ekonomik-güvenlik alanında bu sürecin yönetildiğini bilip ne kadar şanslı olduğumuzun farkına varmak.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA