Türkiye'de geçmişte büyük kulüplere gelen yıldız adayı oyunculara "Hedefiniz nedir?" diye sorulduğunda "Öncelikle takımımda kalıcı olmak sonra da Milli Takım formasını giymek" cevabını alırdınız. Günümüz futbolunda yıldız oyuncularımız zaten Milli Takım'da oynuyorlar. Eğer görev yaptıkları kulüpler Avrupa Kupaları'nda boy gösteriyorlarsa birçok yabancı takımla oynama şansını da yakalıyorlar. Yıldız oyuncuların başarı merdivenlerini tırmanırken yapılan röportajlarda, "Artık hedefim Avrupa'da top koşturmak" şeklinde yorumlarına da sık rastlıyoruz.
Montaigne'in, "Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez" sözünü beğenirim. Futbolcunun hedefi olanını severim ama doğru hedefi olanını da alkışlarım. Bir futbolcu "Sırf gitmek için" Avrupa'ya kapak atmamalı. Biten sezonda Trabzonspor'da 33 gol atarak krallık koltuğuna oturan Burak Yılmaz'ın Lokomotif Moskova'ya transferinin doğru bir hedef olduğunu düşünmüyorum.

MİLLİ TAKIM DA ETKİLENEBİLİR
Türkiye'ye gelen yabancılar için geçerlidir; Ukrayna ve Rus takımlarını cazip kılan tek şey 'Paranın gücü'dür. Rusya'ya gitmek, Avrupa'da oynamayı hedeflemekle eş değerde değildir. Burak gibi duygusal bir oyuncu madden tatmin olabilir ama manen asla mutluluğu Rusya'da bulamaz. Rakip savunmaların arkasına yaptığı koşularla vitrine çıkan Burak için doğru hedef İngiltere Ligi'dir. Premier Lig'de çok takımın oyun sistemi Burak'a uygundur. Trabzon yönetimi de para kazanmak uğruna Burak'ı mutsuz olacağı bir transfere itmemelidir. Burak da kararını bir kez daha yol yakınken gözden geçirmelidir. Eğer Burak mutsuz olursa düşecek performansı milli takımımızı da etkiler.