Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Turgut Reis Marina'da coşku..

Jose Carreras, keşke bu yıl gelseydi Turgut Reis'e ve geniş halk kitlelerine opera konseri nasıl verilir görseydi?.
Kimselerin bilmediği dünya zoru parçalarla kendi kendisini tatmin edip, seyirciyi zerre düşünmeyince, fiyasko olmuştu bu devin konseri, geçen yıl..
Carreras'ın yapmadığını Angela Gheorghiu yaptı bu sene.. Dünyanın yaşayan ve söyleyen en ünlü sopranolarından biriydi Angela ve konserini, İspanyol Carreras'a nispet, aslında bir tenor şarkısı Granada ile bitirdi ve yıktı Marina'yı..
Angela'nın final için Granada seçmesi, Carreras'a nispet değil, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını açılış gecesi yöneten İspanyol Şef Ramon Tabor'a bir jestti aslında..
Gecenin konuk bir başka sanatçısı da, Angela'nın vatandaşı, genç, geleceğin umutlarından Tenor Teodor İlincai'ydı..
Repertuarın tümü akıllıca yapılmıştı. İlincai, Nessun Dorma ile, marinayı dolduran binleri ayağa fırlattı mesela..
Orkestra Bizet'nin Arlesienne Suitini çalarken, çocukluğumu hatırladım..
Biz bu suiti, Yerli Mallar Marşı olarak söyledik.. "Muzu hurmayı bırak, kendi üzümünü ye" diye..
Zamanın müzik eğitimi, biz minicikleri, itmeden, korkutmadan çok sesli müziğe hazırlamak üzerine kurulmuştu.. "Daha dün annemizin kollarında yaşarken" derken Mozart, "Dinsin gözümüzden sızan şu yaş" diye koro yaparken sınıfta, Verdi, Aida, Zafer Marşı söylediğimizi bilmezdik bile.. Ama bunlar kulaklarımızı, klasik müziğe, operaya hazırladılar daha ilk okul birden başlayarak..
Doğuş Holding'in bu yıl dokuzuncusunu yaptığı Turgut Reis Marina Festivali'nin bu ülkenin tanıtımına, sanatına, kültürüne nasıl hizmet ettiğini anlatmam gerekmez.. Gereken şey sadece "Teşekkür" etmek..
Festivalin ikinci gecesinde bu defa orkestrayı Rengim Gökmen yönetirken, Maxim Vangerov çaldı. Bu yaşayan en büyük kemancılardan birini izlerken biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf ederim.. Daha büyüleyici bir virtüözite bekledim belki, o isimden.. Çok iyiydi ama, muhteşem değildi, bence.. Meryem Uzerli gibi, ağır bir tükenmişlik sendromu yaşamış. Kemanı bir kenara bırakmış.. Şeflik falan yapıp geçirmiş seneleri, sonra tekrar sazını eline almış.. Çaykovski çaldı bize..
Üçüncü gecenin Amsterdam Sinfonietta konserine gidemedim.
Son gecenin Fatma Said ve Fazıl'ını da en başta yazdım zaten..
Bodrum yazları, bu Kale'de Bale ve Marina'da müzik galaları ile nasıl coşuyor, nasıl bir başka oluyor..
Tekrar teşekkürler DenizBank.. Tekrar teşekkürler Doğuş!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA