Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Gülmek isteyen tek millet biz değiliz!.

Bu milletin, hele de bu karantina aylarında nasıl bir gülme özlemi içinde olduğunu yazdım bu hafta uzun uzun... Siyasilere yazdım.. Meslektaşlarıma yazdım. "Kavgayı bırakın.. Ne olur bırakın. Kötümserliği de bırakın, kara haberleri manşet yapmayı da.. Bir olalım.. Birlik olalım, milletçe gülümseyelim" dedim..
Çok iyi tepkiler aldı.. İçlerinden birini seçtim.. Niye mi seçtim..
Kemal Kara adlı okurum, bana meslek hayatımın en değerli ödüllerinden birini daha verdi, yolladığı maille.. Siz de okuyun istedim, önce.. İkincisi.. Okuyun sonra..

*

"Gülümse" yazınızı (Salı günü) okudum... Keşke bugün tüm gazeteler "Gülümse" manşetiyle çıksaymış diye düşündüm... Yazınızda "Hayat beni bir yıldır bu şarkıya (Sezen'in Gülümse şarkısı) hazırlıyordu" demişsiniz...
Bu cümlenin içinde de bir köşe yazısı saklı aslında ama sanırım yazmayacaksınız onu.
Burhan Ayeri'nin anısına yazdığınız yazıdaki, "Dostlar yukarıda toplanmaya başladı" cümlesi sanırım bu yazının da satırlarında gizli bir cümle.
Kendi halinde bir mizah yazarı olarak yazdığım son hikayede "Gülümse" şarkısını hastalarına ilaç olarak veren bir aşk doktorunu yazmıştım.
Reçete kıvamındaki yazınızı aşı niyetine okumalı herkes...
Elbette Sezen'den Gülümse'yi dinleyerek...
Sevgiyle...

*

...Ve ikinci sebep.. Benim dijital SABAH'taki yazımın altına yorum diye yazdığın için Sevgili Kemal, adresin yoktu ve sana ulaşmanın tek yolu, burası, köşemdi.
Hastasına "Gülümse" diye reçete yazan aşk doktorunun öyküsünü istiyorum, Sevgili Kemal..
Bana yollar mısın, lütfen!.

***

Kemal'in mesajını okuduğum günün akşamı, her akşamlık rutinim, Jimmy Fallon Show'u izledim. Digiturk kutum otomatik kaydeder, ben de uyumak için yatağıma girdiğimde izler, dünyada neler oluyor öğrenir, güler, keyifle uyurum..
O gece Jimmy'nin konuğu Kristen Bell'di. Netflix'te izlediğim Good Place adlı dizinin yıldızı.. Harika bir komedi dizisiydi. Kristen de harika.. İzlemediyseniz kaçırmayın..
Bu müthiş sanatçı, bir de müthiş kitap yazmış, çocuklar için..
"The World Needs More Purple People / Dünyanın Daha Çok Mor İnsana İhtiyacı Var!."
...Ve de kitap anında New York Times Best Seller Listesinde bir numara olmuş.. Jimmy'nin Kristen'i davet sebebi o..
İşte şovdan o bölüm..
Jimmy- Yeni çocuk kitabından bahsetmek istiyorum. The World Needs More Purple People. Bu kitabın konusu çok hoşuma gitti. New York Times'ın da en çok satan kitabı oldu. Fikir nasıl ortaya çıktı?
Kristen- "Mor" lafı tabii ki metafor. Ama neyin benzetmesi olduğu kolay anlaşılıyor. Yakın arkadaşım Ben Hart'la iki yıl önce bir aile yemeği yiyorduk. Sohbet ederken çocuklarımızın gündelik hayatına birçok kutuplaştırıcı siyasal kültürün sızdığını fark ettik. "Bu çok yanlış" diye düşündük. Sanki her yerde düşman görüyoruz. Hiç değilse çocuklara faydası olacak bir şey yapmak istedik. TV'de izlediklerinden bilinçaltlarına işleyen o bölünmüşlük duygusuyla ilgili. Ekranlarda sürekli kırmızı-mavi kapışması vardı. Yani Cumhuriyetçi Kırmızı, Demokrat Mavi.. Milleti bölen kapışma.. Ben "Bu kadar bölünmüşlük olmamalı" diye düşündüm. Çocuklarımızı başka insanlara yakınlaştıran, anlaşmazlıkları, farklı görüşleri çözmeleri üzerine yoğunlaştıran, o minik beyinlerde sosyal bir kimlik oluşturmaya çalışan bir kitap hazırlamalıydık.
Kimsenin karşı çıkamayacağı beş ana madde bulduk.. Yani herkesin hemfikir olduğu beş ana madde... "Sorular sorun.. Çok gülün.. Sesinizi kullanın.. Çok çalışın.. Ve eşsiz kendiniz olup tüm farklılıkları kabul edin."
Çünkü biz, dünyada böyle bir insan yoktur herhalde, "Çok gülmek çok kötüdür. Bunu yapmamalısınız" diye büyütüldük...
J- Evet, kesinlikle..
K- Yazdıklarımı çocuklarıma okurken.. Biz "Mor insan" olmakla ilgili çok konuşuruz çocuklarımla.. Çünkü Mor İnsan, bu dünyada olabilecek nazik, meraklı insanı temsil eder... Ama hiç ilgilenmediler. Ben de "Bir şeyi yanlış yapıyorum" dedim. "Hayır.. Onlar bilgisayarımdaki Google belgesiyle ilgilenmiyorlardı. Onlara resim lazımdı. O inanılmaz resimleri çizen Daniel Wiseman aramıza katılınca durum değişti ve o zaman çok sevdiler. Hepimiz bugün bu kitabın çağrıştırdığı anlamla gurur duyuyoruz. Aynı yerde bir arada yaşayabilme fikrini çocuklarımıza best seller olarak anlatabilmeyle..

***

Jimmy ve Kristen'in Amerika'sıyla, bizim Türkiye'miz arasındaki korkunç benzerliği fark ettiniz değil mi?. Onlar "Kırmızı/ Cumhuriyetçi" ve "Mavi / Demokrat" olarak bölünmüşler.. Koca bir seçim kampanyası boyunca, her TV, her kanalda karşılıklı birbirlerine saldırdılar.. "Biz ve ötekiler" diye ikiye böldüler Amerika'yı.. İşte Başkanlıkta son günlerini yaşayan "Kırmızı Şapkalı" Trump.. Ve gelecek dört yıl Amerika'yı yönetecek "Mavi Şapkalı" Biden..



Kristen, o mavi ile kırmızıyı karıştırıp "Mor İnsan" yaratmış, bol resimli çocuk kitabında.. Nefret değil, sevgi ile dolu, en çok ülkesini seven, her düşünce, her inanç, her etnik kökenden insana "Benim milletim" diye sarılan "Mor İnsan.."
Böyleleri var tabii Amerika'da.. Ama yetmiyor, gördünüz kampanya boyunca..
Bu yüzden kitabın adı "Bize daha fazla Mor İnsan gerek!."
Ya bize Jimmy?. Ya bize Kristen..
Mor insanlar olabilmek, mor insanlarla yaşayabilmek için, senin dizinde olduğu gibi "Good Place/ İyi Yer"e mi gitmemiz gerek?. Yani Cennete!.
...Ve kitabın yaydığı beş ana ilkeden biri.. "Çok gülün.."
Kristen "Dünyada bizden başka çocuklarını 'Gülmek kötüdür, ayıptır' diye büyüten millet yoktur herhalde" diyor.. Sen öyle zannet Kristen, sen öyle zannet!..
Senin dilinde "Karı gibi gülme lan" diye bir laf var mı?. Hem güleni, hem kadını aşağılayan?.
Gülümseyin okurlar.. Çocuklarınıza da gülmeyi öğretin. Gülmenin en güzel şey olduğunu..
Söverek bölüneceklerine, gülerek birleşmeyi öğrensinler ve "Geleceğin mutlu Türkiyesi'nin Mimarları" olsunlar..

***

HANGİ AÇIDAN BAKIYORUZ?

Köşemize ara ara konuk olan Sevgili Zeynep Özyılmazel'den gene nefis bir yazı geldi. Tam da hafta sonu için. Önce Zeynep'i okuyun.. Sonra evde ne bulursanız onu..

***

Hiçbir şey biriktirmem ben. Okuduğum kitapları da. Veririm. Okurum ve veririm. Başkasının da benim okurken çıktığım yolculuğa çıkmasına vesile olmayı severim.
Ama bazı kitaplar var, onlar ömürlük. Altı çizili cümlelerle, kenarı kıvrılmış sayfalarla dolu. Bazısına dönüp dönüp bakıyorum, bazısına da her an bakabilirim. Ya da bakmam. Ama kütüphanemde durmasını seviyorum.
Bir kitap var mesela, 10 sene olmuştur alalı. Tavsiye üzerine. Henüz kapağını açmamıştım birkaç gün öncesine dek. Ama verememişim de işte bir türlü. Sanki biliyormuşum gibi zamanının geleceğini. Aniden raftan alıp okumaya başladım. Ara verdiğim yazılarıma yeniden başlamama vesile oldu.
Kitapların da zamanları var sanırım. Hatta hayatımızda görevleri... Bahsettiğim kitap şimdi başucumda. Gecenin 03:30'unda bu yazıyı yazarken bakışıyoruz.
Üniversiteden kalma kitaplarım var örneğin. En az 20 senelik. 3 tane. Diğerlerini vermişim, bunları tutmuşum. Son günlerde, içimde o yıllarda öğrendiklerimi tazeleme isteği var. Öyle bir anda geldi. Acayip heves ettim. Keyifle kahvemi hazırlayıp sanat tarihi okuyorum iyi mi?
Antik Mısırlı sanatçılar mesela, insan bedenini çizerken hangi bölümü hangi açıdan iyi görünüyorsa öyle çiziyorlar. Söz gelimi, insan kafasını profilden çizerken, üzerine gözün tam karşıdan görünüşünü konduruyorlar..
Unutmuşum bu bilgiyi. Hangi açıdan iyi görünüyorsa, o açıdan resmetmek...
Belki de çoğu zaman, hele de bugünlerde, en iyi görünen açıyı bulup hayatımıza oradan bakmaktır bizi kurtaracak olan. Çünkü bakış açımızı değiştirdiğimizde yaşamımızda mutlaka iyi giden şeylerin de olduğunu görmemiz mümkün oluyor.
Ve hayatın o iyi giden taraflarına odaklanmak, yani neyin yolunda gitmediğine değil neyin yolunda olduğuna, sahip olduklarımıza odaklanmak neler değiştirirdi acaba hayatımızda?
Cevaplamaya değmez mi?

***

CAN SAYIN / MÜZİK

SONBAHARIN ŞARKILARI


Bizim köşenin pop müzik yazarı Can Sayın kardeşim aylar sonra nihayet silkindi ve bir mail yolladı... Buyurun bakalım...

***

Yaz boyu sizle, her ayın "Türkçe Top 5"ini paylaşmıştım. Yazdan sonra birçok güzel Türkçe şarkı birikince şimdi de Sonbahar'ın Türkçe Top 10'unu yapmam farz oldu..
1- Bir Sebebi Var - İkilem
Serhat ve Uğur konservatuvar mezunu ikili. Çok beğendim şarkıyı.
2- Hayat - Seher Çelik.
Şehrazat imzalı, Tango ritimli. Ses çok güzel, koro nakaratlı final harika. Son zamanlarda dinlediğim en iyi şarkılardan.
3- Kalbinde Birileri Var - Perdenin Ardındakiler.
Grubun ardındakiler ise Doruk ve Direnç isimli iki genç. Çok başarılılar.
4- Eylül - Yaprak Çamlıca.
Hem ses, hem yorum, hem şarkı harika. Kendi şarkısı.
5- Baka Baka - Emir Taha.
Yaz listelerimi bu sütunlarda takip edenler yakından tanır onu. Diğerleri de zaten bu aralar Shazam Top 200 listesinin tepelerinde olduğu için duymuştur artık.
6- Toy - Mabel Matiz.
Şarkı gibi Patara'da çekilen klibi de harika.
7- Küçük Bir Yol - Hadise.
3 ayda 50 milyon izlenme, hak ediyor.
8- Ukde - Melike Şahin.
Kendi bestesi. Özel ses, özel beste.
9- Nanay - Demet Evgar.
Söz/Müzik Sezen Aksu'nun. Başka söze gerek var mı?.
10- Mecburi Veda - Lara.
İyi ki geri dördün Lara. Güçlü ses. Söz ve müzik kendisinin
Keyifli dinlemeler..
cansayintr@yahoo.com

***

Tebessüm

- Arılar niye vızıldar?.
- Konuşmayı bilmezler de ondan!..

***

Sevdiğim Laflar

Üstada sordular..
"Aşk ve sevda arasında fark nedir?."
"Aşk hevesin bitene kadar.. Sevda nefesin yetene kadar!.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA