Deneyimsiz ama çok koşan, etkili pres yapan, takım halinde yüreklerini sahaya yansıtan Gençlerbirliği Oftaş karşısında Beşiktaş ilk 45 dakikada,
değil oyuna kısa bir bölüm dahi olsa hükmedebilmek, 3-4 pası dahi bir arada yapamadı. Bütün ikili mücadeleler kaybedildi. Pozisyon bulabilmek bir tarafa rakibin 18'i tehdit dahi edilemedi. Siyahbeyazlılar, sadece savunma yaparak ayakta kalmaya çalıştılar.
Ama her zaman vurguladığım gibi, futbol ilginç bir oyun. Bütün bir ilk yarıyı kendi kontrolünde geçiren, hiç kale önü tehlikesi yaşamayan Gençlerbirliği Oftaş, çok adamla gittiği bir hücumda golle sonuçlanabilecek bir pozisyonu ezince, dönen uzun topta defans ve kalecinin müşterek ikramlarıyla Bobo, takımına skor avantajı sağladı.
BOBO&HİGUAİN KÖTÜYDÜ
İkinci yarıda ise oyun karşılıklı ataklara döndü. İlk devredeki müthiş temposu biraz düşen ve skor dezavantajından dolayı risk alarak oynamaya başlayan Oftaş önünde Beşiktaş, oyunu geride kabul edip, kazandığı toplarda da geniş alanda zaman zaman etkili ataklar yaptı. 90 dakikanın sonunda ise sonuç değişmedi. Beşiktaş, 3 puanı kazandı. Ama siyahbeyazlı takım adına tatsız bir galibiyet oldu. Ertuğrul Sağlam'ın bilhassa ilk yarıdaki futbolu göz önüne alarak uzun uzun düşünmesi lazım.
Beşiktaş'ta en çok Baki ve Koray'ı beğendim. Higuain ve bedava bir gol atan Bobo, takımın en kötü oyuncularıydı.
OFTAŞ'IN İHTİYACI ZAMAN
Oftaş'ı takdir etmemek mümkün değil. İkinci Lig'den gelen genç ve deneyimsiz takım, günümüz futbolunun istediği bir çok ilkeleri sahaya cesurca yansıttı.
Tek büyük sıkıntıları var; o da atakların olgunlaşma döneminde, pozisyonların heba olması için, yapılacak en yanlış şeyleri yapıyorlar. Bunu düzeltmeleri için de zamana ihtiyaçları var. Bilhassa karşılaşmanın ilk yarısında büyük üstünlük kurdukları rakiplerine karşı 90 dakikada tek net pozisyon bulamayışları da bunun en büyük göstergesiydi. Tozo'yu ön liberoda çok beğendim.
Hakem Halis Özkahya'nın yönetimi genel olarak iyiydi. Ancak iki ciddi hatası vardı. Birincisi; penaltı için kendisini net biçimde aldatmaya çalışan Ali Tandoğan'a kart çıkarmayışı, ikincisi de Serdar Özkan'ın ceza alanı içinde rakibini açıkça çekmesini çalamayışıydı.