Dün geceki çok önemli UEFA Kupası sınavında Galatasaray'ın karşısında güçlü bir takım olan Leverkusen ile birlikte bir de kar engeli vardı. Üstelik olumsuz saha ve hava koşulları rakibin bize göre çok daha fazla alışık olduğu bir ortamdı. Buna rağmen Galatasaray çok inançlı, yardımlaşmalı, başarılı bir ilk yarı sergiledi. Etkili takım presiyle Leverkusen'in kurgusunu bozan sarıkırmızılılar, oyuna sürekli hükmeden taraftı. Golü bulabilmek için çeşitli varyasyonlar yüksek tempoyla deneniyordu. Ama Leverkusen'in takım savunması ligimizdeki ekiplere göre uzak ara daha güçlü olduğundan, bu başarılı saha içi görüntüsü üretkenliğe dönüşemedi.
Buna rağmen zorluk derecesi yüksek maçlara göre Galatasaray gole yakın bazı tehlikeli ataklar yaptı. Fakat yakaladığı pozisyonları değerlendiremedi. Ayrıca ilk devre boyunca sergilenen riskli anlayışta genişliği seven Alman ekolünün temsilcisine tek pozisyon dahi verilmeyişi önemli bir artıydı.

HAKAN ŞÜKÜR ESKİSİ GİBİ
Galatasaray ikinci yarıya da aynı görüntüde başladı. Sonu gelmeyen çok tehlikeli bir atak girişiminden kısa süre sonra Hakan Şükür'ün asistinde Ümit Karan % 100 golü kaçırdı. Bundan sonra Galatasaray'ın müthiş presinde ve temposunda doğal olarak biraz düşme oldu. Bundan yararlanan Leverkusen de kolektif yapısıyla, kontrollü futbolla oyunu dengeledi. Ama maç sonuna kadar yine Galatasaray'ın kopuk kopuk da olsa tehlikeli atakları devam etti. Son saniyeye kadar da golü kovaladılar. Ve de maç biterken Nonda son fırsatı kullanamadı.
Galatasaray'da takım olarak herkes görevini yaptı. Leverkusen gibi bir takıma hiç pozisyon verilmeyişi ve onları oyunun genelinde baskı altında tutabilmek kolay değildi. Galatasaray bunu başardı. Ama ne yazık ki sonucu alamadı.
Hakan Şükür, eski günlerindeki gibi kuvvetliydi. Arda da sezonun en iyi maçını çıkardı. Feldkamp'ın Lincoln'e son 10 dakikada şans vermesi yanlış değildi. Çünkü Lincoln fizik açıdan kesinlikle hazır değil.
Leverkusen rövanş için tabii ki bir avantaj elde etti. Ama bana göre Galatasaray'ın da rakibi kadar şansı var.